7 Ağustos 2015

Nefret Kazanı

Ülkemizde yüzyılları bulan bir NEFRET KAZANI yanmaktadır. Bu kazanı koruyan, besleyen ve lavlarını yayan sistemli ve korunaklı bir ekip tüm gücü ile can siperane çalışmaktadır.

Toplumun değişik katmanlarında, değişik formatlarda bu kazanı körükleyen ve etkilerini genişleten muazzam bir yapı bulunmakta.

Başımıza hangi felaket geldi ve gelecek ise tek müsebbibi bu kazandır. Bu kazan Osmanlının son zamanlarında kuruldu ve günümüze büyüyerek, kaynayarak tüm zararlı etkileri ile geldi. Zaman zaman soğumaya bırakılsa da hiç bir zaman altına odun atılmaktan ve körüklenmekten vazgeçilmedi.

Temel amacı devletin, milletin belini doğrultmasını ve kendi ayakları üzerinde durmasını engellemek olan bu kazanın içinde kaynatılıp, en ufak edilen nice değerler, nice hazineler heba oldu gitti.

Spordan sanata, komşuluktan ahbaplığa, dinden imana, siyaseten muhabbete her ne varsa bu kazan içinde eritildi, yok edildi, zehirlendi.

Bu kazanı kuranlar, harlayanlar her daim bizden birilerini bu kazana bekçi, borazan, yakıt taşıyan ve yol açan yaptı. Çoğunluk ile Basın, sanat ve siyaset dünyasından bulup, parlatıp ve kullandıkları ile aramızdaki nefret akışını her daim canlı ve etkili tuttular.

Kimi zaman küslük, kimi zaman kavga, kimi zaman gıybet, kimi zaman şiddet ve daha kötüsü çoğu zaman terör ile daldılar aramıza. Bizi bize uzak kılıp, biz bize kızdırıp birbirimize kırdırdılar.


Yüzyılları bulan barışı, huzuru ve bir arada insanca yaşama akdimizi bozdurup, yaşadığımız coğrafyayı cehenneme çevirdiler.

Bizlerde bir oyana bir buyana koşuşturup durduk. Fanatik olanlarımızı birbirini boğazlayıp dururken, ,insanlıktan nasibini almayanlar şiddete ve teröre başvurdu. Onlarca sebep bulundu, yüzlerce kurbanı yok etmek için boşu boşuna.

Asıl sorumlular ise şanına şan, parasına para katıp itibarlı itibarlı yaşadılar. Ülke biraz karışınca ve kısmen deşifre olmaya başlayınca soluğu yurtdışında, korunaklı konutlarda aldılar.

Bizlere nefreti aşılayan, bizlerin gözlerini bunla körelten, yüreklerimizi taşa çeviren bu vampirlerden uzak durmadıkça bu kirli devran sürüp gider. Kendi kendimizi kemirir, kendi acılarımızla sürünür gideriz.

O nedenle her ne olursa olsun, bizlere nefreti, kini bulaştırıp gözümüzü gönlümüzü kör edenleri bir yana bırakıp, insanca bir yaşama yüzümüzü dönmeliyiz. Siyasette, sanatta, sporda her yaşamın yer alanında nefreti körükleyenleri hayatımızdan çıkarmalıyız. Bu işi meslek haline getirmiş ve her dönem kendilerine yarattıkları nefret objeleri ile yaşamımızı zehire, ülkemizi cehenneme çevirenlere gereken cevabı vermeliyiz.

Ülkemizin birinci ve acil sorunu bu NEFRET KAZANIDIR. Bunu harlayanlar ve bundan beslenenler bellidir. Bunların hiç bir kuralı, inancı ve ilkesi yoktur. Bugün iyi olanlar, yarın kötüdür; Bugün dost olanlar yarın düşmandır, onlar için. Onların tek hedefi bu kazanın tüm ihtişamı ile kaynaması ve etrafını yakıp yıkmasıdır. Bunları hayata bağlayan bu kazanın ateşinin yüzlerine verdiği sıcaklık ve kızıl alevin parlamasıdır. İnanın bunun dışında hiç bir şey onlar için anlamlı ve değerli değildir.

Bizler çalışana, çabalayana, kendisini bu ülkeye millete, yaptığı işe adayanlara sonsuz saygı duyup, hiç bir şey yapmadan eleştirip, hedef gösterip, engel çıkarıp ve nefret zehrini yayanlara karşı durup, ilgisizliğimiz ile onların bu kazanının söndürüp, kurutmalıyız. Geri ne kadar sorun, anlaşmazlık her ne varsa kendi doğası içinde çözülecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder