01 kasım 2015 seçimleri bitti.
Kiziroğlu Mustafa bey şarkısı ile sahne alan Davutoğlu gerçekten rüzgar gibi
esti geçti. Muhteşem bir sonuç! Muhteşem bir demokratik ders.
Seçim sonrası rahatlama, gevşeme,
kendine gelme ve geleceğe umutla bakma duyguları ile yazıya sarılamadık. Ne
yazsak bu rahatlamayı ifade edemezdik o anda.
Tek kelime ile özetlersek "O
AN" ki duyguları, kocaman bir "OH BE!" olurdu. Çünkü 07 Haziran
2015 seçimleri ile derin bir endişe kaplamıştı bizi:
Ya geriye gidersek! Ya bin bir
zorluk ile çıktığımız bu yokuştan ülkeyi geriye kaydırırsak. Uzun bir yol bu.
Hep engebeli, hep tuzaklı hep dim dik.
Yolda şöför değişmiş, acaba
acemice işler yapar mı endişesi içinde yoldayız. 07 Hazirana kadar bütün
düşmanlar tek cephe olmuş, bu yolculuğu durdurma gayretindeler. 07 Haziran
akşamı araç bir devirden düşme ve o dik yokuşta yolda kalma durumuna düşüyor.
Geçen günlerde aracı baştaki
USTANIN desteği, kabiliyeti ve yenilmez inancı ile geri kaydırmadan kontrolde
tutmayı başarıyor kaptan. O sarsıntılar, o artan saldırılar her ne kadar da
zorlasa kaptanı, sınasa da ustalığını, o kayıp etmeden soğukkanlılığını,
unutmadan varacağı hedefi ağır ağır olsa da sürdürüyor yolculuğu.
Her geçen gün güven veriyor ve bu
güvenle daha bir güçle sarılıyor dümene. 01 Kasım akşamı ise beklediği güç
beklemediği büyüklükten geliyor motora ve şaha kalkıyor makine o dik yokuşta
vites büyüterek bir anda.
Bu beklenmedik güç ile tuzak
kuranlar, engel olanlar, arkadan tutanlar, arkada durmayanlar darma duman
oluyorlar. Öyle yüksek ve kararlı bir güç yükleniyor ki motora kimse
anlayamıyor bile bir süre olup biteni o an.
Bir tarafta rahatlama,
mutluluktan uçma ve yola daha büyük bir şevkle koyulma yaşanırken; Diğer yanda
ise büyük bir şaşkınlık, darmadağın olma, güçten takattan düşme yaşanıyor.
Makine kendini bu güçle ileri
atarken, önünde ne setler kalıyor, ne hendekler. O kirli tuzaklar bir anda
gerilerde kalırken, bu işin içinde olanlar ellerinde işe yaramayan oyunları ile
kalakalıyorlar.
07 Haziran akşamı makinenin
durmasına sevinenler, halaya duranlar, ekranda ışıl ışıl parlayıp, pişmiş kelle
gibi sırıtanlar uzaklarda bir karartı halinde eğilip büzülüyorlar.
Millet ne mesaj verdi diye
afallayanlar, yedikleri OSMANLI TOKATININ etkisinden çıkamadan şaşkınca sözler
söyleyip, kaleme hükmetmeye çalışıyorlar. Öyle bir tokat ki bu artık ne ağızdan
çıkan sözlere mani olabiliyorlar ne de kaleme yön verip karanlık dehlizlere yol
çizebiliyorlar.
01 Kasım 2015 MİLLETİN GÜNÜ
olarak tarihe geçecek ve yıllar sonra bile saygı ile anılacaktır. Bir Kasım
2015 günü MİLLET GÜCÜNE HAKİM olarak görevi HAK EDENE büyük bir güven ile
vermiş, ONU HAFİFE ALANLARA, KARANLIK DEHLİZLERE SÜRÜKLEYENLERE ve YABANCILARLA
İŞ TUTUP YANILTMAK isteyenlere okkalı bir tokat ile ÇEKİLİN ÖNÜMÜZDEN demiştir.
Bu mübarek gün hepimizin bugünü
ve yarınları için hayırlı uğurlu olsun ve memleketin dörtnala şahlanıp düz
ovada ileriye dört nala koşusunun başlangıcı olsun inşallah.
Not: Resimdeki üzgün şahıslar 01 Kasım Akşamını özetleyen bu poz ile ilgili açıklamalarında "işimizi yapıyoruz, biz siyasi parti değiliz" şeklinde geveleselerde; Onlara şu soruyu sormak isteriz: Madem öyle idi neden seçim akşamına kadar bir partiyi yerden yere vurup, en azılı siyasi rakibi gibi yırtınıp diğer bir partiyi parlatmak için kendinizden geçtiniz. Ya da 07 Haziran akşamı keyiften kendinizle geçmenizle, 01 Kasım akşamı kederden kendinizden geçmeni arasındaki temel fark nereden kaynaklanmıştır. Cevap istememekle beraber tokadın tadına varmayı önerir, Millet kavramı üzerine canı gönülden çalışmalarını tembihleriz.