Büyük bir seçim daha neticelendi. Son
yıllarda yapılan seçimler içinde en kritik olanlarından biri idi. Getirecekleri
ve yapıldığı ortam açısından çok ağır bir havada geçti. Yeni ve farklı bir
yönetim tarzı getireceğinden belirsizlik öne çıkan faktörlerden biri idi.
Normal şartlar altında yapılsa idi belki de
bu kadar ağır bir havayı solumamış olurduk. Ne yazık ki geçen yıllardan
başlayan terör saldırıları, darbe girişimi, ekonomik yıkımı amaçlayan
girişimler, dünyanın içinde bulunduğu tarihi değişimin kırılmaları, kendi büyük
sorunlarını ülkemize havale etmek isteyen batılı ülkelerin gayri nizami
tavırları ile milletin içinde bulunduğu yorgunluk emareleri şartları epey
zorlaştırdı.
Üstüne üstlük "Evet" cephesinin
içinde bulunduğu içsel çatışmalar/hesaplaşmalar ile, "Hayır"
cephesinin bel altı vurmaları, gerçeği manipüle etmeleri ve tartışmayı konu
dışına çekmeleri tüm olağan beklentileri ters yüz etti.
"Evet" cephesinin iki tarafının
kendi içindeki açık/gizli savaşı bu oylamada büyük bir fireye sebep oldu. Sonuç
olarak kazanan taraf olmalarına rağmen bir burukluk baskın yanları oldu. Bunun
sebebi ise olması gereken doğal neticenin, iç çekişmeler nedeni ile
gerçekleşmemesi ve sürpriz sayılabilecek bazı sonuçların aleyhte gerçeklemesi
idi. Özellikle Ankara, İstanbul, Antalya, Adana, Mersin, Manisa gibi illerdeki
sonuçlar bu çekişmelerin neticesinde olanlardı.
Bu iki partinin bir an önce eteklerindeki
taşları dökmesi, kendi iç düzenlerini kurması ve yola yepyeni bir solukla devam
etmesi elzemdir. Bu mücadele sürekli bir kan kaybına ve bunun neticesinde ise
beklenmedik kalıcı kopuşlara neden olabilir.
Normal şartlarda her türlü eksi/artı
hesabı yaptıktan sonra ortaya çıkan netice %55 -58 arası bir oran olmalı idi;
Ayrıca doğudan gelen beklenmedik oy artışı ile bu oran %62-65 bandına doğru
çıkmalıydı. Ama ne yazık ki bu fırsat kaçtı. Bu parti içi hesaplaşmaların
yapılmamış olması, parti içi düzenin kurulamamış olması nerden bakılırsa
bakılsın en kötü hesapla bile %10 civarı bir kayıp getirdi. Bunun üstüne birde
bu birlik/beraberlik havası ile yakalanılacak pozitif enerji ile birlikte
gelebilecek artı %5 bir oranda heba edildi.
Bu seçimin tek kazananı Millet olmuştur.
Millet kendi adamı Erdoğan'a desteğini esirgememiş; Tüm olumsuzluklara rağmen
Milletin ortak iradesi doğudan batıya Erdoğan'ın nezdinde tecelli bulmuştur.
Erdoğan her türlü yalnızlığa, her türlü saldırılara karşı Milletin verdiği
Çelik güçle yoluna devam etmiştir. Ama yükü ve işi daha da zorlaşmıştır.
Hangi ara ekibini derleyip, toparlayıp
daha muhkem bir biçimde yola devam edecektir Allah (c.c) bilir. Dişlerin
sıkıldığı, kılıçların kınında kıpırdadığı, güven duygusunun yok olduğu,
kırılgan ve içten içe öfkeli bir ekiple bu çok zor.
Muhakkak ki bir iç hesaplaşma olacaktır.
Ama nasıl? Aynı sorun Bahçeli içinde geçerli olmakla beraber onun işi daha
kolaydır. Çünkü "O" dümende olmayıp, sırtında yumurta küfesi
taşımamaktadır. Durup düşünmesi, soluklanması için imkânları olacaktır.
Sayın Erdoğan bu değişimi, bu
hesaplaşmayı, bu yenilenmeyi, işleyen çarklar ve direksiyon başında
araçtakilere hissettirmeden yapabilirse ne ala! Belki de Dünya siyaset
tarihinde bir ilk gerçekleştirip, yeni bir mucizenin başlangıcına imza
atacaktır. Temennimiz bunu başarır ve Ülkemiz, Milletimiz hak ettiği günlere
yol alabilir.
Önümüzde iki yıla yakın bir süre var. Yeni
sistemin getireceklerini/götüreceklerini, siyasi aktörlerin, Bürokratik
yapıların yeni sisteme tepkilerini/değişimlerini/uyumlarını ve Milletin buna
tepkisini bu sürenin sonunda göreceğiz. İki yıl uzun ama değerlendirilmese çok
kısa bir süre. Umarız herkes bu süreyi yenilenme, anlama, uyulmama ile
geçirerek daha iyisi, daha yararlısı için yapılması gereken hazırlıklarla
geçirirler; Kişisel hesaplaşmalar, çıkar çatışmaları ve kısır siyasi
argümanlarla boşa heba etmezler.
Her zaman dediğimiz
gibi Kimin olduğu değil, nasıl yapıldığı/niye yapıldığı/kimin için yapıldığı
önemlidir. Ülke için, Millet için kim iyisini, doğrusunu, güzelini daha iyi
yapıyorsa, dümene de “O” geçmelidir. Ve bizlerin görevi dümende olana ihtiyacı
olan desteği sunarak, onu güçsüz bırakmamalı ve ele karşı mücadelesinde namerde
muhtaç kılmamalıyız. Dümende olanın gözü arkada olmadan tüm enerjisi ile
dalgalara karşı yelken açıp, bu gemiyi dingin sularda huzur ve refah içinde
yüzdürme mücadelesine odaklanmalıdır.
Bu sonuçların
Ülkemize, Milletimiz hayırlı olmasını temenni eder, Herkesin Milletimizin
sandıkta verdiği mesajlara saygılı ve duyarlı olmasını dileriz. Bu Millet
sandığı ustaca kullanmakta ve Memleketine her daim sahip çıkmaktadır. Herkesten
bu konuda Allah(c.c) razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder