5 Nisan 2014

Türkler İçin Twitter'ı Kullanma Klavuzu

Twitter açıldı. Belki yine kapanacak. Yine açılacak. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de böyle şeyler değişik mecralarda sürecek.

Asıl sorun bir şeylerin açılıp kapanmasında değil. Aslında bir şeyler ne tam açılabiliyor ne de kapatılabiliyor ülkemizde. Bizlerin en maharetli olduğu konu "Bir şeyleri amacı dışında kullanma" huyumuz, yaşamımızda anlamsız mecralara sürükleyebiliyor.

Kuralsızlığa olan övgümüz, dara düşünce, sıkıştırılınca, uymadığımız yasalardan medet umar oluyor. Her şeyi ile bozduğumuz/veya hiç düzenlemediğimiz alanlarda düzgün sonuçlar bekliyoruz.

Twitter yasağının gündem de olması nedeni ile konu mankeni yaptığımızı belirterek, bu konuda okuduğumuz güzel bir Cem Mumcu yazısını paylaşmak isteriz.

Temeli kuralsızlık, ilkesizlik, seviyesizlik olarak konumlandırabileceğimiz yazıda Twitter isimli sosyal medya mecrasındaki görmezden gelinen, sırası olmadığı düşünülüp işimize bakalım mantığı ile bulunulan ortamın bozukluğundan bahsediyor. Halbuki bizde birde "Aslan yattığı yerden belli olur" sözü vardır. Aklı başında, eli kalem tutan, ağzı laf yapan kalbur üstü kişiler bile bu bozukluğu, bu kokuşmuşluğu görmezden geliyor. Halbuki içindekiler ne kadar önemli/yararlı/zararlı  olsa da orada bir kokuşmuşluk bir düzeysizlik varsa uzaktan dışarıdakileri rahatsız eder, yakın planda ise içindekileri mağdur eder.
Bu olumsuzluğu görüp, düzelmesi için, medenileşmesi için, temel prensipler çerçevesinde zımni bir kurallar benimsenmesi adına önde olan, gözde olan kişilerin ortak tavır alması ve yapılması gerekenleri uygulanır kılmaları gereklidir. Yoksa bozuk olan, kuralsız olan, ilkesiz olan alanlarda şikâyet etme hakları da olmaz. Olsa kaç yazar orası zaten bozuk mekan!

Çoğunluğun aynı konularda şikayet ettiği, mağdur olduğu şeyleri harika bir biçimde madde madde yazmış olan Cem Mumcu'nun bu listesinin bir "Kullanım kılavuzu" olarak değerlendirilip, üzerinden güzel yerlere varılabileceğini düşünüyoruz. Bunun içinse kibir, önyargılar, inanışlar ve her şey mubah anlayışından arınmış olmak gerekir.

Kim bilir ilkeli olmanın sahip olunması gereken en yüce erdemlerden biri olduğu konusunda hem fikir olduğumuzda, devasa ve aşılmaz olduğunu düşündüğümüz pek çok sorunun, anlaşmazlığın ve bir bir varlığına tahammülsüzlüğümüzün kendiliğinden kaybolduğunu görürüz.


1. Zarafetten -ısrarla- yoksun olmak
2. Mümkün oldukça -fırsat buldukça- ısrarla laf sokmak. Gerekiyorsa bunun için fırsat yaratmak.
3. Yerli yersiz koprolalik (kötü, pis, küfürlü) konuşmak. Ki yerinde kullanıldığında lezzetli ve anlamlı olabilir.
4. Histrionik yapının eski ama güzel tanımlamalarından birine uygun olarak “seksten başka her şeyi seksüalize etmek.” (dikkat edin konu seks değilken bile)
5. Konu cinselliğin kendisiyse olabildiğince duygudan sıyırıp kirletmek.
6. Hoyratlığı marifet ve zeka gösterisi sanmak.
7. Olur olmaz herkese ve her şeye laf yetiştirmek.
8. Bilir bilmez her konuda ahkam kesmek.
9. Bir biçimde sevmediği herkese ulu orta hakaret ve küfür savurmak.
10. Birinin herhangi bir hatasını yakalamayı büyük bir iştahla beklemek.
11. Twitter’ı başka bir çok anlamı olabilecek bir mecradan çok, gerek gıybet gerekse iftira konusunda yakalanmış bir fırsat olarak görmek
12. Twittter’ı yüzyüze söylemeye cesaret edilemeyecek şeylerin söylenebildiği sahte bir cesaret alanı olarak değerlendirmek.
13. Sığ ve içeriksiz sloganlar fışkırtmak.
14. Komik olmak için her yolu mübah görmek.
15. Takipçi sayısı fazlalığını bir değer olarak algılamak ve bunun için gerekirse herşeyi yapmak.
16. Kendini filozof sanmak.
17. Saygıdan olabildiğince uzak olmak, hatta saygılı olmayı eziklik sanmak.
18. Kendini bir birey olarak değil reyting kovalayan bir TV kanalı gibi görmek.
19. Nick’i ya da mahlası varsa onun arkasına sığınıp herşeyi sorumsuzca yapabileceğini sanmak.
20. Eleştirmeyi hakaret sanmak.
21. Fikirlerden çok insanlar üzerinden konuşmak
22. Asla ve asla empati yapmamak
23. Ciğer bekleyen kedi gibi alay edilecek, dalga geçilecek, aşağılanacak bir şeyler aranmak.
24. Kısaca ağız ishali olarak tanımlayacağım lögoreik biçimde aşırı konuşmak.
26. Evde oturup “ulan ne yapsam da ilgi çeksem, komik olsam” diye zorlamalı espri üretmeye çalışmak.
27. Duyarlı, sorumlu ve politik duruş sahibi görünme çabasıyla klişenin dibine vurmak.
28. Mevlana’yı bir twitter fenomeni haline getirmek
29. İçi boş spiritüel abuklamalar yazıp durmak.
30. “Allahım o kadar entelektüelim ki” dercesine zorlamalı, zortlamalı; sonu bir yere varmayan veya iki dakika sonra hafizalarimizdan silinecek cümleler kurmak.
31. Gündemdeki meseleyi yakalayıp acilen popülist bir hashtag oluşturmak.
32. Sığ duygu sömürüsü ve kötü şiirlerle –ki ben bunlara şiör diyorum- kurnazca popüler numaralar  çevirmek.
33. Yazdığı tweetin ne kadar ilgi çektiğini deli gibi takip edip, beklediği ilgiyi, retweet sayısını vs. bulamayınca yazdığını silmek.
34. Twitterın mantığıyla tamamen çelişir bir biçimde kimseyi izlememek ve bunu bir “önemli olma hali” olarak görmek.
35. Kendi kendinin medyası olmak
36. Evden çıkıp plastik terliklerle ekmek almaya gittigin bakkaldan bile check in olmak isteyecek hale gelmek.
37. Bir şey yediğin zaman, bir şey kutladığın zaman, bir yerde bulunduğun zaman, bunu belirtmezsen hiç yaşanmamış gibi hissetmek. Yani her ne yapiyorsan bunu “offical” hale getirmek. Sözü geçen olayı, yeri, kişiyi, yemeği tweetlemediysen onu yaşanmamış saymak.
38. Ciddi ciddi para vererek takipçi satın almak. (Tanesi kaçtan gidiyor? İyisi kötüsü var mı? Toptan alımlarda indirim var mı? Merak etttiğim konular arasında.)39. Fenerbahçe, Galatarasaray taraftarı olmak, Kemalist olmak gibi  bir takım aidiyetleri takipçi sayısı artırmak için kullanmak.
40. (Bu çok komik geliyor bana) -de, -da eklerini –güya doğru kullanmak adına- her ihtimale karşı ayrı yazmak.
41. Grup dinamiğinin yarattığı regresyon (gerileme) yüzünden -sayesinde- saklanıp gizlenmiş bütün kişilik problemlerini fark etmeden ortaya sermek.
42. Retweet veya fav için bütün değer yargılarını unutmak hatta (kendinle birlikte) çöpe atmak.
43. Galeyan kültürüne katılmayı bir zorunluluk olarak görmek ve galeyanı artıracak cümleler aramak.
44. “Sağduyu”yu korkaklık, sıradanlık ve sıkıcılık olarak etiketlemek.
45. Aslı astarı belli olmadan, ayrıntılarını net biçimde bilmeden ve öğrenmeden sırf muhalif görünmek için bir şeylere itiraz etmek.
46. Tüm zamanını hatta neredeyse hayatını, başına veya sonuna “asdfjkl” yazabileceği malzeme kovalamakla geçirmek.
47. “Paylaşım Kulbu” diye uyduruk bir kavram olarak tanımlamak zorunda kaldığım bir durum: Bir fotoğrafını veya o anki durumunu paylaşmak isteyip bu arzusunu açık etmemek için paylaşıma bir kulp bulmak.
48. “Söz”ün nasıl edilirse edilsin sonuçlarının  olabileceğini tümüyle unutmak. (bu sonuçlar bazen tahmin edebileceğimizden çok daha ciddi olabilir)

(ilk yayın tarihi:04.04.2014 14:19:24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder