26 Mart 2014

Şiddeti Reddet!

Şiddet !

Hayatımızın her alanını kaplamış. İşte, evde, otobüste, maçta, eğlencede, gösteride, okulda, hastanede. Aklınıza gelen her yerde şiddet var.

Okumuşu, cahili, ünlüsü, ünsüzü, zengini, fakiri, genci, yaşlısı, memuru, işçisi, askeri, polisi, siyasi. Çocuklarımıza kadar her bir çeşidimiz şiddete başvuruyoruz.

Dövüyoruz, atıyoruz, yakıyoruz, kurşunluyoruz, gazlıyoruz, kesip parçalıyoruz, aside buluyoruz. İnsanlığa sığmayacak canilik noktalarına varıyoruz.

Bebeklere, kadınlara, çocuklara, savunmasızlara, yaşlılara, hak arayanlara, maç izlemeye gidenlere, okula eğitime gidenlere şiddet uyguluyoruz.

Kendimize, annemize, babamıza, evlatlarımıza, kardeşlerimize, işçimize, patronumuza, doktorumuza, polisimize, avukatımıza, öğretmenimize,  tuttuğumuz takıma, sevdiğimiz kadına her bir yakınımıza şiddet uyguluyoruz.

Nefretin en üstü, kinin en üstü, öfkenin en üstünü yaşıyoruz. Dinlemiyoruz, anlamıyoruz. Hıncımızla saldırıyoruz.

Tolerans yok, sevgi yok, anlayış yok, güler yüz yok, affetme yok, yol gösterme yok, dayanışma yok, alçakgönüllülük yok, büyük yok, küçük yok.

Sadece ben var, öfke var, şiddet var.

Hal bu ki ne kadar da övünürüz. Mevlana'mız, Yunus Emre'miz, Hacı Bektaş Veli'miz, Nasrettin Hoca'mız ile. Hal bu ki ne kadar da güleriz Dursun'a, Temel'e, Keloğlan'a, Hacivat ve Karagöz'e.

Hani bunlar bizden çıkmış, bizler bu hoşgörü, anlayış ve sevgi kültürü ile yoğrulmuşuza. Hamurumuzda ki bu yok edici şiddet nereden karışmış...

Koca bir yalanı yaşıyoruz. Kendimizi kandırıyoruz. Bizler acilen bu şiddet hastalığından kurtulup, gerçek ve yaşanılır olan medeni insana, topluma doğru yol almalıyız.

Şiddeti kökten reddetmeli, insani olan duyguları öne çıkarmalıyız.

Bu cinnet, bu nefret, bu şiddet girdabından çıkmalıyız. Öncelikle de kibrimizi kör kuyulara atıp, benliğimizi özgür kılmalıyız.

Bizler geçmişimizin hoşgörü, anlayış ve medeniyet çınarlarını belli günlerde anarak, sosyal medyalarda sözlerini paylaşarak, afişlerini duvarlara asarak yaşayamayız. Onların insanlığını, karakterini ve davranış biçimlerini anlayarak, benimseyerek ve uygulayarak yaşarız.

Bu çınarların gölgesindeki toplumun üyeleri olarak hiç düşünmeden ve gecikmeden şiddeti red etmeli, hoş görü ve anlayışı egemen kılmalıyız.

(ilk yayın tarihi:31.05.2013 08:47:09)