Herkes bir inanca, bir
bakış açısına, bir duruşa sahiptir. Kalem oynatanlar, söz söyleyenler, tepki
verenler bunlara göre kendilerini ifade etmeye ve bir şeyleri etkilemeye
çalışırlar.
Ülkemizde öyle bir kesim
var ki hipnoz edilmişçesine, bağnazcasına bir görüşe, bir inanışa körü körüne
bağlanmakta, onun dışında her türlü şey anlamsız kalmaktadır. Ne ahlak, ne
prensip, ne çıplak gerçekler bir anlam ifade etmemektedir.
Bu konuda en bariz örnek
Başbakan'a karşı olan nefret dolu olanlar. Başbakan'a yönelik en ufak bir zarar
verecek her ne varsa ona can pahasına sarılıp, göklere çıkaranlar; Başbakan'a
zerre kadar yarar sağlayacağını düşündükleri her ne varsa tüm hınçları ile
saldırıp linç ederek yerin dibine sokmaya çalışmaktalar.
Hepsinin gözü kör,
kulakları sağır. Sanıyorlar ki gözlerini sıkıca kapattıklarında, kulaklarını
tıkadıklarında sadece istemedikleri şeylerden kaçacaklar. Hâlbuki hakikat bizlerin
gözlerinizin/kulaklarımızın kapalı olmasına göre değişmez. Hakikat hakikattir
ve bin yol geçse de, milyonlar inkâr etse de hep öyle kalır.
İşin komiği bunlar
herkesi kendi gördükleri, kendi duydukları gibi dış dünyayı algıladığını
sanmalarıdır. Hâlbuki uzaktan bunlara bakanlar, kocaman bir saçmalıklar yumağı
görüp, kara komedi izlemektedirler, şaşkınlıkla.
Bunlarla aynı tuşa
basmayanlara, aynı adama çatmayanlara, aynı yolda yürümeyenlere karşı her türlü
saldırı mubahtır, yıllarca aynı muhiti paylaşanlar bile.
En güzel örnek Yılmaz
Özdil'dir. Özdil tam onların istediği hedefe tam onların istediği tarzda
yıllarca yazılar yazıp, gönüllerini şen kılmışken; Günün birinde Hedeflerindeki
Başbakan'a yapılan hakaretlere itiraz ettiğinde bir anda neye uğradığını
şaşıranlardandır.
Son örnek ise Eyüp Can
olmuştur. Suriye'den gelen akla hayale sığmayan bir vahşiliğe ait resimler
hakkında "İnsan" olandan beklenen bir yazı kaleme almaktan ne kadar
zora düştüğünü öğrenmek isteyenler sadece yazıdaki yorumlara baksa yeter.
Yine Radikal'de
Suriye'deki bu katliam ile ilgili konuda yaptığımız yorumlarda kısaca
"Kimin niye yaptığına bakmadan bu resimlerdeki görülenler insanlık
dışıdır, vahşettir ve herkes durduğu yere bakmadan bunları eleştirmeli,
kınamalıdır. Böyle katliamlar karşısında her şey anlamını yitirir"
şeklindeki düşüncelerimize yapılan karşı yorumlar ve onlarca beğenmedim butonuna
basanlar, işte bu anlatmaya çalıştığımız bağnazlardandır.
Kaç gündür Radikal
bloğun Suriye konusundaki tepkilerini izliyorum. Konu Hükümete, Başbakan'a
zarar verdiği bir noktada durduğuna kanaat getirenlerde kalemler şakımakta. Ve
bu yazılar en öne çıkıp, parlamakta iken; Öldürülen 11,0000'den fazla insan
konu edilirken sırf Başbakan'ı haklı çıkaran veriler olduğu düşünüldüğünden es
geçmektedirler.
Bu 11.000 (Bir İlçe
Nüfusundan fazla) insanın sistematik olarak ağır işkenceler ile öldürüldüğünün
kanıtı (itham edilen hiç bir tarafça inkar edilmeyen) bu resimler yayınlandığı
zamanlarda, kendilerini demokratik, hümanist, insan hakları savunusu gören,
demokratik kalemler bakım nelere merak sarmış ve Radikal blog editörleri de
nasıl bunlara en ön sıralarda yer açmışlar; Çorbacı Hasan, Buz Pateni ve
Sazanlar!!! Vah! Vah! Vah!
Suriye'den gelen
resimlerin ortaya çıktığı günde parti meclisinde konuşma yapan ana muhalefet
partisi başkanı "Dehşete Düşüren Belge" diye bizlerin dikkatini
çektiğinde içimizde bir kıpırtı oldu "İnsanlığın yok olduğu bu olayda, tüm
dünyevi şeyleri/günlük siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakarak, bu olayı ana
gündem maddesi yaptı" şeklinde düşüncemizde fena olarak yanıldık. Bırakın
ana gündem konusu yapmayı kenar süsü bile değildi, bu 11.000 CAN.
İşte "O" an
biz dehşete düştük. Ve bir kez daha anladık; Geçmişin binlerce yıllık karanlık
yüzünde nasılda milyonların birbirine kıydığını, ötekilerin kendi küçük
hesapları yaptığı anlarda.
GÜNÜN BLOGU
EN ÇOK YORUMLANAN
EN ÇOK OKUNAN
EN POPÜLER
(ilk yayın tarihi:24.01.2014 13:27:44)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder