Çok geç kalan cılız bir açıklama
olsa da, açıklamayı yapan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı
olduğundan anlam kazanıyor. Bu açıklama, yapılacak olan ziyaretin hoş geçmesi
için yapılmış bir kurnazlık mı içeriyor bilemeyiz, ama onca imkan ve yetkileri
varken bu zamana kadar bir girişim yapılmaması akıl-vicdan açısından kabul
edilebilir bir durum değil.
NTV.com.tr için kaleme alınan
makaleyi burada paylaşmak ve bu konudaki İnsanlık ayıbını, TÜRKİYE'nin tek
başına sürdürmeyi çalıştığı mücadeleyi daha çok kişi tarafından anlaşılır
olmasını istiyoruz.
Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi (AKPM) Başkanı Anne Brasseur 25 üyeden oluşan delegasyonla bugün ve
yarın Türkiye'de misafir edilen 2 milyon Suriyelinin kaldığı mülteci kamplarını
ziyaret edecek. Ziyaret öncesi ntv.com.tr için bir makale kaleme alan Brasseur,
"Türkiye'nin Suriye ve Irak'tan gelen yaklaşık iki milyon mülteciyi ağırlayarak
gösterdiği cömertlik, diğer Avrupa ülkelerini utanç içinde bırakmıştır"
dedi.
Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi (AKPM) Başkanı Anna Brasseur'in Suriyeli 2 milyon mültecinin Türkiye'de
misafir edilmesiyle ilgili görüşleri şöyle:
"Birkaç hafta önce Suriye
sınırındaki Elbeyli mülteci kampını ziyaret ettiğimde gördüklerimden çok
etkilenmiştim. Komşu Suriye'deki savaşın sefaleti içinde doğmuş çocukların oyun
oynarken heyecanla gülüşlerini gördüm. Meslek öğrenen ve yeni iş imkânlarını
keşfeden gençler gördüm. Kendilerine haysiyet ve saygıyla davranılan özürlü ve
yaşlı mülteciler gördüm.
Türkiye'nin bugün Suriye ve
Irak'tan yaklaşık 2 milyon mülteciye sığınak olmak için gösterdiği çaba
etkileyicidir. Yaklaşık 260 bini çeşitli kamplarda, 1.5 milyondan fazla da
ülkenin değişik kentlerinde yerel nüfus içinde yaşayan Suriyeli mültecilerle,
Türkiye, dünyanın en fazla mülteci ağırlayan ülkesi haline gelmiştir. BM
Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre mülteciler yüksek standartlarda
ağırlanmıştır. Türkiye 5.5 milyar dolar gibi önemli bir miktar harcamıştır ki
bu, diğer ülkelerin katkılarının yanında çok yüksek bir rakamdır.
Türkiye ve Türk halkı tarafından
gösterilen cömertlik diğer Avrupa ülkelerini utanç içinde bırakmıştır. Bazı
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin mülteciler için kota sistemini reddettikleri ve
göçmen karşıtı söylemin yükselişte olduğu bir dönemde Türkiye, sağladığı insani
yardımla haklı olarak gurur duyabilir.
"Türkiye Artan Bu Yükü Tek Başına
Taşımamalı"
Fakat Türkiye'nin bu artan yükü
daha fazla ve tek başına taşıması beklenemez. Suriye'de savaş devam ettiğinden,
yerlerinden edilen insanların sınır boyuna akını da devam ediyor. Sadece
geçtiğimiz günlerde binlerce kişi gelmiştir. Şu ana kadar kayda değer bir sorun
yaşanmadı, ancak bu durumun böyle devam edeceğinin güvencesi yoktur: Ülke şimdi
ekonomik darboğazla karşı karşıya olup, yeni bir durum yaratan seçimlerden yeni
çıkmıştır.
"Yardımı Tedarik Tüm Avrupa Kıtasının
Yararına"
Bu hafta Avrupa Konseyi üyesi 20
ülkeden çok sayıda parlamenterle birlikte Elbeyli ve Nizip kamplarını yeniden
ziyaret edeceğiz. Buralarda daha önce görmüş olduklarımı parlamenter dostlarıma
da göstermek istiyorum. Mültecilerin ağırlanmasında cömert "Türk
Modeli"ni aynen benim gibi kendi gözleriyle görmelerini istiyorum. Amacım,
Türk misafirperverliğinin sınırsız olmadığını, Türkiye'nin yardıma ihtiyaç
duyduğunu ve bu yardımı tedarik etmenin tüm Avrupa kıtasının yararına olduğunu
göstermektir.
Hepimiz parlamentolarımıza,
hükümetlerimize ve halklarımıza Avrupa'nın geri kalanının -daha geniş bir
ölçekte uluslararası toplumun- daha fazla yardımda bulunması gerektiği mesajı
götüreceğiz. Türkiye'ye daha fazla finansal destek tedarik edilmeli, Suriyeli
mültecilerin Avrupa'da başka yerlerde yerleşmeleri sağlanmalıdır.
"Türkiye Yapabildiğini Yapıyor, Avrupa Da Payına
Düşeni Yapmalı"
Sonuçta, bu bir şahsi çıkar veya
siyasi mesele değil, sadece insani bir konudur. İnsanların acılarını azaltmak
hepimiz için paylaşılmış bir sorumluluktur. Türkiye yapabildiğini yapmaktadır.
Şimdi de Avrupa payına düşeni yapmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder