22 Mayıs 2014

Koşar Soma'nın yasına, takılmayın kolundaki Prada'sına

Her vicdanlı insan gibi o da koşmuştu Soma'nın yasına. Eline bir çanta, ayağına bir iskarpin, gözlerde UV/Polarize gözlükler ile kendini atmıştı Kara Madenin girişine. Ne bakmıştı çantasının ismine, ne de gözündeki model gözlüğüne.

Elinden ne geliyorsa bir şeyler yapma gayesinde idi yola çıkarken, gidince gördü ki ne gelir elden bir kuru resim çektirmekten başka. Bu kara günün hatırasına bir poz çektirmişti o mefhum madenin girişinde. Çanta ile gözlüğü bir kenara koyacak düşünce gelmemişti ki fikrine. Hem neden gelse imiş ki böyle bir şey, normal günlük hayatın bir aksesuarı imiş zaten bu şeyler. Anlayamamış onu hiç kimse!

Bir tepki bir tepki ki sosyal alemde, bir anlam verememiş hiç birine. Neymiş canım bu sosyal medyanın da derdi benle, hem 3 günlük yas ilan edilmediymidi ki memlekette, yas zamanı hiç mi saygı kalmamış vicdansız kalemlerde...? Kendi kendine hayıflanmış, ya sabır çekmiş, ama atamamış içindeki öfkeyi dışarı.

Orada bir şiir yetişmiş imdadına ve tepkisini dile getirmiş sonunda. Rahatlamış bir nebze ve kendini ifade etmiş dili döndüğünce; “Umarım bu şiirden sonra herkes elini vicdanına kor ve beni anlar. Böyle kara bir günde kurban edilmem, kara bir propaganda işine” şeklinde bir de iç geçirmiş kara gözlüklerinin gerisinde. İşte o içli şiir;

Benimde Fıtratımda bu var

Pradamı takıp koluma,
Düştüm Soma'nın gamlı yolluna
Gözlerimde yaş aksa da, görünmüyor,
Gözlükler son moda Rayban ya!
Ondan, ondan...
SOrMA...

Demokrasi Mısır'da katliam yapıyor

Mısır'da bugün alenen katliam yapılıyor.

Hükümeti askeri darbe ile deviren güçler, açıkça halkın üzerine ölüm saçıyor. Daha darbe yakıştırması yapamayanlar, bu katliamlara her halde istenmeyen üzücü gelişmeler olarak isimlendirip, yalan ve riyakârlığa devam edecekler.

Ülkemizde iki ağaç ve bir kaç istenmeyen üzücü gelişme için dünyayı ayağa kaldıranlar, Başbakanı diktatör ilan edenler, demokrasi sahtekârları toplumları enayi yerine koyup kandıracaklarını sanıyorlar.

Şimdi bir bakalım konu Türkiye olunca demokrasi kahramanı kesilenler Mısır'da yaşanan katliam, darbe hakkında ne düşünüyorlar.

* Saatlerce canlı yayında yanlı ve yalan haberler ile Türkiye'yi karalayanlar
* Utanmadan Amerika'daki gazetelere ülkelerini şikâyet eden ilan verenler
* Darbe bile diyemeyen ABD (Üstelik geçmişte her türlü zulme ve insanlık dışı ayrımcılığa uğramış sözde demokratik zenci bir başkanları varken)
* Her türlü saçmalığa #diren diyenler
* Geçmişleri insanlık katliamları, sömürgeler ile dolu ülkelerin başını çektiği AB
* Ve bu blogta en ufak şeyleri büyüterek, zekice olduğu materyallerle eleştiren bloggerlar (Brezilya ile bile işbirliği yapacak kadar evrensel düşünenler) Mısır'a niye aynı tonda, aynı bakış açısı ile tepki gösteremiyorlar?

Çoğu utanmasa eline silah alıp oradaki kalabalığa SİSİ ile beraber atış talimi yapacaklar.

Yalancı, öldürücü, ayrımcı bir "Demokrasi ve İnsan Hakları"  sahtekâr tiyatro gösterisi var sahnede.

Hangisi Daha Tehlikeli? Vajina mı Darbe mi diyememek?

Göstere göstere çifte standart ve ikiyüzlülüğün fark edilememesi için ya kör, ya zeka kıtlığı yada baĞnaz bir taraf olmak gerekir. Dünyanın genelinde olduğu gibi ülkemizde de bu farkında değilmiş gibi davranmak çok yaygın. Bunun zuhur bulduğu kesim ne yazık ki kör ve cahil değil, bilhakis üst düzey seviyede bağnaz bir taraf tutma hastalığına yakalanmış kişiler.

Sadece bir hedefe bir düşmana odaklanmış ve bunun dışında hiç bir şeyi görmeyen ve idrak edemeyen bir yapıdalar. Hedefe varmak için feda edemeyecekleri hiç bir şey yok. Öyleki hedefe vardıklarında hedefin bile kalmayacağının farkında değiller.

Bu uğurda, her ne kadar yerleşik, kabul görmüş ve evrensel geçerliliğe sahip değer, görüş, uygulama varsa bunları bozmaya, değiştirmeye, farklılıştırmaya, anlamsızlaştırmaya çalışmaktalar. Sanki farklı bir gezegende farklı fiziki ortamlarda bulunuyormuşçasına, hiç bir biliimsel yasa bunların nazarında işlemiyor, geçerli olmuyor.

Kendi seslerinden başka bir ses, kendi gördüklerinden farklı bir görüntü ve kendi fikirlerinden farklı bir fikir onlara ulaşamıyor. Bunların hiç biri yok. Tek varlık kendileri ve onları körü körüne bağnazca destekleyenleri.

Demokrasi, insan hakları, eşit gelir dağılımı, adalet sadece onlara ve taraftarlarına göre anlam ve değer bulan kavramlar. Sanki eski kölelik günlerine dönülmüşte, köleler ve sahipler diye iki farklı dünya ve iki farklı sosyal hayat var.

Modern demokrasi: Havai fişekli darbe

90'larda TV'lerde canlı savaş izlemeye başlamıştık. Amerika'nın gece yarısı komşu Irak topraklarına bombalar yağdırmasını iç yadırgamamıştık. Geceler siyahtan yeşil parlak ışıklara ve patlayan sarıların kızıla dönmesini izlemiştik. Gecelerimizi aydınlatan ve heyecan katan bir olay olmuştu. Ve CNN büyük bir başarıya imza atarak bu teknolojik savaşı bizlere canlı canlı izletmeyi başarmıştı.

O dönemlerde savaş bölgesine turlar bile düzenlenmişti. İnsanlar dürbünleri ile bombalan insanları, çocukların kaçışını uzaklardan büyük bir heyecanla izlemişlerdi. Ve ne kadar şanslılardı ki o bombalardan hiç bir yanlışlıkla tepelerine hiç düşmemişti. Halbuki Afganistan'da onlarca kez NATO'nun sakar bombaları onlarca sivilin üstünde patlamıştı.

Çoktan öğrenmiştik ölenle ölünmediğini, düşenle düşülmediğini. Renkli ekranlarda ki bu Modern savaş kademeli olarak sona ermiş, Irak ve Afganistan'a kalıcı DEMOKRASİ nihayet gelmişti. Günlük hayat rutine binmiş, halkların hiç bir talebi kalmamıştı. Günde ortalama 1/2 canlı bomba ve 15-20 ölüm ortalamasını yakalayan istikrarlı bir düzen kurulmuştu. Hayat sıkıcı olmaya başlamıştı ki!

17 Mayıs 2014

Zavallısınız.... Hiçsiniz ve çaresizsiniz....

Hiç bir şeye saygınız yok. En başta kendinize. Zaten bu kadar insan onuruna ters, ilkesiz, ahlak dışı olmak için öncelikle kendinize olan saygınızı sıfırlamanız, hatta eksilere düşürerek yüzsüzlüğün tepe noktalarında olmanız gerekir.

Kendi başarısızlıklarınız, yeteneksizlikleriniz, iktidarsızlıklarınız, red edilişleriniz, sayılmayışlarınız sizleri mahvetmiş. Kenedinizden tiksintiniz öyle bir boyuta varmış ki, bundan aldığınız keyif ile farklı dünyalara uçmuşsunuz. Sizin tek besin kaynağınız başarısızlıklar, felaketler, kötülükler. Gözlerinizde tek parlayan ışık Tayyip Erdoğan. Öyle bir ışık ki sizleri çılgına çevirip, kendinizden geçiren. Hastalık boyutunda bir nefret ile psikodramatik nevrozlar içindesiniz.

Kendi kendine tatmin sağlayan, ensest bir ilişki içinde birlikte ürettiğiniz yalanlarla, iftiralarla, halüsinasyonlarla keyiften kendinizden geçip, salyalarınızı etrafa saçmaktasınız. 

Radikal Bloğun gizli sansürcülerine

Epeydir bu durumdan şüpheleniyordum. Ama Radikal'de olmaz diye yakıştıramıyordum. Sonra benim gibi düşünen bir kaç yazı, bir kaç yorumu kıyıda köşede görünce, üstüne düştüm ve takip ettim.

Radikal Blog'ta gizli bir sansür, gizli bir ayrımcılık alenen yapılmaktadır.

Yazılara, yorumlara belli kriterlere göre öncelik, öne çıkarma; Bazılarına ise engellenme yapılmaktadır.

Tespit edebildiğim en önde gelen ayrımcılıklar ana başlıkları ile;

* Yazarların isimlerine göre
* Eleştirilen konulara göre
* Eleştirilen kişilere göre
* Eleştirilen kurumlara göre

blog editörleri kendi gizli kriterlerine göre ayrımcılık ve seçicilik uygulamaktadır.
Aynı eleştirileri, aynı övgü dolu şeyleri, yazana, yazılan kişiye göre farklı değerlendirmeleri mevcut.

Orantısız Sevgi! Orantısız İlgi!

Zenginlerin bakıcı merakı!
Zenginlerin/Meşhurların özenti çocuk yetiştirme merakı!

Resimlerdeki öfkeli kadına bakın!
Resimdeki sarılan küçük çocuğa bakın!

Resimdeki sarılınan kadına bakın!
Ellerdeki alışveriş poşetleri!

Cool bir kadın!
Gözlükler öfkeden eriyecek!

Öfkeli kadın çocuğun annesi!

Çocuk ilgisiz, anlamıyor alışverişin nasıl bir öneme haiz olduğunu! Annesinin ilgisini talep ediyor!

Öfke! Gözlerden alev gibi fışkıran, parmakların ok gibi minik yüreklere saplandığı öfke anı!

Çocuk safça, masumca bakıcısına sığınıyor! Güzel kafasını onu boynuna yaslıyor. Küçük kollarını yumuşakça ve sevgi ile bakıcının boynuna doluyor.

Anlaşılan orası sıcak, orası sevgi dolu ve orası sığınacak liman! Anne elindeki poşetleri bırakıp, oğlunu kucaklayacağına, öfkeli gözleri ile çocuğuna sallıyor parmaklarını, ilgi isteyen çocuğuna,


* bir an önce susması
* bir an önce onu rahat bırakması
* bir an önce rahat alışveriş yapması için. 

14 Mayıs 2014

Başımız Sağ olsun....

Bugün tarihimizin en acı günlerinden birini yaşıyoruz. Soma'da maden de meydana gelen kazada yüzlerce madencimizi kayıp ettik. Bu acılı günde Soma'ya, acı haberle karşılaşanlara ve Ülkemize başsağlığı diliyoruz. 

Safi "ekmek parası" için, can pahasına bu madenlerde hayatını kayıp edenlere Allah'tan (c.c) rahmet, yaralı olanlara şifa diliyoruz. Bu tarifsiz acı ile baş başa kalanlara sabır, dayanma gücü ve metanet diliyoruz. Böyle kara bir günde diyebileceklerimiz bu.

İnşallah yetkili, yetkisiz, sorumlu, sorumsuz her kim varsa işbirliği içinde, bu acıların sarılmasında beraberce destek olurlar Soma'ya.