İnsanların ölmesi üzücü bir olay.
Hele de insanların, birbirini terörize
olarak katletmesi katlanılmaz bir acı. Hem insanlık adına hem yitip giden
canlar adına.
İnsanlığını yitirmemiş, nefretle kinle yüreğini kirletmemiş, sinsi planlar ile, kalleş tuzaklar ile,
alçakça çıkarlar ile aklını yitirmemişler için böyle olaylara üzülmemek
imkansız bir şey.
Son olarak 13 Kasım 2015 günü
Paris'te yaşanılan ve yüzlerce insanın katledilmesine böyle bir gözle
bakıyoruz.
Biliyoruz ki bu, dünya genelinde
yıllardır yaşanılan güç savaşlarının, hakimiyet savaşlarının bir sonucu. Temeli
ekonomik çıkara dayanan, bu kanlı savaşlarının temelinde söz sahibi olanlar,
planlayanlar ve uygulaması talimatını verenler, ya hiç ortalıklarda değil, ya
da en fazla ağlayıp sızlayanlar arasında.
Üzülüp bu tepkileri iki satır
ile, iki Capslanmış resim ile sosyal medyada paylaşmak veya yakalarımıza siyah
kurdeleler takmakla ne bizler gerçekten acılarımızdan kurtuluyoruz, ne de zarar
görenler bir fayda, bir çare görmekteler.
Hele ki devletlerin, kurumların
iki satır üzüntü ve kınama mesajı yayınlayıp, cenaze törenlerinde de kol kola
yürümesi yeterli bir çaba ve etkili bir tepki değildir.
Bu şokun geçmesi, hayatın normale
dönmesi ile herkes kendi gündemine dönerken, acılar ile baş başa kalanlar ve bir
ömür bunu taşıyanlar olayların kurbanları ve yakınları olmaktadır.
Üstüne üstlük toplum böyle
olaylara alışmakta, diğer yanda ise kötülük tohumları ekilip milletler arası
düşmanlıklar sinsice büyütülerek ileri ki zamanlar için planlanan vahşet,
saldırılar ve yıkımlar için ortamlar ve militanlar yetiştirilmektedir.
Teröre tüm kalbimizle üzülmek
kadar, tüm beynimizle ve mantığımızla da sebepleri ve sorumluları üzerinde
düşünmeli, bu konuda kör ve yönlendirilmiş bağnaz düşüncelere kapılmamalıyız.
Sormamız gereken en baştaki
sorulardan biri;
"Niye terör sadece batılı
ülkelerin canının yakınca tüm dünyanın sorunu halini alır?
Sonrasında ise peş peşe;
- Afganistan' ölen binlerce sivil insan
- Irak'ta özgürlük adı altında bozulan devlet yapısı ve sonrası her gün yaşanan terör saldırıları
- Suriye'de yaşanılan iç savaş ve her gün ölen onlarca mahsum insan
- Hiç savaşılmadan para ve silah gücü ile teslim edilen Musul olayı
- Arap baharı ve getirdiği felaketler
- Yemen'de ölen siviller
- Libya'da katledilen Kaddafi ve sonrası unutulan mahsum insanların başına gelen katliamlar
- Filistin’de ölen bebeler, anneler ve masumiyet
- Ukrayna'da çıkan iç savaş
- Her gün Akdeniz'de kaybolan yüzlerce mülteciler
- Kıyıya vuran ve unutulan AYDAN bebeğin acı pozu
- Suruç'ta patlayan bomba
- Ankara garında patlayan bomba
- Iğdır'da patlayan bomba
- Dağlıca'da patlayan bomba
- Ülkemizdeki terör olaylarından sonra hemen devleti suçlayanlar
- Tüm bunlardan dolayı sürekli ölen Müslümanlar
- Tüm bunlardan dolayı suçlanan İslam
- Tüm bu bölgelerde ekonomik çıkarı olan ülkeler
- Tüm bu bölgede yaşanılanlar kör gözler
- Tüm bu bölgelerdeki mahsumları gömen kör vicdanlar
- Stratejilerden bahseden masabaşı ruhsuzlar
- Teoriler ile insanları katleden kalemşorlar.
Görünen o ki, bugüne kadar terör
ile, insan yaşamı ile, kaos ile cebini dolduranlar, kendi milletlerine refah,
sömürdükleri milletlere zülüm sunanlar artık kontrolü kayıp etmişlerdir.
Bunun iki sebebi olabilir: Ya yeteneksiz bir döneme denk gelip, varlığın boşluğunu yaşamaktalar; Ya da kendi aralarında peni bir güç ve paylaşım savaşına tutuşmaktalar.
Tüm bunlar, Ortadoğu’dan, Afganistan’dan, Afrika’dan çekildikleri anda olaylar ve bu gözü dönmüş vahşi saldırılar duracaktır.
Oralardaki yaşanılan felaketler, hedeflerine ulaşmada kafi gelmemiş olacak ki kendi dokunulmaz alanlarına da bunu yayarak gözlerinin ne kadar da döndüğünün, savaşın ne kadar da büyük olduğunun ve paylaşılanların ne kadar da değerli olduğunun ispatı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun iki sebebi olabilir: Ya yeteneksiz bir döneme denk gelip, varlığın boşluğunu yaşamaktalar; Ya da kendi aralarında peni bir güç ve paylaşım savaşına tutuşmaktalar.
Tüm bunlar, Ortadoğu’dan, Afganistan’dan, Afrika’dan çekildikleri anda olaylar ve bu gözü dönmüş vahşi saldırılar duracaktır.
Oralardaki yaşanılan felaketler, hedeflerine ulaşmada kafi gelmemiş olacak ki kendi dokunulmaz alanlarına da bunu yayarak gözlerinin ne kadar da döndüğünün, savaşın ne kadar da büyük olduğunun ve paylaşılanların ne kadar da değerli olduğunun ispatı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ve bu fırsatla; Bizim için
terörist olana, bizim canımızı yakan kucak açanlara, destek olanlara, sempati
duyanlara, kollayıp, saklayıp, palazlandıranlara da bir uyarı olur inşallah.
Terörün yıkıcılığı, vahşeti ve toplum üzerindeki etkisi hakkında bir kez daha
düşünürler.
Bu saldırılar, "gerçek olana" ulaşmada, vahşetin kaynağını kurutmada ve daha önce bu illetle karşılaşmış
toplumları anlamada empati sağlamada yeni bir sayfa açar.
Dünya medeniyeti, kendi
geleceğini karatan bu ilkel iktidar/güç savaşı yönteminden vazgeçer ve
genlerinden söküp atarak vicdanların kabul gördüğü, gönüllerin sevgi dolduğu
zamanlara yol açar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder