Eksik olan bir şey olmalı? Bizi
bu hale getiren bir şeylerin eksikliği olmalı? İmkanlar çok şükür geçmişle
kıyaslanamayacak kadar harikulade, ama eksik olan bir şey var!
Bu kadar kendine düşman; Yalana,
dolana, iftiraya bel bağlayan; Kin ve nefretten gözü dönen; İhanete, kandırmacaya,
düzmeceye meyil eden; Hakikatten kaçan, gözü, gönlü, kulağı, ağzı bağlı olan bir
nesil nasıl yetişir?
Para dersen var, teknoloji dersen
var, eğitim dersen var! Ama birlik yok! Fayda yok! Anlam yok! Sadakat yok!
Anlayış yok! Düşünce yok! Hoşgörü yok! Saygı yok!
Nefsimiz bizi esir almış ve
çeşitli gerekçeler ile bizi bize yabancı kılmış; Kendi kendini kandıran kör,
gaddar, düşüncesiz bir nesile sahibiz.
Bu konuda bir yazı yazarken
tesadüfen ulaştığımız bir kavram Nefsin Mertebelerine. Ve o zaman fark ettik ki
bizde eksik olan bu! Nefsin terbiye edilmesi. Bu o kadar zor bir konu ki güçlü
bir irade, doğru bir klavuz gereklidir insana.
Bizim eğitim sisteminde eksik
kalan ve toplumu olumsuz etkileyen şey sahip olamadığımız veya eksik kalan
değerlerimizdir. Toplumumuzda ayrı bir biçimi olmadığından bu eksiklik Nefsin
Merkibeleri ile sağlanan zor ve çetin bir süreçtir.
Nefis terbiyesi ucu açık bir
süreçtir. Sonunda ermişlik seviyesine varmakta ihtimal, sapkınlığa kaymakta
ihtimal, aklımızı yitirmekte ihtimal. Zorlu, çileli bir süreç bu Kemale ermek
için.
Çok geniş bir konu olan Nefsin
Merkibeleri 7 kısımdan oluşmaktadır. Bu konuda kaynağımız Mevlana Hazretlerinin
Merkibe konusundaki yaılı kaynaklarıdır
Bu konu engin bir yolculuktur. Burada kısa bir anı gösterilmektedir. Amacımız bu konuyu gündeme getirip, merak uyandırmak ve ilgileneceklere yeni ufuklar açmaktır.
NEFSİN MERTEBELERİ*
Nefis, kişi, zat, öz ve can gibi
manalara gelir. Nefis,insandaki kötülüğe meylin adıdır.: Manevi yolun en büyük
tehlikesi, belası ve afetidir. Özellikle halveti tarikatına mensup olanlar,
nefsin 7 mertebesini ayetlerden
çıkarmış, her mertebeye isabet eden ve nefsin terbiye edilmesini sağlayan,
nefsi belalardan kurtaran “esma”yı da manevi zevklerine göre tespit etmişlerdir.
1. NEFS-İ
EMMARE: Kötülüğü fazlasıyla
emreden nefis. Avamın nefsi, halkın aşağı tabakasının, aşktan mahrum, tevhidden
habersiz, benliğe mahkum olmuş, dünya sefasına dalmış, ma’nevi feyzlerden
mahrum kalmış, içgüdüsünün çemberini kıramamış, ’onlar hayvan gibidirler,
dahada şaşkındırlar’ (Araf suresi 179) ayetinin tarif ettiği nefis. Dünya
ziynetlerine kanmış, altına, gümüşe tapmış, kadını şehvetinin mimarı yapmış,
ilkelliğin heykeli nefis.
Bu mertebedeki nefis, negatif
olup toprağın üstüne değil de, turp gibi altına doğru yol alan, karanlıklarda
kalan nefistir. Bu nefsin insanları
başkasının hakkına, hukukuna, ırzına, namusuna hiç değer vermeyip hayvanları
bile şaşırtan davranışlar sergilerler.
Böylesi bir nefsin terbiyesi, koşuma
alıştırılmak istenen acemi ve yoz atın terbiyesinden daha zordur. Bunların
yapışacakları, tutunacakları kurtuluş ipi “la ilahe illallah’tır”. Böylelerini
Kelime-i Tevhide alıştırmak lazımdır. Ola ki Kelime-i Tevhidin ateşi kalplerini
sarmış kirleri, pislikleri yakar, kül eder
de o külün içinde gül biter. Bunların gördüğü nurun rengi mavi olur.
2. NEFS-İ
LEVVAME: Levmeden, kınayan
nefis. Bu mertebedeki nefis, kötülüğü emreden, sürekli kötülüğe sevk eden güdüden kurtulup, bir kötülük yaptığı zaman,
kendisini kınama ve sorgulama kabiliyetine ulaşan, kendisini çok çok kınayan
nefistir. Adını Kur’an-ı Kerim’de “kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse
yemin ederim ki (dirilip) hesaba çekileceksiniz” meailindeki ayette geçen
“levvame” kelimesinden alır. Bu mertebedeki nefsin zikri, ismi celal (Allah)
olup, tecellisinin rengi sarıdır.
3. NEFS-İ
MÜLHİME: Kendisine,
iyiliklerin ve kötülüklerin neler olduğu ilham edilip, hayrı şerri teşhis eden
ve kötülüklerden sakınan nefis Kur’an-ı Kerim’de ”nefse ve ona bi takım
kabiliyetler verip iyiliklerini ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim
ki” buyurulur. Bu nefis mertebesi de
adını ayetteki ”fe el hemeha” kelimesinden alır ve bu mertebenin tecelli rengi
“kızıl” olur. Nefs-i Mülhimenin zikri “hu”dur.
Hakk’ın emirlerine mümkün mertebe
uyan, men ettiklerinden âzamî derecede sakınan ve bu hâllerinden dolayı bazı
ilâhî ilhamlara nail olan bu makamda, nefs-i mülhimenin seyri, Alallah (Şanı
yüce Allah’a) dır.
Yani bu makamda sâlikin bâtının
da hakîkî iman zuhur eylediğinden şuhûdunda mâsiva kalmaz. Âlemi, ruhlar
âlemidir. Mahalli ruhdur. Hâli aşktır. Vâridi, marifettir. Sıfatları ilim,
cömert¬lik, kanaat, tevazu, sabır, tahammül, özrü kabul, hüsnü zan ve
ezi¬yetlere katlanmaktır.
Bu makamda sâlik bütün insanların
kaderleri-nin Allah Teâlâ’nın yed-i kudretinde olduğunu müşahade ettiğinden
kimseye, hiçbir mahlûka asla, bir itirazı kalmaz. Yine bu nefs-i mülhimenin
sıfatları arasında ağlamak, insanları ihmal etmek, hay¬ranlık duymak, havf ve
recânın bulunmayışı ve güzel sesleri işitince fazla haz duymak, hararetlenmek,
zikrullahı sevmek, Allah ile fe¬rahlanmak, güler yüzle ve hikmetle konuşmak,
müşahede ve mura¬kabe etmek bulunur.
4. NEFS-İ
MUTMEİNNE: İyice inanmış,
şüpheden arınmış, Hakk ile tatmin olmuş nefis. Buna vicdan da diyebiliriz. Bu
mertebedeki nefiste adını şu ayetlerde geçen
“mutmein” kelimesinden alır: ”Gönlü imanla dolu olduğu halde, inkara
zorlanan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah’ı inkar edip, gönlünü kafirliğe
açanlara Allah katından bir gazap vardır. Büyük azapta onlar içindir” “ey mütmain olmuş, huzuru bulmuş nefis, sen
O’ndan, O senden razı olarak rabbine dön (seçkin) kulların arasına katıl ve
cennete gir” bu mertebenin zikri “hakk” olup rengi siyahtır.
5. NEFS-İ
RADİYE: Bu nefis,adını “ey
Allah’tan razı olan nefis..” ayetindeki raziyeden alır. Allah’tan razı olan
nefis demektir. Allah’ın her hükmünü sağlık olsun, hastalık olsun, her
tecellisini büyük bir teslimiyet ve tevekkül ile karşılayan nefistir ki zikri
hayy olup tecelli rengi yeşildir. Yeşil murat rengidir. Bu mertebe ve renkle
salikin mana iklimine bahar gelir, gönül alemi renklenir, çiçeklenir, güllük
gülistanlık olur.
6.NEFS-İ MERDİYYE: Adını bi önceki mertebede geçen
ayetteki ”merdiyye” kelimesinden alır. Bu mertebedeki nefis de, Allah’ın
rızasını kazanmış nefis Allah
kendisinden razı olmuş olan nefistir. Bu mertebenin zikri kayyum rengi
ise beyazdır. Bu mertebeye Ebubekir mertebesi de denir.
Rivayete göre, Allah Rasulü, bir
sefer için orduyu techiz maksadıyla, ashabı yardıma teşfik eder. Hz. Ömer
“kardeşim Ebu Bekr, yardım hususunda beni hep o geçip duruyor. Bu defa malımın
yarısını getirip bağışlayayım da kardeşim Ebu Bekr’i geçeyim“ düşüncesiyle
malının yarısını getirip rasulullahın huzuruna arz ediyor.
Birde ne görsün : Ebu Bekr
malının tamamını getirmiş. Görüldüğü gibi Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali olmakta
böyle olur. Böylesine yücelebilmek için böyle fedakarlıkların, böylesine bir
mefkurenin eri ve hizmetkarı olmak gerekir.
ALLAH RASULÜ, Ebu Bekr’e “malının hepsini getirdin, peki evine ailene
nafaka olarak ne bıraktın” diye sorunca Ebu Bekr “Allah’ın Rasulünün rızasını
bıraktım” der ve peşinden de “Ya Rasulallah, Allah benden razı mıdır?” diye
sorar. Allah senden razıdır.. Pekala ya sen Allah’tan razı
mısın?deyince böylesine bir müjde ile sarhoşa dönen mübarek .”ene razi, ene
razi (ben razıyım, ben razıyım)” diyerek döne döne , şakır şakır oynar. Hatta
sema Ebu Bekr’in bu sevinç dönmesi ile başlamıştır da denir.
7. NEFS-İ KAMİLE (Zekiye): Adını Kuranı Kerim’deki “nefsi
kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, kötülüklere gömende ziyan etmiştir”
ayetinde geçen “Zekkaha” Kelimesinden alır. Nefsin son mertebesi budur. İyice
arınmış, gönlünde, ruhunda leke kalmamış. Ruh, Allahtan geldiği gibi olmuş,
masivadan kurtulmuş ve muradına ermiştir. Nefsin iradesi yok olmuş, Allah’ın
iradesinden başka ortada bir şey kalmamış Nefis, fenafillah, bekabillah
duraklarını aşmış, hak ile hakk
olmuş ve mutlak sukûnu bulmuştur.
Bu mertebedeki nefsin zikri
Kahhar olup rengi renksizdir. Burada ki zikrin Kahhar ism-i şerifi olması da
manidardır. Bu şekilde Allahın kendi özünden başka her şeyin fani olacağı,
mevcut her şeyin helake uğrayıp yalnız zatının baki kalacağı, bunların
(masivanın) helakinin de yüce Rabbimizin “kahhar” ismi şerifi vasıtasıyla
meydana geleceği ifade edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder