Nefret dili her yere hakim.
Efendilik, saygı, sevgi, kibarlık, medenilik v.d unuttuğumuz pek çok değer yok.
Bunu başta yapan, güç, yetki, imkân, mevki sahipleri. Ve bunların peşinden körü
körüne giden destekçileri, yandaşları, taraftarları. Bu tutumu yermek,
eleştirmek bir yana, hepsinden önde giden ve ortalığı yangın yerine çevirmek
için tutuşan medyamız.
Şimdi ki tutuşturucumuz Melo'nun
dili. Sorsanız yer yerinden oynadı. Tüm sahip oldukları değerler yerle bir
edildi. Herkes ahlakçı, herkes hakem, herkes medeniyet timsali kesildi.
Programlarında konuşurken öfkelerinden ağızlarından akan salyaları görmeden,
gözlerindeki hırsın yakıcı karanlığını bilmeden kendilerini tek yetkili
yargılayıcı kılıyorlar.
Ne yanı, derbi bir maç oynanıyor!
Adam maçın hırsı ile maç içinde olacak aşırı bir sevinç tepkisi gösteriyor. Bu
tarz aşırı tepkiler mahalle maçlarında bile yaşanır. Bu, kendini maçın
gidişatına kaptırmış, aşırı motive olmuş oyuncuların gösterdiği
istemsiz/kontrolsüz/antipatik tepkilerdir. Ne olmuş dil çıkardı diye, sizlerde
"pışıık" yapın olsun bitsin. Sorsanız orda ki 22 futbolcu maç içinde
kibarlık yarışı içindeler. Sanki küfürlerin bini bir para, sertliğin kafa kol kırmadığı bir
ortamda.
O kadar ciddi
tahrik/hakaret/saldırı varken, gelip tüm olan biteni Melo'nun dilini bağlayın.
Her şey çözüldü mü yani? Emre'nin geçmiş dosyalarına bakın, bir tanesi bile
yeter Melo'nun dilinin etkisini yok etmeye.
Tamamen "Kurban/Linç
etme" kültürünün neticesinde bir abartma. Tamam Melo sevilmeyen/Uyuz/Spor
ahlakına uymayan davranışları olan biri. Ama bu dil olayı da o kadar değil!
Saçmalığın daniskası yani... Orada olup bitmesi gereken sevimsiz bir davranış
sadece.
Bu Maç Oynanmamalıydı
Bakın arabası ile bir grup
taraftarın içinden geçmeye çalışan rakip
takım taraftarının başına gelene . Onlarca kişinin saldırdığı aracın içinde,
korkudan kafayı sıyıracak bir bayanı görün. Aracı parçalamaya çalışan bilincini
yitirmiş topluluğa bakın. Ve korkun, toplumu ne hale getirdiğinizden...
Tek gündem maddesi bu olmalı idi.
Maçtan da, şampiyonluktan da öte bir şey bu. Orada ki nefretin, gözü
dönmüşlüğün ve de ölümcül sonuçları olabilecek bu saçmalığın önünde durmalı
idi, herkes.
Gerekirse maçı bile oynamamayı
göze alarak, herkes ortak bir tepki koymalı idi. Nedir canım bir maçı böyle
ölüm kalım haline getiren. Nedir bu rekabetin gözü dönmüş nefret hali. O zaman
hepsini bir kenara koyarak, insanlığın safına geçmeli idi, herkes. Ama
nerde.....!
Bunu görmeyenler, bunu
lanetlemeyenler Melo'nun diline takılmış. Çünkü bu dilin primi, ateş çıkarma
gücü fazla. Hedefe koyulması kolay ve karşı saldırı imkânı zayıf.
Ama bu kolaycılık, bu ilkesizlik,
bu çıkarcılık kitleleri Nefret Zehri ile dolduruyor. Sizin ağızlarınızdan öfke
ile çıkan salyalı sözleriniz, kalemlerinizden dökülen kurşuni kelimeleriniz bu
kitleleri kudurtup, gözü dönmüş bir şekilde birbirine kırdırtmak üzere.
Ülkemizde sistematik bir biçimde
"Nefret Objesi" yaratma ve bu objeyi toplu bir biçimde, sorgusuz
sualsız linç etme eğilimi var. Bu yok etme eğilimi bizzat aklı başında, kalem
elinde ve laf ağzında olanlarca yapılıyor. Kitleler "Nefretin Zehri"
ile şuursuz hale getirilip, hedefe konan kurbanların parçalanması sağlanıyor. Çok
az kişi büyük bedeller karşısında bu linçten/yok oluştan kurtuluyor.
Bu konuda eminiz. Kullanılan
"Nefret Dili" sistematik ve organize uygulanan bir yöntem. Bu dilden
hafif sekme gösterenler, ilk önce hiç sektirilmeden kendi yandaşlarınca linç
edilmekte, karşı safa geçme ihtimali bile bırakılmamakta. "Sevgi
Dili" kullananların ise esamesi yok bu mecralarda.
Yöntemin Linç olması nedeni ile
fail/neden v.b sorgulamalar yapılamamakta, amaçlanan ortadan kaldırma kolektif
olarak başarılmaktadır.
Tarihimize bakarsanız spor ve
diğer tüm kamusal alanlarda bu yöntem en vahşi hali ile kullanılıp, toplumsal
katmalarda "nefret dili" ile ayrışımlar ustaca sağlanmaktadır.
Sanattan siyasete, spordan ticarete, kimlikten dine her alanda bu zehirli dil
bizleri birbirimize düşürmektedir. Ne yazık ki bu dilin en verimli olduğu, en
etkili olduğu mekânda medyadır. Ne yazık ki diyoruz, çünkü bunu yok edip,
etkinsiz kılıp karşı duruşun göstermesi en kolay ve en etkili araç medyada
olduğundandır. Bu kapışmadan medya her daim "Nefret Dili" tarafında
saf tutmuş, yangınlar sonrası ise timsah gözyaşlarını da herkesten fazla
akıtmıştır.
Bu dilin yıkıcı örneklerini 80
öncesi olaylarda, Tribünlerde, muhtarlık seçimlerinde, mahkeme önlerinde,
Sanatçıların yurtdışına kaçışlarında,Üniversite kampuslarında, mahallelerin
bölünmüş çizgilerinde, sosyal medyaya hakim olmuş pislikte görebilirsiniz.
Kim bilir her şeyi edebi ile
görüp, değerlendirip, yorumladığımızda her şey daha keyifli ve anlamlı olacak.
Kim bilir maçı maç gibi, seçimi seçim gibi değerlendirdiğimizde keyifli ve
medeni süreçler geçireceğiz.
Kim bilir "Nefret Dili"
"Sevgi Dili" olduğunca kardeşçe, insan gibi medeni bir toplum
olacağız.
(ilk yayın tarihi:07.04.2014 15:28:59)
(ilk yayın tarihi:07.04.2014 15:28:59)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder