Hani derler ya insanı en iyi 3
yerde tanırsın. Ticarette, yolcukta ve komşulukta. Tabii bunun temeli, bu
karşılaşmalarda mutlaka tercihler yapılması gerekiyor olması ve bu tercihlerde
de kişisel çıkarların öne çıkması durumu, insanların karakterlerini gerçeğe en
yakın şekli ile ortaya çıkarıyordur. Bu birliktelikte cesaret, sadakat, adalet,
güven, doğruluk, bencillik, fedakârlık ve daha pek çok insanı davranış test
ediliyordur.
Bu testler zor anlarda,
tercihlerin bir tarafında olumsuzlukların yer aldığı zamanlarda anlam kazanıyordur.
Eğer bir yanda kayıp etmek, acı çekmek, vazgeçmek, vermek, taşımak gibi
kendimizden gidecek bir şeyler olduğunda tercihlerimiz bizi ele veriyor. O
zaman anlaşılıyor cesaretimiz, dostluğumuz, adaletimiz, hakkaniyetimiz,
dürüstlüğümüz v.d
Ticarette, komşulukta, yolculukta
uzun süreli ve şartların değişme ihtimali yüksek olduğu zamanlardır. Bundan
dolayıdır ki farklı durumlarda kişilikleri test etme imkânı yüksektir.
Bu test değişik biçimlerde
sürekli bir biçimde insanları dener ve notu veriri. Bunu en gerçekçi ve en adil
biçimi ile zaman yapar. Nasıl geçmişte insanlar bu çarklardan geçtiler ise günümüzde
de hiç durmadan bu çark çalışmaktadır.
Şu an en belirgin ve en seçici
olanı Gazze'de çocukların kanlı ve çaresi çığlıkları altında dönmektedir.
İnsanlık bu çarkın dişlileri arasında berbattan öte utanılası bir sınav
veriyor. Hiç bir kabul edilir yanı olmayan ve insan olan hiç bir yüreğin dayanamayacağı
bir şekilde çocuklar doğrudan hedef oldukları füzeler karşısında çaresiz
bırakılmakta ve parçalanan bedenlerine karşı kör, sağı ve dilsizleri oynayan
kodamanların kanlı ittifakı bulunmakta.
En etkili ve verecekleri tepkiler
ile pek çok şeyi değiştirebilecek olan zenginler, güçlüler, ünlüler kendi
çıkarları uğruna tercihlerini bu kanlı ittifaktan yana kullanmaktalar. Kimi
ülke çıkarını, kimi ticari kazançlarını, kimi siyasal geleceğini, kimi ününü,
kimi yapacağı kontratları düşünerekten bu çocukları bu cehennemde yalnız
bırakıyorlar. Bu da onların sınavı işte. Ne için ne yapabileceklerinin
göstergesi.
Bundan daha gerçek ve daha adil
bir sınav olmaz onlar için. İnsanlıklarının göstergesi ve çıkarları adına kaç
sabiye kıyabileceklerinin ispatı.
Tabii ki bu sınavda çıkarlarından
öte insanlığı gelen ve her türlü tehdide karşı sesini çıkaran ve bir fark
yaratarak bu saldırılara engel olmaya çalışanlarda var. Onları değeri, onların
cesareti, onların insaniyeti zamanla anlaşılacak ve dünya döndükçe değer kazanıp,
zamanın uçsuz bucaksız sonsuzluğunda birer yıldız gibi parlayacak. Diğerleri
gibi karanlık yığınlar arasında sönüp kaybolmayacaklar.
Bu yıldızlardan biride bayramda
yayınladığı açık bir mektupla ses çıkaran ve olanları görüyorum ve susanlardan,
ses çıkarmayanlardan ve çıkarları uğruna bu katliama ortak olanlardan
utanıyorum diyen İspanyol aktör JAVİER BARDEM oldu. Bu onu gelip geçer dönemin
yıldızı olmaktan çıkarıp zamanın sonsuzluğunda tüm insanlığın cesaretli bir
yıldızı yapacaktır. Bu devran döndükçe her şey yitip gittikçe O'nun yıldızı
gururla parlayacak ve gelecekteki kuşaklara da yol gösterecektir, insanlığın bu
vahşi yolculuğunda.
İşte bu mektup
“Şu an Gazze’de yaşanan dehşetin
karşısında mesafeli veya tarafsız durmanın HİÇBİR kabul edilebilir tarafı yok.
Bu, hastane, ambulans ve terörist olduğu varsayılan çocukları da hedef alan,
küçücük bir bölgeye suyu bile olmadan sıkıştırılmış çaresiz durumdaki bir halka
karşı yürütülen bir işgal ve yok etme savaşı.
Bunu anlamak ve meşrulaştırmak
imkânsız. Ve, Batılı ülkelerin böylesi bir soykırıma izin vermesi utanç verici.
Yahudi halkının geçmişte yaşadığı bütün korkunç olaylar göz önünde
bulundurulduğunda daha da gaddar ve akıl almaz hale gelen bu barbarlığı
anlayamıyorum. ABD, AB ve İspanya’nın utanç verici tavrını sadece jeopolitik
ittifaklar, iş dünyasının o ikiyüzlü maskesi, sözgelimi silah satışı
açıklayabilir.
Bazılarının, her zamanki gibi,
fikrimi açıklama hakkımı kişisel saldırılarla itibarsızlaştıracağını biliyorum.
Bu nedenle, şu noktalara açıklık getirmek istiyorum:
‘Evet, Oğlum Bir Yahudi
Hastanesi’nde Doğdu...’
Evet, oğlum bir Yahudi
hastanesinde doğdu çünkü Yahudi olan çok yakın dostlarım var ve çünkü, Yahudi
olmak bu katliamı otomatik biçimde desteklediğiniz anlamına gelmiyor. Tıpkı
İbrani olmanın Siyonist olduğunuz anlamına gelmediği, Filistinli olmanın sizi
otomatikman bir Hamas teröristi yapmadığı gibi. Böyle düşünmek, Alman olmanın
Nazi olmak anlamına geldiğini söylemek kadar absürd.
Evet, bu tür müdahalelere ve
saldırganca siyasete karşı çıkan bir dizi Yahudi arkadaşımın ve tanıdığımın
bulunduğu ABD’de çalışıyorum. O arkadaşlarımdan biri bana dün telefonda,
”Çocukları öldürürken yaptığının kendini savunmak olduğunu söyleyemezsin”
diyordu. Ve ABD’de, çelişen görüşlerimi tartıştığım başkaları da var.
Evet, ben Avrupalıyım ve
sessizliği, mutlak utanmazlığıyla beni temsil ettiğini savunan Avrupa
Birliği’nden utanıyorum.
Evet İspanya’da yaşıyorum,
vergilerimi ödüyorum ve paramın, masum çocukları öldürerek zengin olan diğer
ülkelerle birlikte silah endüstrisini ve bu barbarlığı destekleyen
politikaların finanse edilmesi için kullanılmasını istemiyorum. Bu durum dehşet
verici.
Öldürenlerin kalplerinde şefkat
bulmalarını ve daha nefretle şiddet doğurmaktan başka işe yaramayan bu ölümcül
zehirden arınmalarını ümit edebiliyorum sadece. Ve, tek hayalleri barış ve
birlikte yaşam olan İsrailli ve Filistinlilerin bir gün birlikte bir çözüm
bulmalarını…” Javier Bardem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder