Ülkemiz tarihi bir ana
daha tanıklık ediyor. Halk tarafından ilk kez bir Cumhurbaşkanı seçiyor. Şu
günlerde adaylar yoğun bir şekilde propaganda çalışmalarını yürütüyorlar. Şunun
şurasında bir hafta sonra tarihi bir seçim tamamlanmış olacak. Her şeyi ile ilk
olan bu seçim sürecinde ne gariptir ki kim seçilecek ya da seçim sonuçları ne
olacak sorusu en az merak edileni oldu. Seçimin galibi baştan belli olduğundan,
en fazla merak edileni, seçimin kayıp edenleri kim olacak idi. O merakta
adayların belli olması ile kısmen giderildi.
Aslına bakılırsa aday
bazında alınan oy oranlarına göre yapılacak olan kazanan/kayıp eden
değerlendirilmesi çok yüzeysel kalacaktır. Sonuç olarak her kime sorulsa ki bu
ülkede Cumhurbaşkanı olmayı kim hak ediyor, ya da şu an Cumhurbaşkanlığı
makamını en iyi şekilde kim temsil eder, her halde çoğunluğun vereceği ilk
isimlerin başında Erdoğan gelir. Bize kalırsa bu seçimlerin ileri ki zamanlarda
daha da iyi anlaşılacağı çok önemli kazanımları, adayların alacağı oy
oranlarından daha dikkat çekici olacak.
En önemlisi demokrasimiz
adına, ülkenin siyasi yapısı adına köklü ve radikal sonuçları olacak.
Cumhurbaşkanını seçme kültürü ile birlikte siyaset arenasında dolaylı yoldan da
olsa bir başkanlık düzeni kurulmuş olacaktır.
Kitleleri daha homojen ve kabul edilir bir biçimde bir araya getirip,
ortak noktaları birleştirici unsur olarak öne çıkaracaktır. Halka yakın olma,
halkın nabzını tutma önem kazanacak, belli odakların yönlendirdiği bir siyasi
yapı kayıp olmaya başlayacaktır.
Bu kısa tespitler sonrasında adaylar bazında seçim tahminlerimizi ve kısa bir seçilme süreçlerini şu şekilde değerlendirmek isteriz;
Recep Tayyip Erdoğan: Adayları içinde ne
avantajlı ve en hazır olanı. 20 yıldan fazladır siyasetin en önemli
aktörlerinden olan Erdoğan kanıtlanmış bir liderlik başarısı ve sürekli artan
kesintisiz bir kazanma ivmesi ile bu yarışta açık ara en önde. Siyasette
kazanımları hep zor süreçler ve çatışmalar neticesinde seçimler yolu ile teyit
edilerek elde edilmiş. Siyasetin belirleyici ve yönlendirici aktörü. Ulaştığı
güç seviyesi aynı zamanda bir dezavantaj. Yukarı çıktıkça yalnızlaşmakta ve
saldırıların doğrudan hedefi olmakta. En önemli gücü halka ulaşabilme ve onlara
mesajlarını en etkili biçimde verebilmesi. Bize göre sahip olduğu avantajlara
rağmen seçimlere en ciddi biçimde hazırlanan ve propaganda sürecini en yoğun,
en profesyonel ve en etkin kullanan aday
da kendisi. Seçimlerde kazanıp kazanamayacağı değil de yüzde kaç oranı ile bunu
başaracağı konuşuluyor. Geçmiş seçim süreçlerine ve şu bir ay ki çalışmalarına
bakarak bir tahminde bulunursak fazla yanılabileceğimizi düşünmüyoruz. (Eğer ki
inanılmaz/beklenmedik bir şeyler olmazsa). Sayın Erdoğan geçmiş yirmi yılda
girdiği seçimleri sürekli olarak oy oranını artırarak kazanan bir lider. Bu
seçimler ile birlikte siyasette ulaşabileceği en üst makama alabileceği en üst
düzeyde bir oy oranı ile ulaşacaktır. Bu seçimler onun siyaset hayatındaki üst
limitini belirleyecektir. Bize göre de bu oran muhakkak ki %58 ve üstü bir
noktada gerçekleşecektir. Üst limiti de %60 civarı olabilir.
Selahattin Demirtaş: Aslına bakılırsa bu
seçimler için sürpriz bir aday oldu. Daha çok ana muhalefetin adayı merak
ediliyordu. Bu kanattan sembolik bir aday gösterme hatta Erdoğan'a destek
beklentisi vardı. Demirtaş'ın adaylığı gibi yarattığı etkide sürpriz ve hayırlı
oldu. Teröre dayalı bölücülük damgalı bir hareketten beklenmeyen bir
birleştirici ve barışçıl bir hava yarattı. Propaganda süreci ile birlikte toplumsal
korkuları yıkan ve endişeli yürekleri dindiren zamanlar tarihe iz bıraktı.
İnşallah bu söylem, bu niyet ve etki seçim sonrası da sürer. Aslına bakılırsa
bu adaylık etki açısında en hayırlısı oldu. EĞER ki samimi ise, Demirtaş,
birlik bütünlük, kardeşlik konusundaki görüşleri ile Ülkeyi kucaklayan,
barıştıran bir yolda cesaret ve güç katmıştır. Ve görülmüştür ki bu ülkenin
derdi etnik veya dini değildir. Huzurdur, birliktir, kardeşliktir. Bu seçim
süreci ile bu teyit edilmiştir. Bu hava ileri ki zamanlarda kalıcı bir huzura
ve kenetlenmiş bir Türkiye'ye dönüşürse Demirtaş'ın o zaman ki seçimlerde
seçilmesi bile mümkün olabilecektir. Kuvvetle muhtemel bir ihtimal ki ileri ki
yıllarda Erdoğan siyaset üstü bir yere konumlandırılarak seçimlerde aday olma
durumunda olmadığı zamanlar gelecektir. İşte o zamanlarda “Halkın adamı” olma
görevi Demirtaş’a düşebilir. Böyle bir tarihi görevin tek düsturu ise, Ülkeyi
bütünleştiren, kardeşlik bağlarını güçlendiren ve kalıcı Barışı tesis eden bir
kimliği edinebilmesidir. Bu ise çok sağlam bir irade ve cesaret gerektirir. Oy
oranları açısından değerlendirirsek yaklaşık olarak %6-7 arası bir taban oyu
bulunmakla beraber, seçim çalışmaları sırasındaki kazandığı sempati oyları ile
Çatı adaya tepki duyanların vereceği oylarla birlikte %9 ve civarını
zorlayabilir.
Ekmeleddin İhsanoğlu: Seçimin kayıp edeni
desek yanılmış olmayız. Ya da şahsına haksızlık olmasın diye düşünerek
"Kayıp edenlerin adayı" da diyebiliriz. Tarihe muhalefetin ya da eski
usul siyasetin son büyük hatası olarak ta geçebilir. Peş peşe iki seçimde kendi
içinden aday çıkarama durumunda olan bu anlayış bu seçimle beraber ya büyük bir
değişim yaşayacak, ya da demokrasimizin tozlu raflarında kendine kalıcı bir yer
yapacaktır. Mantık olarak fazla karşı durulamayacak bir yöntem olsa da
"Çatı aday" fikri, aday seçmede ki başarısızlık ile baştan hüzünlü
bir sona mahkûm olmuştur. Adayın, farklı düşüncedekilere bir alternatif
olmaması ile "aslı varken kopyasını ne yapalım" tezine karşı duramaması;
Siyasetten ve seçmenden uzak düşmesi; Geçmişi, düşüncesi v.d taşıdığı kimlikler
ile adayı olduğu yapı ile uyumsuz olması ek önde gelen dezavantajları olmuş.
Ayrıca seçim sürecindeki amatörlükler, birlikten ve tabandan gelecek olan
destekten yoksunluk diğer bir handikap. Bu şartlar altında en zorlama tahminle (özellikle "Plaj seçmeninin" sandıkta ekmemesi şartı
altında!) bu adayın alacağı oy %32-36 arası olacaktır. Bundan fazlası mümkün
olmamakla beraber, belki bir miktar oyu da, seçim sürecinde yaşadığı yalnızlık
ve yarattığı kibarlığın karşılık bulmaması ve tüm bunların onda oluşturduğu
hayal kırıklığına/üzüntüye tepki olarak destek verecek acıyıklı seçmen oyları
olacaktır.
Tüm yaşanmışlığı ile bu seçimlerin ülkemiz adına hayırlı sonuçlar doğuracağına ve gelecek yıllarda bu etkilerin daha iyi analiz edileceği kanısındayız. Hayırlısı ile inşallah kazasız belasız huzur içinde yapılır ve herkes kendi işine gücüne döner. Çalışmak ve üretmek gerek!
Tüm yaşanmışlığı ile bu seçimlerin ülkemiz adına hayırlı sonuçlar doğuracağına ve gelecek yıllarda bu etkilerin daha iyi analiz edileceği kanısındayız. Hayırlısı ile inşallah kazasız belasız huzur içinde yapılır ve herkes kendi işine gücüne döner. Çalışmak ve üretmek gerek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder