17 Nisan 2017

Referandum Sonucu

Büyük bir seçim daha neticelendi. Son yıllarda yapılan seçimler içinde en kritik olanlarından biri idi. Getirecekleri ve yapıldığı ortam açısından çok ağır bir havada geçti. Yeni ve farklı bir yönetim tarzı getireceğinden belirsizlik öne çıkan faktörlerden biri idi.

Normal şartlar altında yapılsa idi belki de bu kadar ağır bir havayı solumamış olurduk. Ne yazık ki geçen yıllardan başlayan terör saldırıları, darbe girişimi, ekonomik yıkımı amaçlayan girişimler, dünyanın içinde bulunduğu tarihi değişimin kırılmaları, kendi büyük sorunlarını ülkemize havale etmek isteyen batılı ülkelerin gayri nizami tavırları ile milletin içinde bulunduğu yorgunluk emareleri şartları epey zorlaştırdı.

Üstüne üstlük "Evet" cephesinin içinde bulunduğu içsel çatışmalar/hesaplaşmalar ile, "Hayır" cephesinin bel altı vurmaları, gerçeği manipüle etmeleri ve tartışmayı konu dışına çekmeleri tüm olağan beklentileri ters yüz etti.

"Evet" cephesinin iki tarafının kendi içindeki açık/gizli savaşı bu oylamada büyük bir fireye sebep oldu. Sonuç olarak kazanan taraf olmalarına rağmen bir burukluk baskın yanları oldu. Bunun sebebi ise olması gereken doğal neticenin, iç çekişmeler nedeni ile gerçekleşmemesi ve sürpriz sayılabilecek bazı sonuçların aleyhte gerçeklemesi idi. Özellikle Ankara, İstanbul, Antalya, Adana, Mersin, Manisa gibi illerdeki sonuçlar bu çekişmelerin neticesinde olanlardı.

Bu iki partinin bir an önce eteklerindeki taşları dökmesi, kendi iç düzenlerini kurması ve yola yepyeni bir solukla devam etmesi elzemdir. Bu mücadele sürekli bir kan kaybına ve bunun neticesinde ise beklenmedik kalıcı kopuşlara neden olabilir.

Normal şartlarda her türlü eksi/artı hesabı yaptıktan sonra ortaya çıkan netice %55 -58 arası bir oran olmalı idi; Ayrıca doğudan gelen beklenmedik oy artışı ile bu oran %62-65 bandına doğru çıkmalıydı. Ama ne yazık ki bu fırsat kaçtı. Bu parti içi hesaplaşmaların yapılmamış olması, parti içi düzenin kurulamamış olması nerden bakılırsa bakılsın en kötü hesapla bile %10 civarı bir kayıp getirdi. Bunun üstüne birde bu birlik/beraberlik havası ile yakalanılacak pozitif enerji ile birlikte gelebilecek artı %5 bir oranda heba edildi.

Bu seçimin tek kazananı Millet olmuştur. Millet kendi adamı Erdoğan'a desteğini esirgememiş; Tüm olumsuzluklara rağmen Milletin ortak iradesi doğudan batıya Erdoğan'ın nezdinde tecelli bulmuştur. Erdoğan her türlü yalnızlığa, her türlü saldırılara karşı Milletin verdiği Çelik güçle yoluna devam etmiştir. Ama yükü ve işi daha da zorlaşmıştır.

Hangi ara ekibini derleyip, toparlayıp daha muhkem bir biçimde yola devam edecektir Allah (c.c) bilir. Dişlerin sıkıldığı, kılıçların kınında kıpırdadığı, güven duygusunun yok olduğu, kırılgan ve içten içe öfkeli bir ekiple bu çok zor.

Muhakkak ki bir iç hesaplaşma olacaktır. Ama nasıl? Aynı sorun Bahçeli içinde geçerli olmakla beraber onun işi daha kolaydır. Çünkü "O" dümende olmayıp, sırtında yumurta küfesi taşımamaktadır. Durup düşünmesi, soluklanması için imkânları olacaktır.

Sayın Erdoğan bu değişimi, bu hesaplaşmayı, bu yenilenmeyi, işleyen çarklar ve direksiyon başında araçtakilere hissettirmeden yapabilirse ne ala! Belki de Dünya siyaset tarihinde bir ilk gerçekleştirip, yeni bir mucizenin başlangıcına imza atacaktır. Temennimiz bunu başarır ve Ülkemiz, Milletimiz hak ettiği günlere yol alabilir.

Önümüzde iki yıla yakın bir süre var. Yeni sistemin getireceklerini/götüreceklerini, siyasi aktörlerin, Bürokratik yapıların yeni sisteme tepkilerini/değişimlerini/uyumlarını ve Milletin buna tepkisini bu sürenin sonunda göreceğiz. İki yıl uzun ama değerlendirilmese çok kısa bir süre. Umarız herkes bu süreyi yenilenme, anlama, uyulmama ile geçirerek daha iyisi, daha yararlısı için yapılması gereken hazırlıklarla geçirirler; Kişisel hesaplaşmalar, çıkar çatışmaları ve kısır siyasi argümanlarla boşa heba etmezler.

Her zaman dediğimiz gibi Kimin olduğu değil, nasıl yapıldığı/niye yapıldığı/kimin için yapıldığı önemlidir. Ülke için, Millet için kim iyisini, doğrusunu, güzelini daha iyi yapıyorsa, dümene de “O” geçmelidir. Ve bizlerin görevi dümende olana ihtiyacı olan desteği sunarak, onu güçsüz bırakmamalı ve ele karşı mücadelesinde namerde muhtaç kılmamalıyız. Dümende olanın gözü arkada olmadan tüm enerjisi ile dalgalara karşı yelken açıp, bu gemiyi dingin sularda huzur ve refah içinde yüzdürme mücadelesine odaklanmalıdır.

Bu sonuçların Ülkemize, Milletimiz hayırlı olmasını temenni eder, Herkesin Milletimizin sandıkta verdiği mesajlara saygılı ve duyarlı olmasını dileriz. Bu Millet sandığı ustaca kullanmakta ve Memleketine her daim sahip çıkmaktadır. Herkesten bu konuda Allah(c.c) razı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder