1 Ağustos 2016

15 Temmuz 2016: Darbe Anı

O akşamın öne çıkan her ne varsa temel olarak iki ayrıldı. Davranışlar, tepkiler, düşünceler. Bu iki temel ayrıma göre bir şekilde ak ile kara belli oldu. Öyle ki zaman bile ikiye ayrıldı. Gelecek ikiye ayrıldı. Bir asra bedel uzun gecede tüm her şey BİR AN içinde oluverdi.

Öncelikle darbenin duyulması ile verilen ilk tepkiler de bu görülebiliyor. Bu işin içinde olanlar, doğrudan veya dolaylı bilenler, arzu edenler içten içe kaynayan bir sevinç dalgası ile ellerini ovuşturmaya, yüzlerine berbat bir gülümseme kondurmaya ve bir sonraki adım için kendi adlarına olacakları canlandırmaya başladılar.

Bu işe karşı olup tahmin edenler dahil, bilmeyenler, beklemeyenlerin ilk tepkisi: Şaka mı yapıyorsun! Dalgamı geçiyorsun! Dalga geçmenin sırası mı? oluyor. Yapılan kalkışma akla, mantığa o kadar aykırı, o kadar absürd ki bu işin olabileceğini en iyi bilecek olan Genel kurmay başkanı, Cumhurbaşkanı dahil, olay başladığı halde bile böyle tepkiler veriyor.


Çok kısa süreler de gerçekleşen olaylarda herkes bir karar veriyor. Darbe olduğuna hem fikir olan herkes bunu kimlerin yaptığı ve sonuçlarının ne olabileceği konusunda ise aynı fikirdeler. FETÖ ve sonu felaket.

İnsanların bir kısmı olayın başarı ile neticelenmesini, devletin ele geçirilmesini, birilerinin ortadan kaldırılıp yeni bir düzenin kurulmasını köşesinde beklerken bir an önce sabah olup bu beklentilerin gerçeğe dönmesine odaklanmaktadır. Burda bir kısmı bu işin içinde ise onla ilgili faaliyetlere dalmış, bir kısmı görev beklemiş, bu işle alakası olmasa bile bir kısım da koşarak bankamatiklere giderek olan paralarını çekmeye çalışmışlardır.

Büyük bir kısım ise bir şeyler yapmalı, harekete geçmeli ama nasıl diye kıvranırken bir yerlerden gelen ortak bir talimatmış gibi refleks olarak Abdes alıp namaz kılmıştır. Bu yaşanılan mucizenin başlangıcıdır, andıdır, inancıdır, bütünleştirici iksiridir. O an Ülkemizin büyük bir coğunluğu ilk hareket olarak ABDES ALIP NAMAZ KILMIŞTIR. Sonrası ise her kimin imkanı varsa yakınları ile helalleşip uzun ve karanlık  gecenin içine dalmışlardır.

Bu uzun ve karanlık gecede dengeler ABDES ALIP NAMAZ KILANLAR ile BANKAMATİKLERE KOŞUP NAKİT ÇEKENLER arasında belirlenmiştir.

Olaya ilk tepki ve duruşu belirleme sonrası insanların bir yarısı evlere kapanıp neticenin sabah belirlenmesini beklerken, bir kısmı da alışveriş derdine düşerken, bazıları da memleketi terk etmenin yollarını araştırmaya başlamıştır.

Diğer yarı ise evlerde duramamaya, daralmaya başlamış ve yavaş yavaş sokaklara deli divane biçimde çıkmaya başlamışlardır. Hareketlenmenin yoğun olduğu ve bölgelerinde hissedenler kendi inisiyatifleri ile tepkiler koymaya girişmişler ve ilk işaret fişeklerini ateşlemişlerdir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın çağrısı ile ise, bu inanan yürekler, bu Hak yolunda mübarekler "Kükremiş Sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım" edası ile özgürlük ateşini, vatan sevdasını bu hainlerin üzerine salmış ve tüm dünyayı şaşkına çeviren bir biçimde gövdelerini siper ederek VATANINA karşı yapılan "bu hayasız akını" durdurmuşlardır. Olayların uzağında kalanlar ise her an tetikte kurumlarına, sokaklarına, mahallelerine dağılarak aynı inancı aynı biçimde göstermişlerdir.

Bu iki temel ayrıma göre mücadele en acımasız, en beklenmedik hainliklerle devam ederken, olayları uzağında olanlar, müdahil olamayanlar sosyal medyadan, sokak, kahve, işyeri vb noktalarda sözleri ile, dilekleri ile gene ikiye bölünerek kendilerini belli etmişlerdir.

Bir kısım Oyun, Tiyatro, başkanlık, hak etti, olacağı buydu, Memleketi getirdikleri hal bu işte, biz demiştik, Sokağa çıkma oyuna gelme, Kendi ikbali için Milleti bir birine düşürüyor, Sokağa çıkmak iç savaştır gibi daha onlarca aynı hizmete, aynı niyete hizmet eden ve aynı merkezlerden üflenmiş o zehirli cümleleri kurarken neye hizmet ettikleri belli edilmiştir.

Bir kısım ise bir şeyler yapamamanın telaşı, üzüntüsü, imkânsızlığı altında kıvranırken bu işin Vatan millet meselesi olduğunu, yarınların karanlıklara gebe olduğunu, tankların altında seçimlerin olamayacağına, bu lafları diyenlerin de bu işin bir parçası olduğuna, şehitlerin, kahramanların hakkından,

Bir olmaktan, tek çatı altında toplamaktan, işin sen ben ayrımı yapmayacak kadar ciddi olduğuna ve daha binlerce vatan sevgisi ile harmanlamış farklı farklı kaynaklardan çıkan ve tek bir kazanda kaynaşıp güçlü tek bir söze dönüşen bir hali almaktadır.

O gecenin ortak sloganları ise onlarca yıldır boşu boşuna tek bir ağızdan haykırmadığımız anlaşılan: "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır" "Vatan sana canım feda" "Her şey vatan için" "HER TÜRK ASKER DOĞAR"

Evet, O Bir asra bedel kısa gecede her şey uzun bir çizgi ile BİR AN içinde ikiye ayrıldı. Bir taraftan karanlık, hainlik, kalleşlik, kötülük, korkaklık kalırken; Bir tarafta aydınlık, kahramanlık, vatanseverlik, mertlik, iyilik, cesaret kaldı.

Allaha çok şükür ki O karanlık gecenin sabahında kolu kanadı kırılmış, yüreği parçalanmış onurlu insanların kazandığı bir olmuş beraber olmuş kucaklaşmış inananlar ordusu ile hak edilmiş ve tüm sinsi kahpe düşmanları yenilmiş bir Vatan kalmıştır.

Şimdi yapmamız gereken bu birlik, bu beraberlik ile Vatanı sağlam temeller ile yeniden dizayn etmek ve bu kötülüklerden arındırarak gelecek günlere arkası sağlam,iç sağlam bir milletle yürümektir.

Allah (c.c)  korudu, Allah (c.c) daima koruyup, yüceltsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder