Şiddet !
Hayatımızın her alanını kaplamış.
İşte, evde, otobüste, maçta, eğlencede, gösteride, okulda, hastanede. Aklınıza
gelen her yerde şiddet var.
Okumuşu, cahili, ünlüsü, ünsüzü,
zengini, fakiri, genci, yaşlısı, memuru, işçisi, askeri, polisi, siyasi.
Çocuklarımıza kadar her bir çeşidimiz şiddete başvuruyoruz.
Dövüyoruz, atıyoruz, yakıyoruz,
kurşunluyoruz, gazlıyoruz, kesip parçalıyoruz, aside buluyoruz. İnsanlığa
sığmayacak canilik noktalarına varıyoruz.
Bebeklere, kadınlara, çocuklara,
savunmasızlara, yaşlılara, hak arayanlara, maç izlemeye gidenlere, okula
eğitime gidenlere şiddet uyguluyoruz.
Kendimize, annemize, babamıza,
evlatlarımıza, kardeşlerimize, işçimize, patronumuza, doktorumuza, polisimize,
avukatımıza, öğretmenimize, tuttuğumuz
takıma, sevdiğimiz kadına her bir yakınımıza şiddet uyguluyoruz.
Nefretin en üstü, kinin en üstü,
öfkenin en üstünü yaşıyoruz. Dinlemiyoruz, anlamıyoruz. Hıncımızla
saldırıyoruz.
Tolerans yok, sevgi yok, anlayış
yok, güler yüz yok, affetme yok, yol gösterme yok, dayanışma yok,
alçakgönüllülük yok, büyük yok, küçük yok.
Sadece ben var, öfke var, şiddet
var.
Hal bu ki ne kadar da övünürüz.
Mevlana'mız, Yunus Emre'miz, Hacı Bektaş Veli'miz, Nasrettin Hoca'mız ile. Hal
bu ki ne kadar da güleriz Dursun'a, Temel'e, Keloğlan'a, Hacivat ve Karagöz'e.
Hani bunlar bizden çıkmış, bizler
bu hoşgörü, anlayış ve sevgi kültürü ile yoğrulmuşuza. Hamurumuzda ki bu yok
edici şiddet nereden karışmış...
Koca bir yalanı yaşıyoruz.
Kendimizi kandırıyoruz. Bizler acilen bu şiddet hastalığından kurtulup, gerçek
ve yaşanılır olan medeni insana, topluma doğru yol almalıyız.
Şiddeti kökten reddetmeli, insani
olan duyguları öne çıkarmalıyız.
Bu cinnet, bu nefret, bu şiddet
girdabından çıkmalıyız. Öncelikle de kibrimizi kör kuyulara atıp, benliğimizi
özgür kılmalıyız.
Bizler geçmişimizin hoşgörü,
anlayış ve medeniyet çınarlarını belli günlerde anarak, sosyal medyalarda
sözlerini paylaşarak, afişlerini duvarlara asarak yaşayamayız. Onların
insanlığını, karakterini ve davranış biçimlerini anlayarak, benimseyerek ve
uygulayarak yaşarız.
Bu çınarların gölgesindeki
toplumun üyeleri olarak hiç düşünmeden ve gecikmeden şiddeti red etmeli, hoş
görü ve anlayışı egemen kılmalıyız.
(ilk yayın tarihi:31.05.2013 08:47:09)
(ilk yayın tarihi:31.05.2013 08:47:09)