Terörün tekrar hortlatılması ile
birlikte ülkemizde iç yakan, insana kahır katan ve yakınlarına büyük acılar
yaşatan şehit haberleri gelmeye başladı.
Şehitlik makamı biz Müslümanlar
için kutsal ve ulaşılması en üst mertebelerden biridir. Vatan sevgisi ve onun
uğruna her şeyi feda etmeye hazırlığımız en gurur duyulan ve en sıkı sıkıya
bağlı olunan değerlerimizdir.
Vatan uğruna şehit olmak, bir
kayıp olma, heba olma değil bir üst makama ulaşmadır. Bir külfet değil bir
lütufa mazhar olmaktır.
Ne yazık ki siyasi rant uğruna,
Özellikle de ERDOĞAN düşmanlığından hiç bir sınırları kalmayanların son
kullandıkları ve yıprattıkları değer bu kutsal makam. Erdoğan düşmanlığından
çiğnemedikleri, çürütmedikleri, deformasyona uğratmadıkları bir bu kutsal makam
kalmıştı, şimdi onu da hiç düşünmeden bu yolda malzeme ediyorlar.
Bu olay öyle kolay
kabullenilecek, sineye çekilecek bir konu değildir. Bu devletin birliğine, geleceğine
vurulan büyük bir hançerdir. Bu konuda esnek, anlayışlı davranılacak konular
değildir. En keskin, en hızlı ve en katı tedbirler mutlaka alınmalıdır.
Dünyada ki modern orduların
temeli Türk Devlet adamı ve komutanı Mete Han zamanında atılmıştır. İlk düzenli
ordu ve kara kuvvetleri onun zamanında kurulmuştur. Ordusunda emre itaat ve
sadakat temel düstur olmuş ve tarihe geçen muazzam başarılara imza atmıştır.
Bu konuda hepimizin malumu olan
"OK HİKAYESİ" olayın özünü anlatır. "Çin kaynaklarına göre eğer okunu bir yöne yöneltirse emrindeki
askerlerin hepsi o hedefe ok atarak hemen yok ederdi. Bir gün okunu en sevdiği
atına çevirdi. Askerlerinden bazıları tereddüt etti. Bunun üzerine okunu
sırayla tereddüt edenlerin üzerine çevirdi. Atına ok atmakta tereddüt eden
askerlerinin hepsi atılan oklarla öldürüldü. Böylece küçüklükten beri oynadığı
okunu hedefe çevirme oyunu emirlerinin tartışılmazlığını da perçinledi. Bir gün
emrinde demir disiplini ile yetiştirdiği 10 bin askeri varken okunu ava çıkan
babasının üzerine çevirdiğinde askerlerinden hiçbiri tereddüt etmemişti."
Orduda, askerde esas olan
itaattir ve emirlerin sorgulanmamasıdır. Bu Metehan zamanında öyle idi, Kanuni
zamanında da öyle idi, Atatürk zamanında öyle idi günümüzde de öyle olmalıdır.
Atatürk askerlerine "Savaşmayı değil, ölmeyi emretmiştir";
Sarıkamış'ta yüz binlerce asker bir emirle ölüme yürümüşlerdir.