24 Mayıs 2015

7 Haziran seçimlerine 7 noktadan bakış: EĞİTİM

07 Haziran 2015 seçimleri konusundaki 3. yazımızın konusu Eğitim. Bizim içinde iktidarlar içinde en zor konulardan biri. Eğitim temel bilimsel yöntemler ile düzenlenebilecek ve beklentilere uygun sonuç alınabilecek bir alan değil.

Eğitim ideolojilerin, inançların ve milyonlarca farklı fikrin ortak bir paydada yoğrulmaya çalışıldığı bir alan. Bir şekle sokma, bir yola sokma ve sonucunda yaşamın her alanında kullanılacak kişileri meydana getirme uğraşı.

Laik Cumhuriyet ideali ile şekil bulmuş katı bir disiplinden gelen eğitim sistemimizde öncelik kesinlik ile birey değil, sistemim bekası olarak belirlenmiştir. Yıllarca tabu konular, siyasi kavgaları bu sahada yaşanmıştır. Arada yüz binlerce cevher heba olmuş gitmiştir. Binlercesi yurtdışında üst seviyelerde başarılara ulaşıp, ülkelerine en ufak katkıları olmadan yaşamışlardır.

Ak parti iktidarının belki de ideolojik/siyasi görüş farklılığı olarak en zorlandığı ve en fazla dirençle karşılaştığı alan bu alan olmuştur. Diğer tüm faaliyet konularında sosyal refah ve ekonomik davranışlar öne çıkarken Eğitim konusunda son yıllara kadar temel direnç konusu ideoloji olmuştur. Öyle ki bu alanda yaşanılan sıkıntılar ülke gündemimi tamamı ile esir almış ve önemli tartışmalara, gösterilere sebep olmuştur. Bir noktada Ak Partinin kapatılmasına/iktidardan düşmesine neden olabilecek kadar etkiler yaratmıştır.

Yaklaşık 12 yıldır iktidarda olan Ak Parti Eğitimde temel radikal değişiklere bu katı direnç ve çatışmaya meyilli hassasiyeti nedeni ile uzak durmuştur. En önemli değişiklik kitapların ücretsiz olarak dağıtılması ve tam olarak anlayamadığımız sınıf kalma olayının ortadan kaldırılması durumu olmuştur. Sonrasında sisteme hakim oldukça ve ufak ufak direnç noktalarına yapılan test zorlamaları dışında en önemli farklılıklardan biride her ile bir üniversite projeleri olmuştur.

Zaman geçtikçe tecrübe ve güç kazandıkça Ak Partinin Eğitim alanındaki radikal değişiklikleri yavaş yavaş gündeme gelmeye başlamıştır. Bir zamanlar konuşulması bile tabu olan bir çok konu önce tartışılmaya (tabiri caizse toplumun direnç noktalarının gazının alınmasına), sonrasında ise uygulamaya koyulmasına başlanılmıştır.

Yıllar içinde pek çok çetin saldırıdan ve çeşitli tehditlerden başarı ile çıkan Ak Parti, peş peşe kazandığı seçimlerin gücü ve uzun yıllar boyu çeşitli yerleşik güç noktalarına yapılan yargılamaların sağladığı dolaylı avantajlar ile Ana dilde eğitim, Andımızın kaldırılması, Serbest kıyafet ve ülkemizin 10 yıllarını, onbinlerce gencin hayallerini çalan uydurma bir Türban sorununda ortadan kaldırmıştır. Ve görüldüğü üzere öcü gibi toplumun her kesimine karabasan gibi çökertilen bu yapay sorun, çözülmesi sonucunda rahatlama dışında belirgin bir etki yaratmamış ve korkuların ne kadarda uydurma olduğunu göstermiştir.

Ak Parti'ye yapılan son zamanki eleştirilerden en dikkat çekeni ülkedeki İmam Hatip sayılarının bilinçli olarak çoğaltılması ve normal lise seçme alternatiflerinin azaltıldığı konusundadır. Bu konuda böyle bir durum var mı; Var ise talebe bağlı bir değişim mi, yoksa bir politikadan mı kaynaklanmaktadır bilemediğimiz konudur. Biz göre ihtiyaca göre, kararında yapılan ve eğitim kalitesi olarak ta yüksek değerler yaratabilen kurumlarsa faydalı uygulamalardır.

Eğitim konusunun çok çetrefilli ve altında binlerce farklı bileşenin olduğu muğlâk bir alan olduğunu söyledik. Bu Ak Parti iktidarının en güçlü ve en rahat olduğu son döneminde de bir kez daha kendi göstermiştir. Eğitimde özel okullaşma oranın artırılmak istenmesi ve bununla ilişkili olarak Dershaneleri kapatılma projesi Ülke gündemini allak bullak eden ve Ülke tarihinin belki de en çalkantılı sürecine girilmesine neden olmuştur. 17/25 Aralık süreçlerine ve sonrasında Paralel Yapı Olarak adlandırılan bir yapı ile amansız bir savaşa girilmesine neden olmuştur.

Ak Parti bu süreçte en zor zamanlarını ve en ağır saldırıları atlatmaya çalışmıştır. Hasar alsa da, sarsılsa da lideri Erdoğan’ın zamanında ve tereddütsüz müdahaleleri ile bu süreci de başarılı ile atlatarak peş peşe iki seçim zaferi ile bu zor zaferi taçlandırmıştır.

Bu süreç tamamlanmamış olmakla beraber avantaj Ak Partinin eline geçmiştir. Ak Parti 12 yılı süren iktidar mücadelesinde en zor savaşları, en yıpratıcı saldırıları eğitim üzerinden yaşamıştır. Bu son savaşta hem ülke hem de parti yorulmuş ve yıpranmıştır. Haziran seçimleri yeni dönemde bir güç ve bir tazelenme sağlayacaktır.

Ayrıca 12 yıllık iktidarlık süresince akılda kalan eğitim konusundaki iki konu FATİH projesi ile İlkokula başlama yaşının düşürülmesi olmuştur. Her iki konu niyet ve hedeflenen amaç olarak iyi olsa da hedeflenen amaçlara ulaşılması açısından tatmin edici olmamıştır. Resmi olarak açıklandığını duymasak ta okula başlama yaşının 60 aya indirilmesi hem alt yapı eksikliği, hem müfredatın hazırlıksızlığı hem de velilerin isteksizliği nedeni ile fiilen uygulanmamaktadır. Ancak okul öncesi eğitim oranının yükselmesi bir nebze olsa da bu konudaki eksikliği gidermiştir. FATİH projesi yeni ve farklı bir konu olması yanında teknolojinin çok hızlı değişmesi , bürokrasinin bu hıza ayak uyduramaması neticesinde ağır aksak gitmektedir. Bu konuda zamanla kazanılan olumsuz tecrübeler artı yanları ile birleştirilip, yeniden revize edilerek devam ettirilmesi durumunda faydalı olacaktır. Tabii ki zor konular. Ekonomik güç, hızlı hareket kabiliyet ve tecrübe isteyen konular. Zamanla istikrarlı bir biçimde sürdürülebilirse istenilen faydayı sağlayacaktır.

Eğitim konusunda muhalefet tarafı için bir şey söyleyecek durumda değiliz. Çünkü onlarda hiç bir şey söylememektedirler. Bu seçimde onlar için varsa yoksa emekliye ikramiye, diyanete tekme ve Erdoğan'a saldırı....

Özetleyebildiğimiz kadar böyle bir engin ve zor konuda fikirlerimizi/tespitlerimizi özetledik. Ancak son söz olarak önerimiz Eğitimin siyaset üstü bir konu olması ve ideolojik yaklaşımlardan uzak tutulması gerektiğidir. Toplumların geleceği öyle kolay kolay partilerin seçimlerle değişmesi gibi yön değiştirmemelidir.

Eğitimde temel hedef geleceğin yetişkinlerine ihtiyaç oldukları becerileri, bilgileri verip, bunları faydalı bir biçimde kullanabilmelerini öğretmektir. Boş ve çoğunlukla sonuçsuz kavgalar uğruna bilgisiz, yeteneksiz ve de en önemlisi düşünmeyi ve öğrenmeyi bilmeyen nesiller yetiştirmemeliyiz.

Tabii ki bu yetiştirme işini öğretmenler olmadan yapamayız. Bu konudaki en önemli sıkıntı ataması yapılmayan öğretmenler olsa da (bu konuda yavaş olsa da önemli kadrolar atanarak bekleyen sayısı makul bir düzeye doğru inmektedir.) bizce en önemli konu yetişmiş ve öğretmenlik mesleğinin doğal yapısına uygun öğretmenlerin azlığı sorunudur. Çünkü öğretmenlik mesleği içten gelen ve sabır gerektiren meşakkatli ve sevgi ile yapılması gerekli bir meslektir. Bir öğretmen bir çocuğu alimlik yoluna da zalimlik yoluna da götürebilecek gözle görülmeyen sınavlar ile ölçülemeyen derin etkiler bırakabilmektedir.

Bu seçimlerde eğitimin belirleyici bir ağırlığı olmayacaktır. Ama seçim sonrası iktidarın zor savaşı ve sonraki yıllar için toplumun gideceği yön açısından temel konu Eğitim olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder