31 Mart 2019 yerel seçimler arifesindeyiz. İki parçalı bir seçim
dönemi oldu. İki ittifak şeklinde biçimlenen seçimlerde Cumhur ve Millet
ittifakları öne çıktı. Cumhur ittifakı açıktan ve net biçimde belli olan bir
birliktelik iken; Millet ittifakı bu konuda net ve belirgin değil. Bu
belirsizliği hangi yöntemler ile aşıp sandıkta güç birlikteliği yapacakları
anlaşılmış değil.
Cumhur ittifakı liderliğini Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
yaparken; Millet ittifakında öne sayın Kemal Kılıçtaroğlu çıkmakta. Cumhur
ittifakının ana ortağı MHP iken; Millet ittifakının ana ortağı olarak İyi parti
görünmekte. Açık olarak görünmemekle birlikte, zimmen ve dolaylı olarak HDP de
Millet ittifakının bir ortağı olarak öne çıkmakta. Ancak gelecek tepkileri
göğüslemek ve olumsuz etkileri bertaraf etmek adına, bu herkesçe malum olan üstü
örtülü bir ortaklık.
Seçim dönemi propagandaları boyunca öne çıkan konular, Sayın
Erdoğan'ın çalışkanlığı, bitmez tükenmez enerjisi ile Millet ittifakının
ortaklık yapısının, ortaklık protokolünün belirsizliği ve adayların ortaya
çıkan olumsuz yanları.
Tercihler yapılırken adayların ismi önceki dönem seçimleri kadar
önde değil. Bunda etkili olan kurulan bu ittifakların varlığı ve partilerin güç
seviyeleri etkili. İttifakın veya partinin güçlü olduğu alanlarda aday isimleri
pek önem ifade etmese de, bunun tam tersi olduğu yerlerde ise seyrekte olsa
adayların ismi öne çıkmaktadır.
Seçim baştan beri bir yerel seçim havasında geçmemektedir.
"Beka Meselesi" ana başlığı altında ifade edilebilecek endişeler
neticesinde mihenk taşı olabilecek bir seçim niteliğine bürünmüştür.
"Seçmek" gayesi ile gittiğimiz sandıklarda
tercihlerimizi etkileyecek olan temel prensipler muhakkak ki bulunmaktadır.
Yoksa birey olarak bizlere verilen bu çok önemli yetkinin bir değeri kalmaz. Bu
öyle bir yetkidir ki hem birey olarak bizi, hem millet olarak devleti, hem
bugünü hem de geleceği etkileyen güçlü bir yetkidir. İsteğimiz doğrultusunda
muhakkak ki bu anlam dahilinde kullanılmalıdır.
Bizlerin "seçmek" için baz aldığı kriterlerin başında
milletimizin, devletimizin varlığının devamı, gücü ve geleceği yer alır.
Devletin gücü oranında diğer esaslı kriterlerin uygulanabilmesi imkan dahilinde
olabilir. "Güçlü devlet" güçlü millet ile, birlik halinde toplum ile
mümkün olur. Bu birliktelik ise güçlü lider ile ve muhakkak ki milletin arzusu
istikametinde yol alan lider ile mümkün olur. Yoksa bu hiç bir şartta mümkün
değildir.
Millet olarak bu konuda son 15/20 yıldır şanlıyız. Milletin arzusu
istikametinde cesurca sapmaya uğramadan dost doğru giden bir lider
bulunmaktadır. Her türlü baskıya, saldırıya, ihanete ve diğer pek çok olumsuz
şeye karşın pes etmeyen ve her seferinde daha büyük bir şevk ile yol alan bir
lider var. Allah'ı var milletimizde liderine her zamankinden daha güçlü ve daha
cesur bir biçimde sahip çıkmakta, yalnız koymamaktadır.
Geçmiş yılların verdiği öz güvenle milletimizin büyük bir
çoğunluğu bu seçimde tereddütsüz liderinin arkasında yer alacaktır. Belli bir
kesim kendi geleneksel parti bağlılığı ekseriyetinde yer alırken, çoğunluğu
kararsız olarak nitelendirilen bir kesimde zihin bulanıklığı, algı çalışmaları
etkisi, beklenti, çıkar, küskünlük vb nedenler ile sandığa gidecektir.
Bu konudaki tek temennimiz tercihlerin netleşmeden önce en öne
Milletin/devletin varlığı/geleceği temel belirleyici kriter olarak belirlenmesi
ve ona göre daha sonra parti, aday vb kriterlerin tercih meselesi olarak
değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Bu seçimlerin öne çıkmayan ancak birde altan alta öne sürülen
sessiz sedasız bir argümanı da "ders vermek" olarak kullanılmaktadır.
Öncelikle ders almayana, alamayana verilir. Dersini yapana, dersini alana not
verilir, başarısına göre takdiri, teşekkürü edilir. Görüldüğü kadarı ile bu
kavram, bu deyim anlamı dışında kullanılarak etki yaratılmak istenilmektedir.
Sayın Erdoğan önderliğindeki bu iktidar büyük bir ekseriyetle ders
alma işlerini çoktan tamamlayıp, sınıf atlaya atlaya çoktan bu mekteplerden
üstün başarı ile mezuniyetlerini alıp, yetkinliklerini ispatlamışlardır (iktidar liderin yetkinliğine göre değerlendirilmektedir.). Bu da
yaklaşık 11 seçim ile tasdiklenmiş ve yetkilendirilmiştir. Ders bu seçimlerde
bu yetkileri alamayanlara ve tasdik edilmeyenlere verilir.
Tüm bu geçmiş zaman olmuşları göstergeleri dahlinde rahatça şunu
diyebiliriz ki sayın Erdoğan çoktan ders alma aşamalarını geçmiş ve başlı
başına bir okul halini almış alim bir lidere dönüşmüştür. Bu saatten sonra
edebi müsait, nefsi ehil ve nankörlük illetinden muzdarip olmayanların
faydalanabileceği bir nimettir.
İnsan olarak, millet olarak, devlet olarak bizlere kattığı değer,
yükseltiği seviye ve bunlar için göğüs gerdiği o çetin mücadeleler
düşünüldüğünde böyle bir ders verme düsturu olsa olsa en hafifi ile büyük bir
edepsizlik ve nankörlük olarak adlandırılır.
Ne mutlu ki öyle büyük ahlaki değerlere sahip bir milletiziz ki böyle yollara teveccüh etmeyen,
en kadim yollarda büyük bir ferasetle yol alan bir karakterdeyiz. Siyaseti
sezmede, yönlendirmede ayar çekmede en hassas terazilere sahibiz.
Bir olumsuz müdahale, engel, yönlendirme olmadığı sürece tarih
boyu tecrübeler bu konuda muhteşem örnekler sunuştur bizlere. Bundan sonrada
yanılıp, hayıflanıp keşkeler ile dövüneceğimiz yanlışlıklar yapmayacağı aşikârdır.
Bizler kendi tercihlerimizi belirlerken emin olduğumuz liderimiz
konusunda düşüncemiz ona mümkün olan en üst düzey desteği sunarak
mücadelesinde, gittiğimiz yolda yaptığı liderlikte arkasına bakmadan tüm
enerjisi ile geleceğe yürümesinde arkasında durmaktır. Onun bizden bundan başka
bir talebi ve ihtiyacı bulunmamaktadır. Bu yoldan bizden daha güçlü, daha
geçerli bir desteği, dayanak noktası bulunmamaktadır ve bulunmamalıdır da. Bu
yol bizim yolumuz ise bu yolda bizden başka sunulan, dayanılan her destek, her
kuvvet bizden değildir, bizim için değildir.
Biz bizim için bizden olan, bizden destek alan ve bizim yolumuzda
yol alan lidere hak ettiği, ihtiyacı olan desteği sunmalıyız. Biz öyle
yapacağız ve bizim için yol alan, bizden olan bir liderin kazanmasını canı
gönülden temenni edeceğiz.
Ve 20 yıla yakındır biz öyle bir lidere sahibiz, onunla aynı yolda
olmakla bahtiyarız. Bundan sonra temennimiz geçmiş sıkıntıların, tecrübelerin
birikimlerimizin geleceğimize değeler katması ve milletimize esenlikler
getirmesidir.
Bu düşünce ve dileklerimiz ile yarın ki seçimin huzurla geçmesi ve
hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder