TMSF bir bir Çukurova Holding
şirketlerine el koyuyor. Hepsi çok değerli ve başarılı şirketlerdi. Zamanında
alanlarında en güçlü ve belirleyici firmaları idi. Hatta bazıları hala
günümüzde tekel olabilecek seviyede pazar hakimleri.
Digitürk, Akşam, BMC,Show TV vd.
Sırada TURKCELL'in de olduğu söylentileri dolaşmakta.
Bu sürecin temeli yıllar öncesi
başlayan Pamukbank ve Yapı Kredi bankasının TMSF tarafından el konulması ile
başladı. Bu iki bankada o dönemin kalbur üstü bankaları idi. El konulmadan önce
satılsalar ya da birleşseler idi belkide 10 Milyar$'ları bulan değerleri
olacaktı.
Peki nasıl oluyor da bu kadar
güçlü ve pazar hakimi iken böye kara bir noktaya geliniyor. İç dünyasını
bilmediğimiz bu süreçte dışarıdan bakılınca en önemli sorunun yönetim,
tercihler ve finansal alandaki başarısızlıkların neden olduğu/engelleyemediği
kanaati oluşuyor.
Yapı Kredi ve Pamukbank gibi
güçlü bir geçmişe sahip ve dönemlerinin en önde gelen bankalarına sahip ve
TURCELL gibi piyasa değeri 30 Milyar$'ları bulan nakit sıkıntısı olmayan bir
grubun finansal sebeplerden çökmesi kabul edilemez ve tarihe geçecek bir
başarısızlık hikayesidir.
Yıllar önce Üniversiteden mezun
olup iş ilanlarını takip ederken hevesle Pamukbank ilanı okumaya başlamıştık.
Başvurma aşamasında bir arkadaşımızın uyarısı ile hayatımızın şaşkınlığını ve hayal
kırıklığını yaşamıştık. O günden sonra da Pamukbank ismi aklımızın bir
köşesinde takılı kalmıştı; Önceleri öfke sonları acımaya dönen duygular ile.
Gazetenin orta sayfasında
yayınlanan dikkat çekici ve davetkar bir reklamdı. Ancak alt tarafında küçük
puntolarla (bankacılar çok sever küçük puntoları!) bu ilana sadece ODTÜ,
Boğaziçi, İstanbul, Hacettepe Üniversitesi (Buna benzer seçili bir kaç
üniversite adı) mezunları başvurabilir, yazılmıştı. Yani baştan kayıp etmiştik.
İşe alınmayı bırak, başvurmaya bile layık görülmemiştik majesteleri tarafından.
Anlaşılan çok seçkin ve güçlü
olduklarını düşündüklerinden piyasadaki en iyi çalışanları şeçip almak
istiyorlardı. O ilandan sonra bizde şöyle bir beklenti oluşmuştu; Bu kadar iyi
elemanla bunlar gelecek yıllarda dünya çapında büyük bankalar olur.
Ve hep merak ettik yıllarca bu
kadar iyi düzeyde seçilmiş çalışan bu kurumlara ne katacak, nasıl fark
yaratacak. Vah be demiştik bu kurumların sırtı yere gelmez!
Ama inanılmaz oldu ve bu seçilen
ekip bir mucizeye imza attı. Yapılamayanı yapıp koca kurumu batırdılar. Tıpkı
Titanik gibi (Halbuki o dönemlerde Titanik tekrar popülerdi, demek aldıkları
eğitimleri kafi görmüşler ki hiç ders çıkarmamışlar).
Evet o kadar ince elemeden geçip
en iyi üniversitelerden mezun bu kişiler farklarını ve etkinliklerinin bu
kurumları düzelmeyecek bir şekilde yıkarak göstermişler. Böylece bizlerde
görmüş olduk aramızdaki farkları.
Bu inanılmaz çöküş kibrin/kendini
beğenmişliğin ve dışa kapanıklığın yapabileceklerinin en güzel örneğidir. Tabii
ki bu berbat yönetimden ve seçimlerden kaynaklı başarısızlık öyküsünden
sevinmedik, hatta çok ta üzüldük ve içimiz burkuldu; Çünkü bu şirketler
zamanlarında çok başarılı ve örnek kuruluşlardı ve de ülkemiz açısında
prestijli kuruluşlardı.
Bu şekilde nihayet bulmaları çok
üzücü idi. Kendi açımızdan ise rahatlatıcı ve sevindirici bir hikaye bu.
Zamanında tercih edilmeyişimizin hatta başvuru hakkı bile verilmeyişimizin
bizden kaynaklı bir eksiklik olmadığını, seçilenlerin üstün yetenekli dehalar
olmadığını gördük. Ve bir şeyi daha fark ettik bizler bundan daha kötüsünü
yapamazdık.
Sonuç olarak, iş kitaplarında
yazılı bir söz vardır, onunla bağlayalım: "Batırılamayacak kadar büyük
işletme". Bu işletmeler O kadar büyüktü ki onları batırabilecek
kapasitelere sahip değildik, bu işi onlar iyi yaptı.
(ilk yayın tarihi:29.05.2013 08:38:35)
(ilk yayın tarihi:29.05.2013 08:38:35)