22 Ekim 2018
4 Ekim 2018
Modern dünya yalan fitne ve savaş
Bir yerde fitne ve fesat varsa onun kökeninde yalanı aramalı...
Savaşlar da en dibinde, kökeninde bir fitne ve fesat ürünüdür...
Öyleyse fitne nedir?
Fitne, sözlükte tecavüz, alavere, hengâme, keşmekeş, teşevvüş kelimelerinin
her birine karşılık gelse de, kavram bu kelimelerin toplam anlamına denk
düşüyor.
Keza fesat kelimesi de bozguncu, fasit, arabozan, münafık, nifakçı,
kışkırtıcı, hainlik, melanet, habislik, alçaklık, cibilliyetsizlik, şer
kelimelerinin toplam anlamını içeren bir kavram...
Fitne ve fesat kelimelerinin ortak paydası ise yalan...
Taraflar arasında güven yitiminin kaynağı da yalandır...
Modern savaşların kökeni yalana dayanır... Bu savaşların başlaması için
kökende reel nedenleri bulmak zordur. Yalan, gerçeğin üstünü öylesine örtmüştür
ki, gerçek olan kara bulutların arkasında görünmez hale gelmiştir. Bahaneler
gerçek olarak kabul görmüştür.
Sadece modern savaşlar değil, konvansiyonel savaşların kökeninde de fitne
ve fesat faktörünü bulmak zor değil.
Hz. Osman ile Hz. Ali dönemleri boyunca sahabeler arasında geliştirilen
fitne ve fesadın kaynağı Yahudi Abdullah ibni Sebe tarafından körüklenen
koğuculuk olayıdır... Sahabeler bu fitnenin üstesinden hac döneminde birbiriyle
karşılaşıp yüzleşerek gelmişlerdir...
Bazılarınca modern zamanların dönüm noktası Victor Hugo’nun “O bir savaş
değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir” diye nitelediği Waterloo savaşıdır...
Stefan Zweig bu savaşı da anlattığı Yıldızın Parladığı Anlar kitabında, savaşın
hemen sonrasında savaşın sonucunu bildirmek üzere rüzgâr hızıyla Londra’ya
giden Rothshild’e de değinir. Londra’ya varan bu adam, henüz kimselerin duyup
öğrenmediği bu haber sayesinde İngiliz borsasını altüst etmeyi başarıyor. Bu
dâhice hareketiyle bir başka imparatorluk, bir başka hanedan kuruluyor:
Rothshild’in Para İmparatorluğu... Ancak olay Zweig’ın değindiği gibi masumca
değil. Rothshild bir an önce Londra’ya İngilizlerin yenildiği yalanını uçuruyor.
Paniğe kapılan Londra borsasında senetlerin değeri nerdeyse sıfıra yaklaşıyor.
Bu senetleri yok pahasına satın alan bu sahtekâr, günler sonra Londra’ya
galibiyet haberi gelince coşan borsaya aynı senetleri yüksek fiyatla borsaya
sürüyor...
Dostoyevski 1880 yılında yaptığı Puşkin Üzerine Konuşma’sında önümüzdeki
yüzyılda dünyanın şimdiye kadar görmediği çapta bir savaş olacak, der. Ve
ekler: bu savaşın sonunda herkes kaybedecek, bir Yahudiler kazanacak... Bu
kehanet 1914-18 yılları arasında gerçekleşir. Savaşın tek kazananı gerçekten
Yahudiler olur. Çünkü İttifakçıları da İtilafçıları da o desteklemiştir. Hangi
taraf kazanırsa kazansın savaşın sonunda yapılacak antlaşmayı o dikte
edecektir...
Türkiye’de vuku bulan son devalüasyon acaba masum bir iktisadi dalgalanma
olayı mıdır yoksa siyasal bir girişimin sonucu mudur? İktisadi hayatın temel
nirengileri sağlamca yerinde dururken, karayollarında tırlar kamyonlar yolcu
otobüsleri yoğun bir trafik akışı sergilerken ilgilileri konu üzerinde bir daha
düşünmeye davet etmek isterim... Bu olayın arka yüzünde de acaba bir fitne ve
fesat parmağı mı bulunuyor?
Kaynak: Yeni Şafak/Rasim Özdenören
3 Ekim 2018
Terörün Ekonomik Hali: Fırsatçı Terörü
Ülkemizin üzerinden hiç bir zaman sıkıntı,
düşman, terör eksilmiyor. Yüzyıllardır bu böyle. Belkide yüzyılların getirdiği
bir birikimle milletimiz her daim metanetli, soğukkanlı ve dirayetli. Her biri
başlı başına bir ülkeyi çökertecek, bir toplumu tarihten silebilecek
sıkıntılardan hep güçlenerek veya, küllerinden yeniden filiz vererek
çıkmaktadır.
Her saldırı hep en beklenmedik
biçimde, en kahpe yöntemlerle üstümüze gelmekte, zamanla etkisini yitirip
rutine bindikçe, şekil, boyut ve elemanlarını değiştirip hiç durmadan devam
ettirilmektedir.
Yakın yıllara baktığımızda
Suikastlar, Bombalar, Hendekler, Darbeler, İşgaller, Kanlı sokak eylemlerine
şimdide "Ekonomik" olanları ile devam edildiğini görmekteyiz.
Tüm bu saldırıların bir
saldıran/saldırtan yanı olduğu gibi, bir de işbirlikçileri, kullanılan
elemanları olmaktadır. Bunlarında kökü kurusun bin bir çeşit şekli
bulunmaktadır. Bu bin bir çeşit biçimin bin bir çeşitte kullanma biçimi
bulunmaktadır. Çoğunlukla içimizde barınan bu kişi/kurumlar içten içe bizlere
en ahlak dışı, en haince ve en acımasızca yöntemlerle saldırılarını hiç
gözlerini kırpmadan, vicdanlarını sızlatmadan sürdürmektedirler.
Devletimiz milletimiz büyük bir
sabırla, büyük bir metanetle ve büyük bedellerle her bir saldırıya cevap
vermekte, etkisiz hale getirmekte ve yoluna devam etmektedir. Ancak ne yazık ki
bu saldırılar her seferinde renk, şekil, araç değiştirip içimizdeki elemanları
ile yeni saldırılarını gerçekleştirebilmektedirler. Bunu en büyük nedeni de
bizim gibi, bizden gibi olup da bizleri içeriden hançerleyen, zehirleyen
hainlerin varlığı olmuştur.
Şimdi ise bu saldırılar
EKONOMİK hal biçimi ile karşımıza çıkmaktadır. Ve bu saldırıların her
cephesinde bizlerden görünen, bizlerden nemalanan, bizlerden sanılan yüzlerce
hain hançer sallamakta, pusu kurmakta, altımızı oymaktadır. Bunların bin bir
çeşidi her alanda bulunmaktadır. İş adamı, işçi, öğretmen, öğrenci, üretici,
tüketici, toptancı,siyasetçi, marketçi, depocu ve daha bin bir kılıkta can
siparene bu hainlikte yarışmaktadırlar.
Dışarıya servet aktaranlardan,
yalan yanlış haber yapanlara, panik yaratmak adına her mekanda ortalığı
velveleye verenden, bu durumu siyasi ranta çevirmek isteyene, Marketlerde gece
gündüz etiket yenilemekten, gramaj düşürmekten, stok yapmaktan büyük bir iştah
alanlarla, dövize, altına yığınak yapanların bu ülkeye verdikleri zarar
patlayan bombalardan daha az değil, bilakis daha yüksek tahribattadır.
Kısaca eline bir silah alıp
milleti kurşunlayanlar ile, eline fiyat etiketi tabancası alıp fiyatları
değiştirenlerin bir farkı yoktur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)