30 Mart 2019

Ders Hak edene, Not Hak edilen biçimde Verilir

31 Mart 2019 yerel seçimler arifesindeyiz. İki parçalı bir seçim dönemi oldu. İki ittifak şeklinde biçimlenen seçimlerde Cumhur ve Millet ittifakları öne çıktı. Cumhur ittifakı açıktan ve net biçimde belli olan bir birliktelik iken; Millet ittifakı bu konuda net ve belirgin değil. Bu belirsizliği hangi yöntemler ile aşıp sandıkta güç birlikteliği yapacakları anlaşılmış değil. 

Cumhur ittifakı liderliğini Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yaparken; Millet ittifakında öne sayın Kemal Kılıçtaroğlu çıkmakta. Cumhur ittifakının ana ortağı MHP iken; Millet ittifakının ana ortağı olarak İyi parti görünmekte. Açık olarak görünmemekle birlikte, zimmen ve dolaylı olarak HDP de Millet ittifakının bir ortağı olarak öne çıkmakta. Ancak gelecek tepkileri göğüslemek ve olumsuz etkileri bertaraf etmek adına, bu herkesçe malum olan üstü örtülü bir ortaklık.

Seçim dönemi propagandaları boyunca öne çıkan konular, Sayın Erdoğan'ın çalışkanlığı, bitmez tükenmez enerjisi ile Millet ittifakının ortaklık yapısının, ortaklık protokolünün belirsizliği ve adayların ortaya çıkan olumsuz yanları.

Tercihler yapılırken adayların ismi önceki dönem seçimleri kadar önde değil. Bunda etkili olan kurulan bu ittifakların varlığı ve partilerin güç seviyeleri etkili. İttifakın veya partinin güçlü olduğu alanlarda aday isimleri pek önem ifade etmese de, bunun tam tersi olduğu yerlerde ise seyrekte olsa adayların ismi öne çıkmaktadır.

Seçim baştan beri bir yerel seçim havasında geçmemektedir. "Beka Meselesi" ana başlığı altında ifade edilebilecek endişeler neticesinde mihenk taşı olabilecek bir seçim niteliğine bürünmüştür.

"Seçmek" gayesi ile gittiğimiz sandıklarda tercihlerimizi etkileyecek olan temel prensipler muhakkak ki bulunmaktadır. Yoksa birey olarak bizlere verilen bu çok önemli yetkinin bir değeri kalmaz. Bu öyle bir yetkidir ki hem birey olarak bizi, hem millet olarak devleti, hem bugünü hem de geleceği etkileyen güçlü bir yetkidir. İsteğimiz doğrultusunda muhakkak ki bu anlam dahilinde kullanılmalıdır.

Bizlerin "seçmek" için baz aldığı kriterlerin başında milletimizin, devletimizin varlığının devamı, gücü ve geleceği yer alır. Devletin gücü oranında diğer esaslı kriterlerin uygulanabilmesi imkan dahilinde olabilir. "Güçlü devlet" güçlü millet ile, birlik halinde toplum ile mümkün olur. Bu birliktelik ise güçlü lider ile ve muhakkak ki milletin arzusu istikametinde yol alan lider ile mümkün olur. Yoksa bu hiç bir şartta mümkün değildir.

Millet olarak bu konuda son 15/20 yıldır şanlıyız. Milletin arzusu istikametinde cesurca sapmaya uğramadan dost doğru giden bir lider bulunmaktadır. Her türlü baskıya, saldırıya, ihanete ve diğer pek çok olumsuz şeye karşın pes etmeyen ve her seferinde daha büyük bir şevk ile yol alan bir lider var. Allah'ı var milletimizde liderine her zamankinden daha güçlü ve daha cesur bir biçimde sahip çıkmakta, yalnız koymamaktadır.

Geçmiş yılların verdiği öz güvenle milletimizin büyük bir çoğunluğu bu seçimde tereddütsüz liderinin arkasında yer alacaktır. Belli bir kesim kendi geleneksel parti bağlılığı ekseriyetinde yer alırken, çoğunluğu kararsız olarak nitelendirilen bir kesimde zihin bulanıklığı, algı çalışmaları etkisi, beklenti, çıkar, küskünlük  vb nedenler ile sandığa gidecektir.

Bu konudaki tek temennimiz tercihlerin netleşmeden önce en öne Milletin/devletin varlığı/geleceği temel belirleyici kriter olarak belirlenmesi ve ona göre daha sonra parti, aday vb kriterlerin tercih meselesi olarak değerlendirilmesinin yapılmasıdır.

Bu seçimlerin öne çıkmayan ancak birde altan alta öne sürülen sessiz sedasız bir argümanı da "ders vermek" olarak kullanılmaktadır. Öncelikle ders almayana, alamayana verilir. Dersini yapana, dersini alana not verilir, başarısına göre takdiri, teşekkürü edilir. Görüldüğü kadarı ile bu kavram, bu deyim anlamı dışında kullanılarak etki yaratılmak istenilmektedir.

Sayın Erdoğan önderliğindeki bu iktidar büyük bir ekseriyetle ders alma işlerini çoktan tamamlayıp, sınıf atlaya atlaya çoktan bu mekteplerden üstün başarı ile mezuniyetlerini alıp, yetkinliklerini ispatlamışlardır (iktidar liderin yetkinliğine göre değerlendirilmektedir.). Bu da yaklaşık 11 seçim ile tasdiklenmiş ve yetkilendirilmiştir. Ders bu seçimlerde bu yetkileri alamayanlara ve tasdik edilmeyenlere verilir.

Tüm bu geçmiş zaman olmuşları göstergeleri dahlinde rahatça şunu diyebiliriz ki sayın Erdoğan çoktan ders alma aşamalarını geçmiş ve başlı başına bir okul halini almış alim bir lidere dönüşmüştür. Bu saatten sonra edebi müsait, nefsi ehil ve nankörlük illetinden muzdarip olmayanların faydalanabileceği bir nimettir.

İnsan olarak, millet olarak, devlet olarak bizlere kattığı değer, yükseltiği seviye ve bunlar için göğüs gerdiği o çetin mücadeleler düşünüldüğünde böyle bir ders verme düsturu olsa olsa en hafifi ile büyük bir edepsizlik ve nankörlük olarak adlandırılır.

Ne mutlu ki öyle büyük ahlaki değerlere sahip bir  milletiziz ki böyle yollara teveccüh etmeyen, en kadim yollarda büyük bir ferasetle yol alan bir karakterdeyiz. Siyaseti sezmede, yönlendirmede ayar çekmede en hassas terazilere sahibiz.

Bir olumsuz müdahale, engel, yönlendirme olmadığı sürece tarih boyu tecrübeler bu konuda muhteşem örnekler sunuştur bizlere. Bundan sonrada yanılıp, hayıflanıp keşkeler ile dövüneceğimiz yanlışlıklar yapmayacağı aşikârdır.

Bizler kendi tercihlerimizi belirlerken emin olduğumuz liderimiz konusunda düşüncemiz ona mümkün olan en üst düzey desteği sunarak mücadelesinde, gittiğimiz yolda yaptığı liderlikte arkasına bakmadan tüm enerjisi ile geleceğe yürümesinde arkasında durmaktır. Onun bizden bundan başka bir talebi ve ihtiyacı bulunmamaktadır. Bu yoldan bizden daha güçlü, daha geçerli bir desteği, dayanak noktası bulunmamaktadır ve bulunmamalıdır da. Bu yol bizim yolumuz ise bu yolda bizden başka sunulan, dayanılan her destek, her kuvvet bizden değildir, bizim için değildir.

Biz bizim için bizden olan, bizden destek alan ve bizim yolumuzda yol alan lidere hak ettiği, ihtiyacı olan desteği sunmalıyız. Biz öyle yapacağız ve bizim için yol alan, bizden olan bir liderin kazanmasını canı gönülden temenni edeceğiz.

Ve 20 yıla yakındır biz öyle bir lidere sahibiz, onunla aynı yolda olmakla bahtiyarız. Bundan sonra temennimiz geçmiş sıkıntıların, tecrübelerin birikimlerimizin geleceğimize değeler katması ve milletimize esenlikler getirmesidir.

Bu düşünce ve dileklerimiz ile yarın ki seçimin huzurla geçmesi ve hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder