Eğer bazı iddialar gibi ABD ile
Rusya arasında planlı bir oyunun parçası olarak sahnelenmiyorsa, son yıllarda
Putin tarafından uygulanan çok riskli bir oyun oynanmakta.
Geçmişi eskilere 10 yıllara
dayanan Rusya'nın yeniden ayağa kalmasını ve güç odağı olmasını amaçlayan
politikalar belli bir oranda amacına ulaştı. Ancak bu başarıda Putin'in keskin
ve saldırgan politikaları kadar muhataplarının pasifliği ve çekimserliği de
epey katkıda bulundu.
Konjoktürel bir şans mı yoksa bir
politikanın sonucu mudur bilinmez o dönemlerde beklenilmedik bir biçimde artan
petrol fiyatları Rusya'ya inanılmaz bir katma değer ve sermaye sağladı. 2000'li
yıllarda varili ortalama 25$ olan ham petrol 10 yıl içinde 100$ aşarak yıllık
150 Milyar $'ı aşan bir gelir yarattı Rus ekonomisine.
Bu artı dolarlar, yeni yatırımlara, artan refaha ve eski öz
güvenine kavuşmalarına yol açtı. Bu pozitif etkiler yanında eski kötü
huylarında zamanla devşirmesine şahit olduk. Hiç bir uluslararası işbirliğine
yanaşmayan, bildiğini okuyan saldırgan bir hal aldılar. Bunun en bariz
örnekleri Gürcistan ve Ukrayna’ya yapılan askeri müdahaleler.
Dünyanın ve muhataplarının
sessizliği ve işe yaramayan kıytırık yaptırımları öz güvenlerinin tavan
yapmasına ve saldırganlıklarının sınır tanımaz hale gelmesine yol açtı.
Diplomasi, ikili iyi ilişkiler,
karşılıklı saygı ve güven gibi kavramlar onlar için kağıt üzerinde anlamsız
kavramlar olarak kaldı. Bu kafa ile Suriye'ye daldılar.
Aynı saygısızlığı, kuralsızlığı
ve ihlalleri Türkiye sınırında sürdürme hatasına düştüler. Türkiye diplomasi,
ikili dostluk, askeri nizam içinde ilk olan ve sonrasında onlarca kez
tekrarlayan tüm olumsuz davranışları sineye çekip izahat dinledi. Baktı ki ne
sözün hükmü var, ne diplomasinin uyarılarını ve kurallarını sertleştirip tüm
dünyaya deklare etti.
Bugüne kadar ipe sapa gelmez
tepkilere alışık olan Rusya Uçağının düşürülmesi ile şoka girdi. Tüm havası ve
öz güveni gerçeğin soğuk yüzünde paramparça oldu. Tepki dersen aynı tonda
vermesi imkansızken, bozulan itibarını düzeltmek adına akla hayale gelmeyen,
devletler işleyişine uymayan tepkilere girişti.
Bu saatten sonra aynı tonda cevap
vermedikten sonra iki domates üç tavuk almamak veya insanları hava alanlarında
bekletmekle bu çizik düzelmez.
Tabii ki Rusya'nın bu
saldırganlığı ve bir kalemde Türk devletini karşısına alıp, kurulmuş olan iyi
ilişkileri bozması akıl alır bir siyaset değildir. Öyle ki geçmiş
dayılanmalarında itildiği kıskaçta kurtuluş kapısı olarak yer alan bir Türkiye
varken.
Uluslararası ilişkiler belli
anlaşmalara ve kurallara göre işler. Ekonominin karşılıklı etkileri malum bir
yapısı vardır. Rusya'nın atacağı her adımın kendine dönecek etkileri de
olacaktır. Türkiye'nin alternatifleri olduğu kadar Rusya'nın da başa
çıkamayacağı dezavantajları mevcuttur.
En büyük dezavantajı düşüşe geçen
Petrol fiyatları ve artan askeri harcamalarıdır. Bu ters orantı içinde bu
politikalar uzun süre yürütülemez. Bu işin sonu ekonomik dar boğaza, sıkılan
kemerlere ve patlayan sosyal gerilimlere kadar varır. Sonunda kayıp eden Rusya
ve Putin olur.
Bu güne kadar Putin tek taraflı
olarak RUS ruleti oynayarak kazandı. Her seferinde muhataplarına meydan okudu
ve silahı kafasına dayayarak tetiğe bastı ve boşa düşen tetik ona kazandırdı.
Aynı oyunda hep pas geçen ve Putin'e yol veren muhatapları onun egosunu ve etki
alanını büyüttü, ta ki Türkün gururuna basana kadar.
Düşen uçakta Türkiye oyun moyun
oynamadan direk kafasına sıktı ve dedi ki "Sınır namustur, oyuna
gelmez". Böylelikle şişkin ego patladı ve gerçekler Putin'in önüne geldi.
Eğer Rusya, hala olayı soğutmayıp
ve kendi hatasının sonuçlarını sineye çekmeye yanaşmayıp, çocukça tavrı ile
Türkiye'ye ile gerilimi devam ettirirse yakın bir zamanda kendi kayıp
edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder