O akşamın öne çıkan her
ne varsa temel olarak iki ayrıldı. Davranışlar, tepkiler, düşünceler. Bu iki
temel ayrıma göre bir şekilde ak ile kara belli oldu. Öyle ki zaman bile ikiye
ayrıldı. Gelecek ikiye ayrıldı. Bir asra bedel uzun gecede tüm her şey BİR AN
içinde oluverdi.
Öncelikle darbenin
duyulması ile verilen ilk tepkiler de bu görülebiliyor. Bu işin içinde olanlar,
doğrudan veya dolaylı bilenler, arzu edenler içten içe kaynayan bir sevinç
dalgası ile ellerini ovuşturmaya, yüzlerine berbat bir gülümseme kondurmaya ve
bir sonraki adım için kendi adlarına olacakları canlandırmaya başladılar.
Bu işe karşı olup tahmin
edenler dahil, bilmeyenler, beklemeyenlerin ilk tepkisi: Şaka mı yapıyorsun!
Dalgamı geçiyorsun! Dalga geçmenin sırası mı? oluyor. Yapılan kalkışma akla,
mantığa o kadar aykırı, o kadar absürd ki bu işin olabileceğini en iyi bilecek
olan Genel kurmay başkanı, Cumhurbaşkanı dahil, olay başladığı halde bile böyle
tepkiler veriyor.
Çok kısa süreler de
gerçekleşen olaylarda herkes bir karar veriyor. Darbe olduğuna hem fikir olan
herkes bunu kimlerin yaptığı ve sonuçlarının ne olabileceği konusunda ise aynı
fikirdeler. FETÖ ve sonu felaket.
İnsanların bir kısmı
olayın başarı ile neticelenmesini, devletin ele geçirilmesini, birilerinin
ortadan kaldırılıp yeni bir düzenin kurulmasını köşesinde beklerken bir an önce
sabah olup bu beklentilerin gerçeğe dönmesine odaklanmaktadır. Burda bir kısmı
bu işin içinde ise onla ilgili faaliyetlere dalmış, bir kısmı görev beklemiş,
bu işle alakası olmasa bile bir kısım da koşarak bankamatiklere giderek olan
paralarını çekmeye çalışmışlardır.
Büyük bir kısım ise bir
şeyler yapmalı, harekete geçmeli ama nasıl diye kıvranırken bir yerlerden gelen
ortak bir talimatmış gibi refleks olarak Abdes alıp namaz kılmıştır. Bu
yaşanılan mucizenin başlangıcıdır, andıdır, inancıdır, bütünleştirici
iksiridir. O an Ülkemizin büyük bir coğunluğu ilk hareket olarak ABDES ALIP
NAMAZ KILMIŞTIR. Sonrası ise her kimin imkanı varsa yakınları ile helalleşip
uzun ve karanlık gecenin içine
dalmışlardır.
Bu uzun ve karanlık
gecede dengeler ABDES ALIP NAMAZ KILANLAR ile BANKAMATİKLERE KOŞUP NAKİT
ÇEKENLER arasında belirlenmiştir.
Olaya ilk tepki ve
duruşu belirleme sonrası insanların bir yarısı evlere kapanıp neticenin sabah
belirlenmesini beklerken, bir kısmı da alışveriş derdine düşerken, bazıları da
memleketi terk etmenin yollarını araştırmaya başlamıştır.
Diğer yarı ise evlerde
duramamaya, daralmaya başlamış ve yavaş yavaş sokaklara deli divane biçimde
çıkmaya başlamışlardır. Hareketlenmenin yoğun olduğu ve bölgelerinde
hissedenler kendi inisiyatifleri ile tepkiler koymaya girişmişler ve ilk işaret
fişeklerini ateşlemişlerdir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın çağrısı ile ise, bu
inanan yürekler, bu Hak yolunda mübarekler "Kükremiş Sel gibiyim, bendimi
çiğner aşarım" edası ile özgürlük ateşini, vatan sevdasını bu hainlerin
üzerine salmış ve tüm dünyayı şaşkına çeviren bir biçimde gövdelerini siper
ederek VATANINA karşı yapılan "bu hayasız akını" durdurmuşlardır.
Olayların uzağında kalanlar ise her an tetikte kurumlarına, sokaklarına,
mahallelerine dağılarak aynı inancı aynı biçimde göstermişlerdir.
Bu iki temel ayrıma göre
mücadele en acımasız, en beklenmedik hainliklerle devam ederken, olayları
uzağında olanlar, müdahil olamayanlar sosyal medyadan, sokak, kahve, işyeri vb
noktalarda sözleri ile, dilekleri ile gene ikiye bölünerek kendilerini belli
etmişlerdir.
Bir kısım Oyun, Tiyatro,
başkanlık, hak etti, olacağı buydu, Memleketi getirdikleri hal bu işte, biz
demiştik, Sokağa çıkma oyuna gelme, Kendi ikbali için Milleti bir birine
düşürüyor, Sokağa çıkmak iç savaştır gibi daha onlarca aynı hizmete, aynı
niyete hizmet eden ve aynı merkezlerden üflenmiş o zehirli cümleleri kurarken
neye hizmet ettikleri belli edilmiştir.
Bir kısım ise bir şeyler
yapamamanın telaşı, üzüntüsü, imkânsızlığı altında kıvranırken bu işin Vatan
millet meselesi olduğunu, yarınların karanlıklara gebe olduğunu, tankların
altında seçimlerin olamayacağına, bu lafları diyenlerin de bu işin bir parçası
olduğuna, şehitlerin, kahramanların hakkından,
Bir olmaktan, tek çatı
altında toplamaktan, işin sen ben ayrımı yapmayacak kadar ciddi olduğuna ve
daha binlerce vatan sevgisi ile harmanlamış farklı farklı kaynaklardan çıkan ve
tek bir kazanda kaynaşıp güçlü tek bir söze dönüşen bir hali almaktadır.
O gecenin ortak
sloganları ise onlarca yıldır boşu boşuna tek bir ağızdan haykırmadığımız
anlaşılan: "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır" "Vatan sana
canım feda" "Her şey vatan için" "HER TÜRK ASKER
DOĞAR"
Evet, O Bir asra bedel
kısa gecede her şey uzun bir çizgi ile BİR AN içinde ikiye ayrıldı. Bir
taraftan karanlık, hainlik, kalleşlik, kötülük, korkaklık kalırken; Bir tarafta
aydınlık, kahramanlık, vatanseverlik, mertlik, iyilik, cesaret kaldı.
Allaha çok şükür ki O
karanlık gecenin sabahında kolu kanadı kırılmış, yüreği parçalanmış onurlu
insanların kazandığı bir olmuş beraber olmuş kucaklaşmış inananlar ordusu ile
hak edilmiş ve tüm sinsi kahpe düşmanları yenilmiş bir Vatan kalmıştır.
Şimdi yapmamız gereken
bu birlik, bu beraberlik ile Vatanı sağlam temeller ile yeniden dizayn etmek ve
bu kötülüklerden arındırarak gelecek günlere arkası sağlam,iç sağlam bir
milletle yürümektir.
Allah (c.c) korudu, Allah (c.c) daima koruyup, yüceltsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder