07 Haziran 2015 seçimleri
konusundaki 3. yazımızın konusu Eğitim. Bizim içinde iktidarlar içinde en zor
konulardan biri. Eğitim temel bilimsel yöntemler ile düzenlenebilecek ve
beklentilere uygun sonuç alınabilecek bir alan değil.
Eğitim ideolojilerin, inançların
ve milyonlarca farklı fikrin ortak bir paydada yoğrulmaya çalışıldığı bir alan.
Bir şekle sokma, bir yola sokma ve sonucunda yaşamın her alanında kullanılacak
kişileri meydana getirme uğraşı.
Laik Cumhuriyet ideali ile şekil
bulmuş katı bir disiplinden gelen eğitim sistemimizde öncelik kesinlik ile
birey değil, sistemim bekası olarak belirlenmiştir. Yıllarca tabu konular,
siyasi kavgaları bu sahada yaşanmıştır. Arada yüz binlerce cevher heba olmuş
gitmiştir. Binlercesi yurtdışında üst seviyelerde başarılara ulaşıp, ülkelerine
en ufak katkıları olmadan yaşamışlardır.
Ak parti iktidarının belki de
ideolojik/siyasi görüş farklılığı olarak en zorlandığı ve en fazla dirençle
karşılaştığı alan bu alan olmuştur. Diğer tüm faaliyet konularında sosyal refah
ve ekonomik davranışlar öne çıkarken Eğitim konusunda son yıllara kadar temel
direnç konusu ideoloji olmuştur. Öyle ki bu alanda yaşanılan sıkıntılar ülke
gündemimi tamamı ile esir almış ve önemli tartışmalara, gösterilere sebep
olmuştur. Bir noktada Ak Partinin kapatılmasına/iktidardan düşmesine neden
olabilecek kadar etkiler yaratmıştır.
Yaklaşık 12 yıldır iktidarda olan
Ak Parti Eğitimde temel radikal değişiklere bu katı direnç ve çatışmaya meyilli
hassasiyeti nedeni ile uzak durmuştur. En önemli değişiklik kitapların ücretsiz
olarak dağıtılması ve tam olarak anlayamadığımız sınıf kalma olayının ortadan
kaldırılması durumu olmuştur. Sonrasında sisteme hakim oldukça ve ufak ufak
direnç noktalarına yapılan test zorlamaları dışında en önemli farklılıklardan
biride her ile bir üniversite projeleri olmuştur.
Zaman geçtikçe tecrübe ve güç
kazandıkça Ak Partinin Eğitim alanındaki radikal değişiklikleri yavaş yavaş
gündeme gelmeye başlamıştır. Bir zamanlar konuşulması bile tabu olan bir çok
konu önce tartışılmaya (tabiri caizse toplumun direnç noktalarının gazının
alınmasına), sonrasında ise uygulamaya koyulmasına başlanılmıştır.
Yıllar içinde pek çok çetin
saldırıdan ve çeşitli tehditlerden başarı ile çıkan Ak Parti, peş peşe
kazandığı seçimlerin gücü ve uzun yıllar boyu çeşitli yerleşik güç noktalarına
yapılan yargılamaların sağladığı dolaylı avantajlar ile Ana dilde eğitim,
Andımızın kaldırılması, Serbest kıyafet ve ülkemizin 10 yıllarını, onbinlerce
gencin hayallerini çalan uydurma bir Türban sorununda ortadan kaldırmıştır. Ve
görüldüğü üzere öcü gibi toplumun her kesimine karabasan gibi çökertilen bu
yapay sorun, çözülmesi sonucunda rahatlama dışında belirgin bir etki yaratmamış
ve korkuların ne kadarda uydurma olduğunu göstermiştir.
Ak Parti'ye yapılan son zamanki
eleştirilerden en dikkat çekeni ülkedeki İmam Hatip sayılarının bilinçli olarak
çoğaltılması ve normal lise seçme alternatiflerinin azaltıldığı konusundadır.
Bu konuda böyle bir durum var mı; Var ise talebe bağlı bir değişim mi, yoksa
bir politikadan mı kaynaklanmaktadır bilemediğimiz konudur. Biz göre ihtiyaca
göre, kararında yapılan ve eğitim kalitesi olarak ta yüksek değerler
yaratabilen kurumlarsa faydalı uygulamalardır.
Eğitim konusunun çok çetrefilli
ve altında binlerce farklı bileşenin olduğu muğlâk bir alan olduğunu söyledik.
Bu Ak Parti iktidarının en güçlü ve en rahat olduğu son döneminde de bir kez
daha kendi göstermiştir. Eğitimde özel okullaşma oranın artırılmak istenmesi ve
bununla ilişkili olarak Dershaneleri kapatılma projesi Ülke gündemini allak
bullak eden ve Ülke tarihinin belki de en çalkantılı sürecine girilmesine neden
olmuştur. 17/25 Aralık süreçlerine ve sonrasında Paralel Yapı Olarak
adlandırılan bir yapı ile amansız bir savaşa girilmesine neden olmuştur.
Ak Parti bu süreçte en zor
zamanlarını ve en ağır saldırıları atlatmaya çalışmıştır. Hasar alsa da,
sarsılsa da lideri Erdoğan’ın zamanında ve tereddütsüz müdahaleleri ile bu
süreci de başarılı ile atlatarak peş peşe iki seçim zaferi ile bu zor zaferi taçlandırmıştır.
Bu süreç tamamlanmamış olmakla
beraber avantaj Ak Partinin eline geçmiştir. Ak Parti 12 yılı süren iktidar
mücadelesinde en zor savaşları, en yıpratıcı saldırıları eğitim üzerinden
yaşamıştır. Bu son savaşta hem ülke hem de parti yorulmuş ve yıpranmıştır.
Haziran seçimleri yeni dönemde bir güç ve bir tazelenme sağlayacaktır.
Ayrıca 12 yıllık iktidarlık süresince akılda kalan eğitim konusundaki iki konu FATİH projesi ile İlkokula başlama yaşının düşürülmesi olmuştur. Her iki konu niyet ve hedeflenen amaç olarak iyi olsa da hedeflenen amaçlara ulaşılması açısından tatmin edici olmamıştır. Resmi olarak açıklandığını duymasak ta okula başlama yaşının 60 aya indirilmesi hem alt yapı eksikliği, hem müfredatın hazırlıksızlığı hem de velilerin isteksizliği nedeni ile fiilen uygulanmamaktadır. Ancak okul öncesi eğitim oranının yükselmesi bir nebze olsa da bu konudaki eksikliği gidermiştir. FATİH projesi yeni ve farklı bir konu olması yanında teknolojinin çok hızlı değişmesi , bürokrasinin bu hıza ayak uyduramaması neticesinde ağır aksak gitmektedir. Bu konuda zamanla kazanılan olumsuz tecrübeler artı yanları ile birleştirilip, yeniden revize edilerek devam ettirilmesi durumunda faydalı olacaktır. Tabii ki zor konular. Ekonomik güç, hızlı hareket kabiliyet ve tecrübe isteyen konular. Zamanla istikrarlı bir biçimde sürdürülebilirse istenilen faydayı sağlayacaktır.
Eğitim konusunda muhalefet tarafı
için bir şey söyleyecek durumda değiliz. Çünkü onlarda hiç bir şey
söylememektedirler. Bu seçimde onlar için varsa yoksa emekliye ikramiye,
diyanete tekme ve Erdoğan'a saldırı....
Özetleyebildiğimiz kadar böyle
bir engin ve zor konuda fikirlerimizi/tespitlerimizi özetledik. Ancak son söz
olarak önerimiz Eğitimin siyaset üstü bir konu olması ve ideolojik yaklaşımlardan
uzak tutulması gerektiğidir. Toplumların geleceği öyle kolay kolay partilerin
seçimlerle değişmesi gibi yön değiştirmemelidir.
Eğitimde temel hedef geleceğin
yetişkinlerine ihtiyaç oldukları becerileri, bilgileri verip, bunları faydalı
bir biçimde kullanabilmelerini öğretmektir. Boş ve çoğunlukla sonuçsuz kavgalar
uğruna bilgisiz, yeteneksiz ve de en önemlisi düşünmeyi ve öğrenmeyi bilmeyen
nesiller yetiştirmemeliyiz.
Tabii ki bu yetiştirme işini
öğretmenler olmadan yapamayız. Bu konudaki en önemli sıkıntı ataması yapılmayan
öğretmenler olsa da (bu konuda yavaş olsa da önemli kadrolar atanarak bekleyen
sayısı makul bir düzeye doğru inmektedir.) bizce en önemli konu yetişmiş ve
öğretmenlik mesleğinin doğal yapısına uygun öğretmenlerin azlığı sorunudur. Çünkü
öğretmenlik mesleği içten gelen ve sabır gerektiren meşakkatli ve sevgi ile
yapılması gerekli bir meslektir. Bir öğretmen bir çocuğu alimlik yoluna da
zalimlik yoluna da götürebilecek gözle görülmeyen sınavlar ile ölçülemeyen
derin etkiler bırakabilmektedir.
Bu seçimlerde eğitimin
belirleyici bir ağırlığı olmayacaktır. Ama seçim sonrası iktidarın zor savaşı
ve sonraki yıllar için toplumun gideceği yön açısından temel konu Eğitim
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder