Bizlerde elimiz kalem tuttukça
"Gezi" hakkında yazdık. Geçen 15 günde bir şey fark ettik. Bu
"Gezi'nin" "İki Yüz" var. Biri aydınlık biri ise maalesef
karanlık. Herkes gibi bizi de ilk,
aydınlık yüzü cezp etti, heyecanlandırdı ve yazmaya teşvik etti. Yazılarımızın
çoğunluğu bu aydınlık yüz ve bundan faydalanmaya çalışanların eleştirisi
üzerine oldu.
Ancak her şeyden çok,
reddettiğimiz ve hiçbir şekilde kabullenmediğimiz bir karanlık yüz bizi
rahatsız etti. Bu konuda yazmamak, kendimizi kandırmak olduğundan bu yazıyı
kaleme aldık. Bu karanlık yüz, aydınlığın ışıltısı karşısında gözleri
kamaşanların, gözden kaçırdığı ve zamanla aydınlığı ele geçirebilecek güce
sahip bir yandır.
Nedir bu karanlık yüzde olanlar:
İkiyüzlülük, bağnazlık, inkâr, tek bakış açısı, farklılıkları yok etme,
eleştiriye karşı linç. Kısaca karşı durulan "Faşizmin" daha ağır
uygulamaları.
Günlerdir sürüyor; Baskıya, anti
demokratik uygulamalara, tek adama ve daha bin bir çeşit isimle adlandırılan ve
kısaca "Faşizm" olarak tanımlanana.
Nedir konu! Tek bir adam ne derse
o oluyor. Astığım astık, kestiğim kestik. Farklı düşüncelere tahammülü yok. Tek
doğru kendisi. Aksini düşünmek bile
mümkün değil. Bu ülke yasaklarla, baskılarla yaşanmaz hale geldi....
Peki öylemi? O kadar karamsar mı?
Mayıs ayının sonlarından, önceki Türkiye'mi Sonraki Türkiye'mi daha özgür?
Kesinlikle değil. Faşist
dediklerinden daha faşist, otoriter dediklerinden daha otoriter ve kesinlikle
farklı görüşlere tahammül edemeyenler.
Ne kadar da farklı
fraksiyonlardan kişi ve grupların bir arada olduğu servis edilse de onların bir
arada olması, sadece ortak düşman gördükleri tek adama karşı bir güç
birliğidir. Yoksa, görüşlerine ve de
yaptıkları konusunda eleştirenlere, hatta destek beyanında bulunmayanlara karşı
linçin en ağır, hakaretin en katlanılmazına başvurabilecek kadar katı bir
faşizm sergilemezler.
Kesinlikle karşı görüşleri
kabullenmeyen, dışlayan, medya üzerinden hedefe koyan bir baskı uygulamaktalar.
Kendilerinden olan yanlışları görmezden gelip, yokmuş gibi davranan ancak karşı
tarafın en ufak bir kusurunda dağlar yıkılıyormuşcusuna yaygara kopartmak.
Bakın Mahsun Kırmızıgül'e, Şahan
Gökbakar'a, Hülya Avşar'a yapılan Kampanyalara. Bakın belinde silahı ile
Monotolf atan göstericinin polis diye servis edilip, sonradan kimliği açığa
çıkınca susanlara! Bakın polisin gerçek mermi kullandığı ve onlarca kişinin
hayatını kayıp ettiğini yayanlara ve onlara susanlara; Bakın Vali'nin görevi
gereği yaptığı önleyici tedbirleri yerden yere vuranlarla, bir kanalda
"birkaç kişi ölse ne iyi olurdu" temennisini saklayanlara.
Tamamen iki yüzlü ve art niyetli
bakışlar ile kendi faşizmini doruklara taşımış, karşı görüşü bırakın, nötr
kalanlara bile yaşama hakkı tanımayan bir oluşum.
Aşağıda birkaç örnek ile bu
kör/sağır kin dolu bakışa örnek veriliyor. Bu örnekler bile kısaca yeter, bu
iki yüzlü, yıkıcı ve baskıcı faşizmi anlatmaya:
Oğuz Haksever Örneği
NTV'de Taksim Gezi Parkı'na
yapılan son müdahaleyi konukları ile yorumlayan Oğuz Haksever, canlı yayın
konuğu İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Fatmagül Berktay'ın sözlerine çok
sert tepki gösterdi. Konuğunu susturmak için bir ara ayağa kalkan Haksever'in
sesini yükselttiği de görüldü.
Berktay'ın Taksim Meydanı
olaylarıyla ilgili televizyonların gerçekleri göstermediğini ve polisin Gezi
Parkı'na girdiğini söylemesi üzerine Oğuz Haksever kendinden beklenmeyen bir
şekilde müdahale etti. Berktay'ın, "Birçok kanal doğruyu söylemiyor diye
Gezi parkı için CNN İnternatioal seyrediyoruz" şeklindeki sözleri üzerine
Haksever sesini yükselterek ve "CNN İnternational çok doğru söyler.
Amerikan savaşında olduğu gibi değil mi" dedi. Berktay'ın sözünü kesip
Mustafa Akyol'a soru soran Haksever, sosyal medyada çok sert eleştirilere maruz
kaldı.
Fatmagül Berktay: Bizim en iyi
öğrencilerimiz evlatlarımız orada. Çok kaygılıyım. Malesef Sayın Valinin
"sevgili yurttaşlarımız" açıklamasına inanmıyorum. Ekranlardan bu
manzaraalrı gören hiç kimsenin de inanmayacağını düşünüyorum.
Oğuz Haksever: Neden
inanmıyorsunuz?
Fatmagül Berktay: Çünkü gördük.
Gezi Parkı'nın içine müdahale var.
Oğuz Haksever: Hayır! Ateş var
orada. Birileri o ateşi besliyor.
Fatmagül Berktay: Hayır az
önce...
Oğuz Haksever: Hayır efendim
merdivenlerin kenarı.
Fatmagül Berktay: Parkın içine
gaz sıkıldığını...
Oğuz Haksever:Yani biraz daha
ortamı sakinleştirici...
... : Ama gerçeği söylemek lazım.
GERÇEĞİ SÖYLEYİN AMA GÖRDÜĞÜNÜZ
GERÇEĞİ SÖYLEYİN
Oğuz Haksever:Tamam elbet gerçeği
söyleyin. Ama gördüğünüz gerçeği söyleyin.
Fatmagül Berktay:Herkes CNN
International seyrediyoruz. Hiçbir kanal doğruyu söylemiyor diye haber veriyor.
Malesef biz tecrübelerimizle çok doğru olduğunu biliyoruz.
Oğuz Haksever:CNN International
çok doğruyu söyler zaten. Amerikan savaşında filan. Operasyonlar yapılırken...
Fatmagül Berktay:Valla herkes
kendine demokrat ama, bu güne ilişkin olarak doğru söyleme ihtimali çok fazla.
Dolayısıyla ben sevgili yavrularım söyleminin inanılacak bir şey değil. CNN
International'i boş verin, bu gördüğümüz manzalaral demokrasilerde göreceğimiz
manzaralar değil.
Oğuz Haksever:Bunu da
demiyebilirdi vali.
Fatmagül Berktay: Bu ancak
totoliter demokrasi dediğimiz oksimoronda ya da mutlak saltanat rejimlerinde
görülebilecek bir görüntü.
Evet olmayanı olmuş gibi
aktarmaya çalışan ve düzeltilmesine bile tahammül edemeyen bağnaz bir göz.
Geçmişte nasıl yayıncılık yaptığı onlarca kez deşifre olmuş yabancı bir kanalın
"Doğru söyleme ihtimali" üzerine kabul edilen, ancak ülkesinin bir
valisinin ağzından, canlı bir programda çıkan güzel anlamlı sözlere kesin inkâr.
Bu mudur demokratik ortam, bu mudur istediğiniz dünya. İnanmadığını görme,
duyma. Çok ısrar eden olursa üzerine saldır, yerin dibine batır. Hiç birini
yapamıyorsa bir şarkı ile konuyu saptır.
Profesör sıfatını almış bir insan
ekranda olanı, kulağına ulaşanı ısrarla görmek istemeyip, kendi kurguladığını
sunuyor!
İkinci örnek ise, bu günler kadar
aynı çatı altında çalıştığı arkadaşını bir anda "İnsan Müsveddesi, sinsi,
pervasız" ilanı edip ıspanağın midesini bulandırdığını fark eden
tahammülsüz bir bağnaz düşünceye ait. Öyle bir gözü dönmüşlük ve katılık var ki
düşüncelerinde, suçladığı kişiye açıklama şansı bile tanımayıp, bilmediği bir
tanrının gazabına havale ediyor. Anlayacağınız yargısız infaz!
Bu büyük ve affedilmez suçu
işleyen ise sonra şu açıklamayı yapıyor, kamuoyuna "Temel Reis için
ıspanak ne ise eylemciler için de biber gazı odur. Gaz yiyip
güçleniyorlar." Evet, bunu yazdım. "Ama ben gaz atılmasını eleştirdim
aslında" gibisinden bir izaha yeltenerek de hiiiiç kendimi yormayacağım.
Hiiiiç tevil etmeyeceğim. Net. Kimseye laf yetiştirmek gibi bir derdim yok. Söz
üstüne söz söylenir. Argüman üstüne argüman konur. Sözün, belgelerin geçersiz olduğu bir çağda yaşıyoruz. "İnsanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır." Şu yaşadığım hayat bunu
kazıdı beynime." "Benim
dilediğim özür sende saklı kalsın Uyurkulak.Beni kendi kelimelerinde
dilediğince yaşat, simülasyonumla başbaşa bırakıyorum seni.Ha bir de, "ilahlar
sana kolaylık versin!" demişsin. İlah-lar? Ulu Manitu? Gök Tengri?
Crom?Allah iyiliğini versin. Allah kalbinize göre versin. Allahaısmarladık.(Murat
Zelan) "
Nedir bu gözü dönmüşlüğün,
katılığın ve reddin kaynağı. Hani son günlerde en çok espriler öne çıkıyordu. Hepsinde
zekâ pırıltısı ve insanı duruş vardı. Espriler sadece sizin tekelinizde mi?
Size dönük espriler mubah mı? Günah mı? Devlete, hükümete, polise ve size
destek çıkmayan herkese espri adı altında saydırıcan, ama kendi tanıdığını bile
küçük bir nüktesine kurban edeceksin.
Bu mudur demokrasi? Bu mudur
eleştiri hakkı? Bu mudur farklılıklara saygı? Öz eleştiri lütfen, öz eleştiri.
Bağnazlığın sağcısı, solcusu, yeşili, kırmızısı olmaz. Tek doğru sizler
değilsiniz. Bu kafa ile bu ülkeye de kendinize de hiçbir fayda getirmezsiniz.
Bu yazıdan dolayı gene önyargılar
ve yıkıcı saldırılar muhtemel. Bu yazı ne kişileri, ne hükümetleri ne de bir
tarafı haklı görmek, desteklemek için yazılmıştır.
Bu yazı her kim olursa olsun, her ne isim olursa olsun, her ne fikir olursa olsun taşıdığı iki yüzlüğü, kendi dışındakileri inkârı, bağnaz bencilliği ve çok beğendiğim şu tespiti eleştirmek için yapılmıştır. "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır."
(ilk yayın tarihi:13.06.2013 09:16:43)
Bu yazı her kim olursa olsun, her ne isim olursa olsun, her ne fikir olursa olsun taşıdığı iki yüzlüğü, kendi dışındakileri inkârı, bağnaz bencilliği ve çok beğendiğim şu tespiti eleştirmek için yapılmıştır. "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır."
(ilk yayın tarihi:13.06.2013 09:16:43)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder