Neye kime hizmet ettiği
belli olmayan, ancak HESAP KİTAP yapmaktan bi haber olduğu aşikâr ortada bir
oda tamamı ile uydurma bir konu ile ASLI İŞİ olduğu anlaşılan Cumhurbaşkanlığı
makamına saldırdı.
30 Kişilik bir guruba
verilen yemeğin bedelini 1 trilyondan yüksek bir rakamla hesaplayıp bunu
kendince afiş etti. Ve adı gazeteci olan, türü gazete olan pek çok kişi ve
kurum bunu gerçekmiş gibi BALLANDIRA BALLANDIRA manşetlerine çıkarıp, en basit
türü ile DEMAGOJİNİN dibine vurdular.
Görevi, yemini,
insanlara haberleri doğru ve tarafsız bir şekilde vermek olanlar hiç utanmadan
bu saçmalık ötesi Uydurma Kara propagandaya alet oldular. Bir öğünde kişi başı
30.000TL geçen bir yemek yenildiği YALANINI utanmadan köpürttüler.
Bunlar NE YİYİP NE
İÇİYORLAR bilinmez ama kıyak bir kafa yaptıkları ortada. Yoksa böyle saçmalık
ötesi bir hesap ile edep dışı bir iftirayı böyle açıkça dillendirip, ortalıkta
dolaşamazlardı. Bizim tahminimiz bunları bu hale getiren tek şey ERDOĞAN
NEFRETİ.... Öyle güçlü bir tesiri var ki hiç bir şey yiyip içmelerine gerek
yok. Bu NEFRET onlara her şeyi yaptırabilecek etkide.
Bu haberler, bu
iftiralar üzerine açıklama yapmak durumunda kalan ERDOĞAN şu şekilde seslendi;
Tabii ki onlar bu açıklamaları okumayacaklar bile. Çünkü gerçeği kendileri
zaten biliyorlar. Onlar yeni bir iftira, yeni bir uydurma peşinde arayışlara
uğraşlara dalacaklar. Bu yoğun koşuşturmadan Zamanları olmadığından
UTANMA/HİCAP işi de ERDOĞAN’A ve bizlere kalacak.
Bilindiği gibi, bu
iftardan yansıyan bir fotoğraf karesi üzerinden çok alçakça, ahlaksızca,
tamamen yalana ve iftiraya dayalı bir kampanya başlatıldı.
Bir oda mensubu çıkıp,
iftarda kullanılan servis malzemelerinin, masanın ki o masa şu anda benim
oturduğum masadır, sandalyelerin, masa örtüsünün, çiçeklerin, vazoların ve
yemeğin toplam maliyetinin 1 milyon liranın üzerinde olduğunu iddia etti. Yani
eski rakamla 1 trilyon.
Kalem kalem verilen bu
rakamların tamamı da yalandır, yanlıştır, tüm iddialar iftiradan ibarettir.
Sizin şahsınızda bu
akşam, ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. Hicap
duyuyorum, ama anlatmak durumundayım.
O MASA KAÇA MAL OLDU?
Bakın ben burada size o
yemeğin maliyetini tek tek ifade ediyorum. Hepsinin faturaları elimizde.
MASANIN KENDİSİ KDV
DAHİL 5 BİN LİRA (240 BİN LİRA DİYORLARDI)
Maliyeti 240 bin lira
olarak ifade edilen şu yemek masası var ya, bu sitelerdeki bir ustamız
tarafından 4 bin 600 lira +KDV'ye mal edildi. Yani 5 bin lira maliyeti var ama
240 bin lira diye ifade ettiler.
MASA SUNTADAN YAPILMIŞ,
ALTINDAKİ DEMİR PROFİLLER DEMİREL DÖNEMİNDEN KALMA
Ve bu bir portatif
tablo. Suntadan yapıldı. Altındaki demir profiller, geçtiğimiz günlerde
rahmetli olan Sayın Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır.
SANDALYELER GÜL DÖNEMİNDEN
KALMA
435 bin lira olduğu
iddia edilen, masanın çevresindeki şu sandalyeler Sayın Abdullah Gül'ün
cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır ve böyle bir maliyeti yoktur. Yani buranın
eski demirbaşında olan sandalyelerdir.
DEKORLAR DA ÖNCEKİ
DÖNEMLERDEN KALMA
Masa üzeri ve çevresinde
bulunan, 32 bin lira maliyeti olduğu iddia edilen dekorlar da yine bir önceki
dönemden kalmadır. Ve böyle bir maliyet söz konusu değildir.
ÇATAL-BIÇAK GİBİ
MALZEMELER DEMİREL DÖNEMİNDEN KALMA
Yemekte kullanılan
çatal-bıçak gibi servis malzemeleri yine rahmetli Demirel'in cumhurbaşkanlığı
döneminden kalmadır.
YEMEK KÜLLİYE'NİN
MUTFAĞINDA PİŞTİ
O akşam, refakatçilerle
birlikte misafirlerimiz için 110 kişilik iftar yemeği hazırlandı. Bu iftarda
ikram edilen yemeğin tüm malzemeleri bu külliyenin mutfağından temin edildi.
Yemekler Külliye'nin
aşçılarınca pişirildi.
Servis Külliye'nin
garsonlarınca yapıldı.
Sofranın düzenlenmesi,
süslenmesi yine buranın personeli tarafından yapıldı.
KİŞİ BAŞI MALİYET 30
LİRA, TOPLAM 3 BİN 390 LİRA
Yemeğin ve masanın
hazırlanmasının maliyeti 3 bin 390 liradır. Kişi başı yemek maliyeti de 30
liradır.
Gerçek maliyeti bu olan
bir iftar yemeği milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye
çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar, ya da niyetleri
başka.
HUKUK ÖNÜNDE İFTİRACILAR
BUNUN HESABINI VERECEKLER
Elbette biz onların
niyetlerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu tür iftiraların tamamıyla hukuk önünde
hesabını verecekler. Öyle, "ben burada konuşayım böyle kalsın" yok.
Hesaplaşacağız.
Bu medya gruplarının ne
olduğunu, bunların niyetlerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Nasıl bir yaşam
içinde olduklarını çok iyi biliyoruz. Ama bunun hesabını verecekler.
Şunu özellikle
vurgulamak isterim. Benim dönemimde, Cumhurbaşkanlığı'na alınan tabak, çatal,
bıçak türü hiçbir malzeme yoktur. İhtiyacımız olduğu zaman tabi ki alacağız.
Cumhurbaşkanlığı'nı hangi malzemelerle devralmışsak onlarla devam ediyoruz.
İhtiyaç duyulduğunda elbette takviye yapılacaktır. Ama bunun, iddia edilen
rakamlarla ilgisinin bulunmadığını ve iddia edildiği şekilde olmadığını tüm
milletimin çok iyi bilmesini isterim.
ALTIN KLOZET KONUSU
Bakın bu akşam burada
söylemek istemezdim. Altın klozet meselesi başta olmak üzere, ve bunu düşünün
ana muhalefetin başındaki zat söylüyor, sonra da "ben onu
kastetmedim" diyor, nereyi kastettin? Kocaeli Valisi'ni kastetmiş. Kocaeli
Valisi de (şu anda Hatay Valisi) çıktı açıklama yaptı. Bilirkişiler geldi,
inceleme yapıldı, dediler ki, "bunun altın klozetle yakından uzaktan
alakası yok".
Ama ana muhalefetin
başındaki zat, zaten Kocaeli'ni zikretmedi. Bizzat Saray'ı kendi ağzından
ifadeleriyle dinledik.
Cumhurbaşkanlığı'yla
ilgili bu tür yalan ve iftiraların boyutu artık şahsımı aşmıştır. Şu anda
Tayyip Erdoğan cumhurun başkanı olarak buradadır. Devleti temsilen buradadır.
Değerli kardeşlerim, bu
iftiralar doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamına, dolayısıyla devletin şahsiyetine
zarar verir hale gelmiştir. Aslında burada mesele; ne masa, ne sandalye, ne
çatal-bıçak, ne yemek meselesidir. Burada mesele Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin
millete mal olmuş olmasıdır.
Bunların rahatsızlığı,
her zaman olduğu gibi yine milletin kendisindendir. Bugün burada 7. defa
muhtarlarımızla buluşuyoruz. Burada yaklaşık 7 aydır şehit yakınları ve
gazilerimizle, işçilerimizle, öğrencilerimizle, esnafımızla,
ihracatçılarımızla...
Velhasıl, toplumun her
kesimden insanımızla bir araya geliyor, hasbihal ediyoruz.
Asıl rahatsızlıkları
işte bundan dolayı. Yani Cumhurbaşkanı'nı halkıyla nasıl bütünleşir? Onları bu
rahatsız ediyor.
Şayet biz burada,
milletimizle bir araya gelip kucaklaşmak yerine sadece belli kesimleri
ağırlayıp, hani bunların Beyaz Türkleri var ya, onları ağırlayıp, çünkü onlar
size bize "zenci Türkler" diyorlar, ben de öyle bir "zenci
Türk" olmaktan şeref duyarım, o zaman böyle bir saldırıya maruz kalmazdık.
Tüm hayatları, millete
hizmet verenleri engellemekle, yapılan işlere takoz koymakla geçenler, bizim
muhtarlarımızla, milletimizle kucaklaşmamızı hazmedemiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder