26 Haziran 2015

Başardın! Başaracaksın!

Başarı, hazzını yaşamayacak kadar kısa sürede olumsuzluklarını peşinde getiren bir külfettir. Başarının sağlandığı alan ve etkilediği kişi sayısı çoğaldıkça külfeti de o kadar artar, ağır hale gelir.

Hele ki BAŞARI süreklilik kazanıp, kayıp edenler ümitsizliğe kapıldığında tüm kurallar yıkılır. Ne ahlak kalır, ne yasa ne sevgi ne de saygı. Hazımsızlık, ümitsizlik, çaresizlik kayıp edenlerin her türlü yollara başvurarak BAŞARANIN zulmünü arttırırlar. Bide üstüne kazanana oluşan NEFRET yüklendi mi artık her yol mubahtır bunlara.

Ülkemizde bu süreç daha hızlı gelişir ve daha şiddetli ve kuralsız olur. Geleneksel bir kötü huyumuzdur. Binlerce yılı bulan tarihimizde bu kötü huyumuzdan gördüğümüz huy kadar hiç bir şey zarar vermemiştir bize. Öyle bir göz dönmesi, öyle bir akıl tutulması yaşarız ki yaptığımız kötülükleri, seviyesizlikleri, hainlikleri göremez, idrak edemez bir halde yıkarız, yakarız, atarız, satarız, asarız, keseriz. Bilmeyiz ki ne yaparsak kendimize ederiz.

Bu acımasız ve şirazeden çıkmış saldırılar şu an Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yapılmaktadır. Öyle bir noktaya gelmiş ki ne akıl, ne vicdan, ne mantık, ne insaf, ne vatan, ne can ne de canan kalmış bizi doğru yolda tutan.

Cumhurbaşkanlığı bu devletin en üst makamıdır. Devleti ve milleti temsil eder. Ama sanki bu makam Erdoğan'ın şahsi makamıymış gibi, bu makamda aynı fütursuz saldırılara uğramaktadır.

Bunun tek sebebi Erdoğan'ın BAŞARDIKLARI ve BAŞARACAKLARIDIR. En önemli başarısı MİLLETİN GÖNLÜNDEKİ SULTAN SARAYIDIR.

Sayın ERDOĞAN milletin gönlüne yerleşmiş bir liderdir. Öyle ki bu SULTANLIK sadece ülkemizle sınırlı kalmayıp dünyanın dört bir yanındaki garibanların, ezilenlerin ve sahipsizlerin gönüllerinde yer bulmaktadır. İşte bundandır ki sadece ülkemizden değil dünyanın dört bir yanından saldırılar tüm vahşiliği, tüm seviyesizliği ve tüm mantıksızlığı ile acımasızca sürmektedir. ERDOĞAN’IN başarıları kalıcı hale gelip, yenilmezlik inancı artıkça bu saldırıların dozu ve kapsamı da artmaktadır.


ERDOĞAN'IN başarısı umutsuzlara umut olması, olmayacakları oldurması, ezilenleri ezdirmemesi, düşenleri kaldırması, sessizleri konuşturması ve uyuyanları uyandırmasındadır. Onların sesi daha bir gür çıktıkça, adımları daha bir sağlam attıkça ezenlerin, düşürenlerin, umutsuzluğa itenlerin korkuları onları böyle saldırgan hale getirmektedir.

Öyle ki Devletin mekanlarını kaçak göstermek, kalkınmanın itici gücü olacak yatırımları durdurmaya hatta yapılanları yıkmaya çalışmak, Erdoğan ile teması olan herkesi medya aracılığı ile linç etmek, Çalışan, üreten kim varsa düzmece davalar ile hapislere tıkmak, daha da basiti, adisi yalan, iftira ve dedikodu ile kara propaganda yapmak, yediğini, içtiğini hatta (çok affedersiniz onların yaptığı bir edepsizlik olsa da) s.ç.t.ğ.n dert edip burnunu klozetine kadar sokmak dahil her türlü saldırı dört bir yandan 365 gün 24 saat yapılmaktadır.

(Hele birde bu kafada ki basın organlarında bir taktik var ki diyecek bir kelime bulamıyoruz. ERDOĞAN ile ilgili her türlü haberde en öfkeli, en kötü ve en deforme olmuş resimlerini kullanmak huyu! Bunu da parantez içinde belirterek iletişim fakültesi öğrencilerine bir kaynak gösterme cüretine düşelim)

Yetmediğinde ülkeyi terörize etmek, arızaları çıkarmak üretimi baltalamak, çevre ülkeleri karıştırıp düşmanlık yaratmak bunlarda öne çıkanları. Hele ki son oyunları kısmi etkili oldu da siyaseti dizayn edip, siyasi oyunlar ile ERDAĞAN'I devirmek. Sanal da olsa öyle bir zan yaşamaktadırlar ki böyle ZANLI olmaları da bizlere pekte yabancı olan bir durum değildir. Unutmayalım ki ERDOĞAN muhtar bile olamaz diye yıkıldığı ZANNI ile bugün Cumhurbaşkanlığı makamındadır.

İnanın onu başardıkları ilk gün her şey bir anda duracak. Tüm bu kargaşa tüm bu becayiş son bulacak. Yine eskisi gibi milletin kanını sessizce ve sorunsuzca emmeye devam edecekler.

Ama bilmeliler ki bu MİLLET ne kadar da SESSİZ DURSA o kadar tehlikeli bir şekilde ayağa kalkar. Kendine bir SES bulduğunda her seferinde daha gür ve daha güçlü haykırır dünyaya YETER ARTIK SÖZ BENİM DİYE!

Sayın ERDOĞAN bunu başarmıştır ve Bu sessiz gücün sesi olduğu sürece BAŞARMAYA'DA devam edecektir. Yeter ki arkadan hançerlenmesin içerden yıkılmasın. Ne yazık ki bu da bizim en kötü huylarımızdan birisidir.

Allah her türlü kötülükten ve akıl tutulmasında bizleri korusun. Sayın ERDOĞAN'A da güç, takat ve göz açıklığı ihsan eyleyip her türlü tuzaklardan korusun.

Unutmayalım ki isimler önemli değildir; Önemli olan makamlardır. Güç ve Başarı ERDOĞAN isminde toplanmasına karşı O'nun makamı Cumhurun ocağıdır. O'nun her yaptığı bizim adımızadır. BAŞARI’DA KAYIP’TA bizim adımızadır. Sadece etrafımıza bakın yeter.

BAŞINA sahip çıkamayan milletlerin nasıl DEVLETSİZ kalıp kurda kuşa yem olduklarını görün. Irak, Libya, Ukrayna, Suriye.... Hepsinin ortak noktası BAŞSIZ olmalarıdır.

Ne acı ki hepside kendi Başını koparanlardır. İşte oyun öyle güçlü ve başarılı kurulmuştur ki sonuçta hep aynı hırıltı duyulmaktadır, can çekişen coğrafyalardan: KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM diye.....

Not: bu yazı Radikal blog editörlerince iki kere nedensiz olarak sansürlenerek silinmiştir. İlk ikisinde Türkiye gündemi ve Politika kategorilerinde yayınlamayı denedik. Bu sefer bu kategoride deniyoruz, bakalım sonuç ne olacak? (zannımca resmi beğenmediler..çok insani bir resim olmuş)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder