15 Nisan 2017

Referandum Tahmini

16 Nisan 2017 referandumuna çok az bir süre kaldı. Herkes diyeceğini dedi, yapacağını yaptı. Eğer beklenmedik, olağanüstü bir şey olmazsa sandığa gideceklerin kararı büyük oranda netleşti. Yarın için her kim ki sandığa gitmeye karar vermişse oyu da büyük oranda kesinleşmiş demektir. Büyük bir ihtimalle kararsızlığı olanlarda sandığa gitmeyecektir.

Son günler yaklaştıkça artık ne yeni bir söze, ne de yeni bir şeye imkan kalmıyor. Geriye bolca önümüze gelen anketler, tahminler kalıyor. Kimi bilimsel, kimi gönlüne göre kimi de propaganda amaçlı bir birinden çok farklı rakamlar açıklanıyor. Tabii ki ciddiye alınanlar geçmişte bu işlerden alnının akıyla çıkanlar oluyor.

Bu propaganda döneminde bize göre öne çıkan bir kaç ana konu oldu. Bunların başında "Evet" tarafının başlangıçtaki dağınıklığı, plansızlığı ve kendini ifade etmedeki eksikiği/dağınıklığı. Bize göre bu şekilde olumsuz bir başlangıçta etkili olan evet tarafının farklı iki cephesinin bir araya gelmede ki çekingenliği, yol haritasının olmaması; Kendi içindeki açık ve gizli muhalefetin aktif çalışmaları ve karşı tarafın belirgin olmayan, beklenmedik olmayan tarzı.

Zamanla bu toparlanmaya ve rayına oturmaya başladı. Bunda da en önemli etki Erdoğan'ın aktif olarak sahaya inmesi ve öne çıkarak bayrağı üst seviyeden sallandırması oldu. Sayın Erdoğan'ın siyasetteki en büyük başarılarından biri olan kitleleri bir araya toplama ve belli bir amaca doğru harekete geçirme yeteneği burada da işe yaradı. Ancak bu şekilde tek bir kişinin omzuna yük vermek daha ne kadar sürdürülebilir olur, zaman gösterecek. Siyasetin yanında devleti yönetmenin sorumluluğu da omzunda olan Erdoğan'ın desteklenmesi ve yükleri konusunda hafifletilmesi zaruridir. İnşallah 16 Nisan sonrası en önemli fayda, farklılık bu konuda olacaktır.

"Hayır" cephesi ise oynar ayaklı, değişken, tutarsız ve zaman zaman birbirinin zıddı olan bir kampanya dönemi geçirdi. Öyle ki kampanyanın başında öne çıkardıkları: "Hayır diyenler ötekileştiriliyor, hain ilan ediliyor" propagandaları tutmayınca, tersine döndürülünce; Bu kez kendileri en üst perdeden "Evet" diyenleri ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya hatta Yunan askeri benzeri denize dökmeye varan akıl dışı uç noktalara taşıdılar. Belirginleşen ve sınıflandırılabilir tek propaganda biçimleri "Çürütülmeye, tersi ispatlanmaya bırakılan" gerçek dışı, uydurma ve mantığa bile ters argümanlarla gündemi işgal etme çabaları oldu. Öyle ki kendi söylediklerine bir zaman sonra kendileri bile muhalif olmaya varan absürtlüklere imza attılar. Bu cephenin öne çıkan diğer bir yanı ise "Bir araya gelmemeleri" oldu. Her biri kendi etki çevresinde parçalı, yerel bir çalışma yaptı. Kitleleri bir araya getirecek ortak argümanları olmaması nedeni ile: "Ne koparttırsak kardır; Biri tutmasa biri tutar" mantığı ile ümitsiz bir çaba içine girdiler.

Tüm çalışmalar neticesinde 16 Nisan 2017 günü Ülkemizin kıymetli insanları sandık başına gidecek ve her biri kendi süzgeçlerinden geçenlere göre kararlarını seçmen kağıtlarına yansıtacaklar. Ülkemiz insanının en maharetli olduğu konulardan biri olan seçebilme, belirleyebilme yeteneğine güvenle sandıktan ülkemiz için en yararlı sonucun çıkacağına cani gönülden inanıyoruz. Ülkemizin değerli insanları yine muhteşem bir sezi ve muhakeme yeteneği ile sandıkta ülkenin geleceğine, hatta dünyanın geleceğine yön verecektir.

Bize gelirse kararımız dünden belli idi. Bu karar alma sürecinde pek çok alt neden olmakla beraber, öne çıkan bir kaç kriter şu şekildedir:

1- İktidar kim olursa olsun önemli değil; Asıl önemli olan sandıktan alınan iktidar gücünün kullanılabilmesi ve millet iradesi dışında gizli kapaklı bilinmeyenlere muhtaç bırakılmamasıdır. Bu nedenle seçim sonu hükümet kurulması pazarlıklara, ince hesaplara bırakılmadan seçilen ve iktidar yetkisini alana güçlü bir biçimde verilmelidir.
2-  Bürokrasinin kemikleşmiş ve ülkenin hareket kabiliyetini azaltan gücü, Milletin verdiği gücün üstünde, karşısında olmamalı onun emrine tabi kılınmalıdır.
3-Seçime taraf olan kesimleri değerlendirdiğimizde özellikle bu ülke insanına, bu ülke toprağına düşman olan, zarar veren, kendi çıkarına kurban kılan ve kendi iradesi ile hareket etmeyenlerin tarafında olmamak için konu ne olursa olsun, tarafımız, tercihimiz Ülkemizin yanı, Milletimizin yanıdır. İyi de olsan, kötü de olsa, hatta kötünün kötüsü de olsa bizden olmalı, bu ülkenin yanında olmalıdır.
4- Yüzyıllardır yüzde dost olup, açık açık ekmeğimizi, işimizi, huzurumuzu, birliğimizi, gücümüzü, varlıklarımızı gasp edenlerle bir arada olmamak; karşılarında Ülkemiz adına güçlü bir set kurabilmek için bu yola baş koyanların yanında durmaktır.
5- Dünya, özellikle bölgemiz yüzyılda bir olabilecek büyük ve sancılı bir değişimin bir mücadelenin evresinde iken; Ülkemizi bir arada tutmak, bu mücadelede bir yürek, bir bilek ve bir niyette güçlendirmek için, hiç şüphesiz EVET demek boynumuzun borcudur.

Bu düşünceler ile kararımızı vermişken so günlerin modasına uyarak bizde bir tahminde bulunalım istedik. Tabii ki asıl sonuç 16 Nisan akşamı tecelli edecek olup, maksat bu konudaki hissiyatımızı sınamaktır.

İnşallah Ülkemiz için, milletimiz için ve insanlık için faydalı ve güzel sonuç çıkar. Allah (c.c) huzurumuzu, birliğimizi ve dirayetimizi bozmasın; Ağız tadı ile bu güzel ülkede kardeşçe bir olum yaşayabilelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder