9 Temmuz 2014

Nejat Uygur ile Bernard Shaw'un ortak noktası

Nejat Uygur ve Bernard Shaw ‘ın ortak noktalarını keşfetmek oldukça şaşırtıcı . Tabii ki tiyatro onların kesiştikleri bir alan. Ama ilk bakışta aralarında güçlü bir bağ yokmuş gibi geliyor. Bu da beynimizin, ön yargılarımızın bize bir oyunu olmalı. (Maşallah günümüzde bir oyun sevdasıdır gidiyor. Oyunu olmayan yok hayatımızda, bu da ayrı bir konu...)

Bize kalırsa ikisinin örtüşen ve birbirine denk düşen yanları hiciv sanatı konusundaki yaptıklarında belirginleşiyor. Dilleri farklı olsa da ikisinde keskin ve etkili bir üslubu ve anlatma tekniği var. İkisi de kırmadan üstelik çokça güldürerek, en alt sevide de ki kültür birikimine sahip birine bile aynı anlamda mesajlarını verebiliyorlar. Ve ikisi de çok güçlü, birer eleştirel dil kullanıyor.

Bu teknik ile hiciv yapabilme yüksek zekâ gerektiren bir iştir. Yüksek zekânın yanında, ayrıca kıvraklık ve kültür birikimi de gerekir .

Gördüklerini absürd hale getirerek karşı tarafı kendi haline güler ya da cevapsız bırakacak bir şaşkınlığa iterler. Yaptıkları anlık şeylerdir ama kalıcıdır. Etkisi güçlü olur ve belleklerde kalıcı izler bırakır.
Uygur ile Shaw arasında ortak/benzer bir bakış açısı/dil olduğu düşüncesine bizi iten Nejat Uygur’un gösterilerinde ki bir diyalog ve buna benzer Bernard Shaw’un yaşadığı bir hikâyedeki dikkatimizi çeken benzerlik neden oldu.

Dönem dönem kullandığımız ve bizleri tebessüme iten Nejat Uygur gariban görünüşlü biri ile sosyete görünüşlü bir bayan arasında geçen diyalogu şöyle:

Uygur: Hanfendi işler nasıl gidiyor, işler?

Hanfendi: Ne işi beyefendi?

Uygur: O..luk, filan..!

Bernard Shaw’un bir galada sosyetik bir bayanla yaşadığı rivayet edilen diyalogu i ise şu şekildedir:

Shaw: Hanımefendi size 1000 pound versem benimle olur musunuz?
Hanımefendi: Ay! Siz ne söylüyorsunuz, bir düşünmem lazım...

Shaw: Peki hanımefendi size 10 pound veriresem benimle birlikte olur musunuz?

Hanımefendi: Terbiyesiz! Siz beni ne sanıyorsunuz!

Shaw: Hanımefendi sizin ne olduğunuzu anladım, iş pazarlığa kaldı!

Her ikisi de aramızda yok. Onlar artık kendi dünyalarında. Kim bilir oralarda rastlaşıp bizleri çekiştiriyorlardır. Ve bu dünyada beraber bulunamadıklarına hayıflanıyorlardır. Onlarda geriye kalan, yazdıkları ve oynadıkları. Hala bizleri güldürüp, altan alta farklı düşüncelere sevk edebiliyorlar.

Ve her ikisinin de ortak bakışı şu kanımızca, “Şu ölümlü dünya da hayat o kadar da ciddiye alınacak bir şey değil; Hayatı çok ta ciddiye alıp madara olmayın insanlar. Azcık insan olun bu kâfi gelir ruhunuza.”

(ilk yayın tarihi:09.12.2013 14:52:32)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder