16 Haziran 2015

Abdullah Gül Kaçak Güreşmekten Vazgeçmeli

Siyasette bin bir oyun vardır, her birisi birbirinden maharet gerektiren. Bu oyunlardır siyasete yön veren, kişilik yükleyen ve sonuca götüren.

Oyunlar ne kadar ahlaki, medeni ve oyun kuralları içinde olursa, sonuçları da o kadar hayırlı olur. Siyaset kuralları dahilinde, adilce oynandığında hem oynayanlara hem de insanlığa yarar sağlar. Berbat, kuralsız ve ilkesiz oyunlar hayatın cehenneme çevirir, siyasetten yaka silktirir.

Bakın dünyaya! Çok uzağa değil.... Irak, Libya, Suriye, Mısır, İtalya, Yunanistan ve daha niceleri.... Siyasetin çizgi dışı oyunları nedeni ile kördüğümler, yoksulluklar, savaşlar, ölümler ve insanlığı UTANCA düşüren kaotik yapılar.... Tamamı siyasetin kirli ve kural tanımaz gizli ajandalarının eseri......

Allah'a şükür Türkiye SADECE ve SADECE MİLLETİN NETAMETİ, SABRI ve AKLI ile bu tuzaklardan, bu felaketlerden uzak kalabilmekte. İnşallah bundan sonrada bu böyle devam eder.

Bizlerin bu konulardaki temel düsturu, her ne türlü siyasi kavga olursa olsun, ülkeyi yönetmeye her kim namzet olursa olsun yeter ki ülkenin temel dinamiklerini bozmasın, devletin yapısını yıkmasın, kardeşlik akdini anlamsız kılmasın. İktidar kavgası dünyanın var oluş gerçeklerindendir. Bu tarih boyu süregelen bir kavgadır. Dileğimiz bu kavganın kendi mecrasında kuralına uygun verilmesidir.

Abdullah Gül "Kardeşlik hukuku" ile çok şık bir şekilde Cumhurbaşkanlığı'na uğurlanmış ve görevi boyunca da, aynı yolda omuz omuza yürüdüklerince desteklenmiştir.

Ama gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse sonrası dönemde bizce hoş olmayan ve siyaset etiğine aykırı bir tarza bürünerek, "Kardeşlik Hukuku" dışına taşmıştır.

Bizce "Kardeşlik Hukuku" denilen kalıp bozulabilir, ortadan kaldırılabilir, farklı istikametlere gidilebilir, hatta karşı karşıya gelinebilir. Hepsi doğal ve kabul edilebilir. Ancak altan alta, gizliden gizliye bu yapının altı oyulursa, küçük ve gizli tuzaklarla kardeşe sıkıntılar çıkartılırsa kabul edilemez ve tüm geçmiş hatırları yeknesak eden bir davranış olur.

Özellikle gün yüzüne çıkan ve bizlerin dışarıdan görebildiği bu ayrışma, Gezi olayları sırasında olmuştur. Demokrasiye, millet egemenliğine inanların katiyen kabul edemeyeceği ve bu sisteme ihanet olabilecek bir açıklama ile ilk önemli yanlış yapılmıştır. "Sayın Gül'ün "Sandık Her şey değildir" açıklaması hem demokrasiye, hem millet iradesine hem de Kardeşim dediğine büyük bir darbe indirmiştir.

"Kardeşlik" zor zamanlarda hiç bir şey düşünmeden, hesap kitap yapmadan kardeşinin yayında yer almaktır. Kardeşlik zor zamanlarda kırgınlıkların, beklentilerin bir kenara bırakılıp tüm varlığın ile yardımına koşmaktır.

Maalesef ki Sayın Gül bu hukuk ile bağlı olduğu ifade edilen bir ilişkide ERDOĞAN’I HEP YALNIZ BIRAKMIŞTIR. Hatta ve hatta böyle zamanlarda küçük ve saklı salvolar ile zorluklar çıkartmıştır.

Sayın Gül'ün en doğal hakkı olan eleştirmek, farklı düşünmek ve hatta farklı yollara yürümek değildir bizi rahatsız eden.

Bizi rahatsız eden Gül'ün safhını açıkça belli etmemesi, kardeşlik hukuku gereği olan kardeşe desteği sunmaması, kardeşin en zor anlarında ona taş atanlardan olması ve kaçak güreşe meyilli olması. Ağzındaki BAKLAYI bir türlü çıkarmaması.

Siyaset mertçe ve ilkeli yapıldığından yararlıdır. Eğer ki Kardeşlik hukuku var ise, düşürülmeye çalışılan kardeşe sırt verilir, el verilir, tuzakları konusunda göz kulak verilir. Mücadelenin en ateşli yerinde moral motivasyon bozucu, güçten düşürecek davranışlardan kaçınılır.

Sen ki çok sancılı ve zorlu bir süreçten geçip, tartışmalı bir dönemde Cumhurbaşkanlığı makamında Kardeşinin göğüs germesi ve ön cephede mücadele vermesi ile kabul edilir ve bir süre sonra rahat bir biçimde görevini sürdürebilmişsin.

Şimdi halkın %52'nin oyu ile hiç bir şüpheye yer bırakmadan ve bunun için aylarca emek verip, miting alanlarından çıkarak gelen "Kardeşin" için yaptıklarına bakın.....

* Sandık her şey değil!!!!!
* Veda gününde Hanımının "Asıl intifadayı ben başlatacağım" beyanı.....
* 07 Haziran seçimlerinde ortadan kayıp olma
* 07 Haziran seçimleri sonrası köşe yazıları ile üstü kapalı mesajlar
* 07 Haziran sonrası yanında görevli bir gazetecinin anıları ile salvolar


Ve..... Hiç zaman "Kardeşin" zor anlarında KAPI GİBİ yanında durmamak. Yapılan hiç bir saldırıda aynı safta göğüs göğse destek olmamak...

Bunların tamamı özetle, tek cümle ile KAÇAK DÖĞÜŞMEKTİR.... Hani KAÇAK SARAY yaftalaması ile kardeşinin altının oyanlar var ya.... Hani memlekette KAÇAK OLMAYAN ne var ki demeden DEVLETİN MEKANINI kaçak sayanlar varya..... Ne farkı var bu tavırların Allah aşkına......

Memlekette ÇAY KAÇAK, SİGARA KAÇAK, MAZOT KAÇAK, TELEFONLAR KAÇAK, ELEKTİRİK KAÇAK, ARABALAR KAÇAK, SUÇLULAR KAÇAK, SİYASET KAÇAK, SOSYETENİN ANTİKALARI, VİLLALARI, YATLARI KAÇAK....... KAÇAK GÖÇMENLER!!! Vahhhh..... vah.....vah......

Ses yok!

Ama DEVLETİN SARAYI kaçak ha! Kimden kaçak acaba?

Evet Gül'ün artık açıkça ortaya çıkıp yolunu ve yerini belli etmesi gereklidir. Kardeşlik hukuku imiş, danışmanıymış, hanımıymış gibi bahanelerden sıyrılıp AÇIK AÇIK benim yolum bu demeli..... Koskoca Cumhurbaşkanı hariç etrafında her kim varsa siyasete etki edecek laflar edipte kendinin kenardan izlemesi inanılacak ve makul görülecek bir şey değildir.

Ek: Sayın Gül'ün Kitap ile ilgili 17.06.2015 tarihli açıklaması - değerlendirmesi okuyucuya ait.

Gül yazılı açıklamasında şunları kaydetti;

"Daha önceki cumhurbaşkanlarının basın müşavirlerinin görevleri sonrası tecrübeleriyle ilgili kitaplar yazdırdıkları bilinmektedir. Uzun yıllar danışmanlığımı yapan Ahmet Sever de aynı şekilde kendisinin gözlemlerine tanıklıklarına ve çevresinden edindiği izlenimlere dayanan bir kitap yazmıştır.

Bu kitabın bazı çevreler tarafından farklı mecralara çekilmeye çalışıldığını üzülerek görmekteyim. Söz konusu kitabın benim tarafımdan yazdırıldığı, dikte ettirildiği, onaylandığı veya aynen görüşlerimi yansıttığı gibi yanlış bir algının kamuoyunda oluşturulması yönünde çaba harcayanlar bulunmaktadır.

Bu kitabın hazırlığında herhangi bir yönlendirmem veya müdahalem söz konusu olmadığı gibi kitabın yazılmasına sıcak bakmadığımı Ahmet Sever'e aktarmıştım. Kamuoyunun çok iyi bildiği gibi benim inançlarımda ve dünya görüşümde sansüre, baskıya yer yoktur. kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı en büyük hassasiyetlerimden birisidir.


Bunun bir gereği olarak danışmanım dahi olsa kitap yazması ya da yazmaması şeklinde bir telkinim olmaz. Bu sebeple hiçkimse bu kitaba farklı anlamlar yüklememeli, buradan farklı siyasi sonuçlar çıkarmamalıdır."

1 yorum: