13 Ağustos 2014

Abdullah Gül'ün En Büyük Hatası

Ağustos 2014 Türk siyasi tarihi ve Türkiye Cumhuriyet'inin geleceği açısından çok önemli gelişmelerin olacağı bir zaman dilimi. İlk kez bir Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirken, iktidar partisi liderinin boşluğu için ilk kez bu partide ciddi bir liderlik mücadelesi yarışı yaşanacak. Yine bu ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçimi hezimetine bağlı olarak iki muhalefet partisinde çok ciddi iç hesaplaşmalar olacak.

Tüm bu siyasi koşuşturma içerisinde bize göre en belirgin ve en etkili olacak konuların başında, şu an ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kararları ve bunların sonuçları olacaktır.

Görev süresi sonunda ne yapacağı aylar öncesinden tartışma konusu olan Sayın Gül'ün durumu bu ay içerisinde en can alıcı soru haline gelmiştir. Bu sorunun cevabı ve etkileri hem iktidar partisini hem de Ülkenin geleceğini derinden etkileyecektir.

Geçmişin verileri incelendiğinde Ak Parti ile Gül arasında mesafe olduğu, derinlerde soğuk rüzgârların estiği anlaşılmaktadır. Birikmiş tepkileri, hayal kırıklıkları ve artık belirginleşen yol ayrımları iki kesim arasındaki bağları iyice germiştir. Tabii ki siyasette her zaman bir yol, bir çare bulunmakla beraber, hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı da geçmişin tecrübeleri ile aşikârdır.

Yeni Türkiye söylemi ile beraber yeni oluşumlar, yeni tercihler muhakkak ki olacaktır. Bunun diğer partilerde, diğer kurumlarda yarattığı değişimler gibi iktidar partisinde de köklü değişimler yapması kaçınılmazdır.

Bizim uzaktan bir gözlemci olarak tespit edebildiğimizi ve bu ayrılığın bu kadar derinde ve ciddi bir biçimde olmasında ki en önemli neden geçen yıl "Gezi Olaylarında" ki Gül'ün davranışlarında saklıdır.

Demokrasilerde Sandık Her şey midir?

Bizce siyasi hayatından çok önemli bir yer tutacak ve ileriki yıllarda bu sözü ile ciddi değerlendirmelere tabi tutulacak olan ; "Ama demokrasi demek sadece seçim demek değildir." açıklaması olmuştur. Bu konuda açıklayıcı ayrıntılı bir değerlendirme yapmasa da, bu açıklamadan dolayı çok önemli eleştirilere maruz kalmıştır. Aynı konuda Erdoğan şu yanıtı vermiştir; "Sandığın olmadığı bir demokratik sistem söz konusu değildir."

Eğer ki bu açıklamalar o gün ki gerilimli ortamlardan çıkmak adına yapılmış danışıklı bir dövüş değil ise, eğer ki tarafların samimi görüşlerinin ifadesi ise, bu onlar açısından çok ciddi bir yol ayrımı olduğunu gösterir.

Bu bakış siyasetlerini yönlendirecek ve siyasetlerinin temel direği olacak düsturlardan biridir. Bize kalırsa Gül'ün bakışı eski Türkiye'ye ait bir söylem iken, Erdoğan'ın bakışı yeni Türkiye'nin işaretini taşımaktadır.

Bu söylem ile Gül, siyasi hayatının en büyük hatalarından birine imza atmıştır. Gelecek açısından kurucusu olduğu partisi ile arasında bir çizgi çizmiş ve farklı bir yöne doğru hareket ederek, bir nevi onlara sırtını dönmüştür.

Şu an yaşananların başlangıcı ile gelecekte olacak muhtemel sıkıntıların temelinde de bu açıklama olacaktır. Tabii hiç belli olmaz, yeni Türkiye kurulurken eski dostlar ortak akıl ile hareket edip, yeni başlangıçlara da yelken açabilirler. Sonuçta temeli sağlam bir dostluk ve çeşitli kereler sınanmış bir yol arkadaşlıkları mevcuttur. Ama unutulmamalı ki bu çok zor ve riskli bir yol olacaktır. Her an kırılmaya müsait bir birliktelik söz konusu artık.

Bize kalırsa bu kırılganlığı, bu gerilimi ortadan kaldırmanın ve farklı rotalara doğru yelken açmanın önüne geçmenin en etkili yöntemi "3 dönem kuralı"dır. Bu şekilde taraflar gevşeyecek, dinlenecek ve rahatlamış bir biçimde, sağlıklı bir şekilde yola devam edecektir. Bu şekilde kişiler yenilenmiş ve eski kırıklıkları tamir etmiş olacaklardır.

Gül'ün o açıklamayı hangi gerekçe ile yaptığı bilinmez ama sırf anlamı açısından değerlendirildiğinde, demokratik bir yapıda kesinlikle kabul edilemez bir bakıştır. Sandık dışındaki güçlerin varlığına legallik kazandırmak sisteme ihanetten başka bir şey değildir.

Demokrasilerde sandık dışında ki hiç bir güç kabul edilemez ve sistemin bir parçası gibi gösterilmez. O zaman kapalı kapılar ardındaki pazarlıklardan, derin devlete kadar geniş bir yelpazede gizli güçler devlette yuvalanır ve demokrasinin göstermelik olduğu düzende iktidarlar kukladan başka bir şey olmazlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder