16 Eylül 2015

Dehşet Anı

Herkes bir inanca, bir bakış açısına, bir duruşa sahiptir. Kalem oynatanlar, söz söyleyenler, tepki verenler bunlara göre kendilerini ifade etmeye ve bir şeyleri etkilemeye çalışırlar.

Ülkemizde öyle bir kesim var ki hipnoz edilmişçesine, bağnazcasına bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanmakta, onun dışında her türlü şey anlamsız kalmaktadır. Ne ahlak, ne prensip, ne çıplak gerçekler bir anlam ifade etmemektedir.

Bu konuda en bariz örnek Başbakan'a karşı olan nefret dolu olanlar. Başbakan'a yönelik en ufak bir zarar verecek her ne varsa ona can pahasına sarılıp, göklere çıkaranlar; Başbakan'a zerre kadar yarar sağlayacağını düşündükleri her ne varsa tüm hınçları ile saldırıp linç ederek yerin dibine sokmaya çalışmaktalar.

Hepsinin gözü kör, kulakları sağır. Sanıyorlar ki gözlerini sıkıca kapattıklarında, kulaklarını tıkadıklarında sadece istemedikleri şeylerden kaçacaklar.  Hâlbuki hakikat bizlerin gözlerinizin/kulaklarımızın kapalı olmasına göre değişmez. Hakikat hakikattir ve bin yol geçse de, milyonlar inkâr etse de hep öyle kalır.

İşin komiği bunlar herkesi kendi gördükleri, kendi duydukları gibi dış dünyayı algıladığını sanmalarıdır. Hâlbuki uzaktan bunlara bakanlar, kocaman bir saçmalıklar yumağı görüp, kara komedi izlemektedirler, şaşkınlıkla.

Bunlarla aynı tuşa basmayanlara, aynı adama çatmayanlara, aynı yolda yürümeyenlere karşı her türlü saldırı mubahtır, yıllarca aynı muhiti paylaşanlar bile.


En güzel örnek Yılmaz Özdil'dir. Özdil tam onların istediği hedefe tam onların istediği tarzda yıllarca yazılar yazıp, gönüllerini şen kılmışken; Günün birinde Hedeflerindeki Başbakan'a yapılan hakaretlere itiraz ettiğinde bir anda neye uğradığını şaşıranlardandır.

Son örnek ise Eyüp Can olmuştur. Suriye'den gelen akla hayale sığmayan bir vahşiliğe ait resimler hakkında "İnsan" olandan beklenen bir yazı kaleme almaktan ne kadar zora düştüğünü öğrenmek isteyenler sadece yazıdaki yorumlara baksa yeter.

Yine Radikal'de Suriye'deki bu katliam ile ilgili konuda yaptığımız yorumlarda kısaca "Kimin niye yaptığına bakmadan bu resimlerdeki görülenler insanlık dışıdır, vahşettir ve herkes durduğu yere bakmadan bunları eleştirmeli, kınamalıdır. Böyle katliamlar karşısında her şey anlamını yitirir" şeklindeki düşüncelerimize yapılan karşı yorumlar ve onlarca beğenmedim butonuna basanlar, işte bu anlatmaya çalıştığımız bağnazlardandır.

Kaç gündür Radikal bloğun Suriye konusundaki tepkilerini izliyorum. Konu Hükümete, Başbakan'a zarar verdiği bir noktada durduğuna kanaat getirenlerde kalemler şakımakta. Ve bu yazılar en öne çıkıp, parlamakta iken; Öldürülen 11,0000'den fazla insan konu edilirken sırf Başbakan'ı haklı çıkaran veriler olduğu düşünüldüğünden es geçmektedirler.

Bu 11.000 (Bir İlçe Nüfusundan fazla) insanın sistematik olarak ağır işkenceler ile öldürüldüğünün kanıtı (itham edilen hiç bir tarafça inkar edilmeyen) bu resimler yayınlandığı zamanlarda, kendilerini demokratik, hümanist, insan hakları savunusu gören, demokratik kalemler bakım nelere merak sarmış ve Radikal blog editörleri de nasıl bunlara en ön sıralarda yer açmışlar; Çorbacı Hasan, Buz Pateni ve Sazanlar!!! Vah! Vah! Vah!

Suriye'den gelen resimlerin ortaya çıktığı günde parti meclisinde konuşma yapan ana muhalefet partisi başkanı "Dehşete Düşüren Belge" diye bizlerin dikkatini çektiğinde içimizde bir kıpırtı oldu "İnsanlığın yok olduğu bu olayda, tüm dünyevi şeyleri/günlük siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakarak, bu olayı ana gündem maddesi yaptı" şeklinde düşüncemizde fena olarak yanıldık. Bırakın ana gündem konusu yapmayı kenar süsü bile değildi, bu 11.000 CAN.

İşte "O" an biz dehşete düştük. Ve bir kez daha anladık; Geçmişin binlerce yıllık karanlık yüzünde nasılda milyonların birbirine kıydığını, ötekilerin kendi küçük hesapları yaptığı anlarda.


GÜNÜN BLOGU

EN ÇOK YORUMLANAN

EN ÇOK OKUNAN

EN POPÜLER
































(ilk yayın tarihi:24.01.2014 13:27:44)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder