Referandum nedir? En nihayetinde
referandum bir karar verme sürecidir. Bunun daha ötesi yoktur. Siyasi yapının,
idari yapının karar veremediği veya gerekli zımni uzlaşmanın sağlanamadığı
durumda konuyu muhatabı olana götürmesidir. Tarafların münazaraları, propagandaları
neticesinde muhatabın kendi açısından değerlendirmesini yapıp son kararı
bağlayıcı biçimde vermesidir.
Referandumda oylanan üzerinde
mutabık kalınamayan, son karara ulaşılamayan metin içeriğidir. Kimi müspet
yönde oylanır, kimi ise olumlu karşılanmaz ve red edilir. Bu, karar verici olan
Milletin en doğal hakkıdır. Zaten başta karar belli olsa ve zımni bir mutabakat
sağlanmış olsa, ne gerek var referanduma!
16 Nisan 2017 referandumu da
bundan ibaret olandır. Ülke için, devlet için çok önemli bir yönetim
değişikliği, yöntem değişikliği için siyasi irade sorumluluğu tek başına
üstlenmek istememiş ve konuyu Milletin görüşüne sunmuştur. Bizce de en doğrusu
budur. Buna göre 50 milyona yakın bir seçmen bu konudaki kararını sandıkta
açıklamış ve ilgili değişikliği oylayarak kararını vermiştir.
Burada sıkıntılı olan ve
tartışılan bu süreçler değil; Oylama öncesi yaşanılan münazara, propaganda
çalışmaları içerik ve biçimler olmuştur.
Oylanacak olan değişikliği
hazırlayanlar ve bunun kabulü için taraf olan açısından tartışma açık/gizli
muhalif olma, az veya hiç çalışmama ve kripto olarak adlandırılan maskelenmiş
bir kimlik taşıma konusunda yoğunlaşırken; Oylanacak olan değişikliğin
karşısında olan ve kabul edilmemesi için çalışanlar açısından tartışma;
argümanlarının temelsiz olması, kendi içinde çelişkili olması, içeriği boş olan
argümanların savunulmasında potlar kırılması ile bu tarafa destek olan bir kısım güçlerin
illegal ve/veya gayri nizami yapılarda olmaları idi.
Ayrıca kabul edilmemesi için
çalışanlara özellikle Batılı devlet ve örgütlerin hiç bir teamüle,
siyasi/diplomatik nezakete uymayan militanvari açık desteği Milletin gözünde
tartışılan ve şüpheye düşülen olumsuzluklar olarak yer aldı. Neticede ülkemizi
ilgilendiren bir konuda, kendi işleyişimiz ile alakalı bir konuda kendi
Milletimize sunulan bir değişikliğe bu şekilde saldırgan hatta düşmanca bir
tavrı açık açık sergilemeleri anlaşılır ve makul bulunur bir şey değildi.
Tüm bu fırtınalı ve alışık
olunmadık propaganda süreci sonunda, binlerce yanlı/hatalı/yalan/uydurma vb
daha onlarca farklı gerçeği maniple edici bombardımana ve kabulü yönünde
çalışması gerekenlerin belli bir kesiminin yeterince çaba göstermemesine, hatta
altan alta tersi istikamette çabalamasına karşı Millet kendine has üstün bir
meziyetle kararını verdi. Bu sonuç ile oylanan karar neticelenirken, tüm siyasi
aktörlere de birbirinden kıymetli onlarca mesaj çıktı sandıklardan.
Bu oylama ile bir kez daha
gördük ki sayın Erdoğan milletin güvenine mazhar ve bu konuda ehliyeti elinde
tutmaktadır. Onca takoza, ayak bağına, arkadan hançere ve de açık düşmana
rağmen bunu başarmak hiç de kolay bir şey değildir. Erdoğan'ın Milletin
bayraktarlığını kararlı ve dim dik bir biçimde yapması bu sarsılmaz desteğin
yegane nedenidir. Ondandır ki Erdoğan her dara düştüğünde Millete dönmekte ve
ona güvenmektedir.
Bu uzun yolculukta birbirine
sırtını dönmeyen, birbirine yanlış yapmayan ve birbirini yalnız bırakmayan da
bu ikisi olmuştur. Ne Erdoğan Milletine ne de Millet Erdoğan'a yan gözle
bakmış, ele güne karşı yapayalnız bırakmışlardır. Kader birliği yapıp, tüm
zorluklara beraber göğüs gerip, her mücadeleye kol kola, sırt sırta girerek
yürümüşlerdir.
Ondandır ki her buluşmalarında
beraber dillendirmektedirler canı gönülden "Beraber yürüdük biz bu
"uzun ince" yollarda...." şeklindeki içimizi titreten
şarkıyı.....