12 Temmuz 2015

Rezidansta Pazar Kahvaltısı Keyfi

Pazar günleri keyif zamanlarıdır. Dinlenme, kendine gelme için küçük molalardır. Şehrin koşuşturmacısı içinde nefes alınan anlardır.

Yol olmadığı için gidilemeyen ve daima bizim olan yaylalarımızın havası burnumuzda tüterken, imdadımıza günümüzün standart hale gelen yerleşimleri Rezidanslar yetişiyor. Normal bir vatandaşın çalışıp, alın teri ile harmanlayarak kazandığı helal paralar ile üç beş tane alabileceği, hatta üç beş tanede yakın akrabaya hediye edebileceği bu modern yapılar bir vaha misali nefes aldırıyor şehirli insana.

Yüksekliği artıkça manzarası ve solunan havanın kalitesi artan bu yapılarda yapılan pazar kahvaltılarının yerini hiç bir şey tutmuyor. Yüksekliğin vermiş olduğu dokunulmazlık duygusu ile gökyüzünün uçsuz bucaksızlığı bizlere özgürlük ve ferahlık duygusu katarken, bir fincan kahvenin eşliğinde okunan doğru seçilmiş gazetelerin keyfi hiç bir şeyde yok.

Burada dikkat etmemiz gereken bir iki püf noktası var. Bunlardan birincisi kahvenin aroması. Taze ve kaliteli kahvenin aroması insana küçük keyif adacıkları oluşturur. İkincisi Telefonlardan uzak durmak. Ne olu ne olmaz bir skandal patlar, bir kötü haber düşer ajanslara, bu keyfi bozmamak lazım. Diğer bir temel konu ise gazetelerin doğru seçilmesidir. Seçtiğimiz gazete bizim yaşam standardımıza ve tercihlerimize uygun olmalıdır. Alim Allah bir ters haber tüm günü heba eder. Düşünsenize koltuğunuza yayılmış, harika kahvenizi yudumlarken manşetlerde Rezidanslar Rezidanslar diye kelimeler uçuşsa havada! Nasıl da kararır bir anda masmavi gökyüzü rezidansımın terasında. Bunu engellemek için yayın ilkeleri düzgün olan ve medeni, demokrat ve ilerici insana uygun yayınlar seçmeliyiz.

Mesela gazetemizi açtığımızda şöyle bir haber bizi abandone etmemeli: "Çok garip ve anlamsız bir konu. Ülkenin bir ucunda lokal şeyleri bile kendine sorun eden ve ülke gündemine taşıyan, hatta cevval muhabirleri ile kendi haberini bulup manşete taşıyan bir gazete, İstanbul'un göbeğinde, Siyasetin göbeğinde yükselen REZİDANS Manşetlerini görmüyor ve küçük puntolarla dahi haber etme gereği duymuyor.


Konunu muhatapları bir belediye başkanı, Milletvekili olan eşi ve ana muhalefet partisi liderinin çocuğunun olduğu geniş yelpazeli bir gündem. Böyle bir haber nasıl görmezden gelinebilir?

Beklenilen konunun yanlı olarak verilip, yargı ve karar verilmiş manşetlerin atılması değil. O çok güzel Belli başlı konularda yapılıyor. Beklenilen haberin verilmesi, okuyucuya iletilmesidir. Zaten okur grubu belli, kendisi karar verir.

Merak edilen bu bir körlük müdür? Gündemden kopukluk mudur? Bilinçli bir suskunluk mudur? Tüm durumlarda, gazete için okuyucu gözünde güvensizlik yaratan ve çeşitli şüpheler doğurandır.

Rezidansların mı bir dokunulmazlığı var? Olayın muhataplarının mı bir dokunulmazlığı var? Bu bir meslek körlüğü değilse, nedir bunun gerekçesi?

Bu konuda hiç bir haber çıkmıyorsa bile bir başarı hikâyesi olarak ta sunulamaz mı? Devlet memuru, helal, alın teri ile birlikte çalışarak milyonlarca liralık Rezidanslar alabiliyor. Artık eski Türkiye değil, ülke çok değişti ve refah düzeyi yükseldi. Dünün gecekonduları artık rezidanslara dönüştü, muhteşem bir kentsel dönüşüm hikâyesine imza atan ülkemizde Rezidanslar artık milyonların tercih ettiği standart konutlara dönüştü. v.b

En azında bu yapılabilirdi!"

Allahtan aklı başında tercihler yaparak doğru gazeteler ile güne başlıyoruz. Yoksa koca bir keyif gününü heba edecek onlarca haberden nasıl korunuruz. Burada en büyük iş editörlere düşüyor. Bizler okuyucu olarak haber seçme şansına sahip değiliz, ama gazetemizi seçebiliyoruz. Haber seçme işi de editörün görevi.

Neyse fazla dağılmadan, kahvemizden şöyle bir yudum alalım soğumadan ve gazetemize dalalım rahatça. Yeşil doğa, mavi gökyüzü, yolu olmayan memleketler, köprü kuramayan gönüller, Ya olmasa teknolojik rezidanslar, nasıl çıkarız o kadar merdiveni durmadan.


Hayırlı Pazarlar....

Not: 11 Temmuz 2015 tarihinde Radikal blog tarafından SANSÜRLENEN "

Radikal'in Rezidans Suskunluğu


isimli yazının bu şekilde kamufle edilerek tekrar yayınlanmasını sağlamak için bu yazı yayzıldı. Bakalım bu sefer SANSÜRDEN kaçabilecek miyiz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder