15 Temmuz 2015

Ne! Rezidans mı! Rezidans ne arar la burada!

Hayatımızda hiç rezidans görmedik. Bırakın içini, yakınından bile geçmedik. Biz kim REZİDANS kim.

Ama böyle deyip insan uzak duramıyor bazı şeylerden, bazı çelişkilerden. Bir haftadır bir REZİDANS furyası almış başını gidiyor. Ama ne hikmetse Radikal ve blogta bu konuda tek satır yok! Anlaşılmaz bir durum. Farklı medya kaynaklarında ise konu dallanıp budaklanmış. İçine dalınca neler var neler. Bizi şaşırtan ise Memleketi ne kadar da az tanıdığımız olmuş. İşte küçük bir özet yaşadığımız şaşkınlık hakkında bilgi veren:

Allah herkese böyle evlat nasip etsin

"Kızıma haram yememesini öğrettim, kul hakkı yememesini öğrettim, onlar bunu gayet iyi biliyorlar. Hepsi onurlular, pırıl pırıl insanlar. Onlarla gurur duyuyorum, onur duyuyorum. Onlar alın teriyle kazandılar, kul hakkı yemediler, hırsızlık yapmadılar. Onlarla gurur duyuyorum, onları seviyorum, onlarla her zaman övünç duyuyorum."

Ne diyelim bu memlekette haram yememesi öğretilir, kul hakkı yememesini öğretilir, onurlu, pırıl pırıl insanlar yetiştirilir ise, gurur duyarak, onur duyarak, alın teriyle kazanır, kul hakkı yemeden, hırsızlık yapmadan Herkesin evladı REZİDANSLAR alabilir. İşte o zaman Onlarla gurur duyar, onları sever, onlarla her zaman övünç duyarız. Bu konuda bizlere örnek olan böyüklerimize de hörmet ve şükranlarımızı sunarız.

Memleket Nasıl bi Kalkınmış Nasıl bi Kalkınmış

Günlük koşuşturmaca içinde hayata büyük gözlükler ile bakamıyoruz. Mikro sorunlar ile gerçekleri göremiyoruz. En mesela memleketimizin nasıl bir ekonomik devrim yaptığını, nasıl bir kalkınma hamlesi ile müreffeh ülkeler seviyesine geldiğini anlayamıyoruz. Gözümüzde büyüttüğümüz bazı şeylerin nasıl sıradanlaştığını algılayamıyoruz. Bunu en son REZİDANS furyasında anladık. Bizler eski Türkiye alışkanlığı ile REZİDANS olayını lüks, ulaşılmaz, aşırı pahalı bir konut olarak bilirken çıkan haberler, yapılan açıklamalar ile nasılda ülkemiz gerçeklerinden kopuk olduğumuzu ağzımız 5 karıştan fazla açık kalarak izliyoruz. Meğersem ülkemde,

“657’ye tabi olup, üç beş ek iş ile onlarca REZİDANS alınabiliyormuş. Birazda ailemiz destek çıkarsa bu daha da kolay gerçekleşebiliyormuş”

Vay anasını sayın seyirciler, ne kadarda kopuk yaşıyormuşuz memleketten. Bize kalsa hiç yemeden 100’lerce sene çalışarak elde edilebilecek bir servet halbuki en başta helal kriterine uygun olmak üzere ,biraz alın teri biraz ek iş, biraz aile desteği ve birazda Allah’ın Yürü ya kulum demesi (Kısmet) ile kolayca halloluyormuş.


Bu kopukluk büyük ihtimal takip ettiğimiz medyadan olmalı. Yıllardır battık batıyoruz, memeleket hırsız dolu, iş yapan, taş üstüne taş koyan yok diye kafamızı ütülediler. Sanıyoruz ki memlekette dürüst siyasetçi, iş adamı kalmamış, memleket felaket bir ekonomik hal içinde. Ne alaka….. Ne alaka….. Gel de şimdi hangi yalana inan…. Mantık çerçevesinde mutlak biri yalan… Ama hangi taraf acaba!

Ha bi de Altın Klozet, Kaçak saray olayı vardı. Şimdide kafam oraya kaydı bir anda…. Sifon çekilmiş miydi, çimler biçilmiş miydi, ayran ekşimiş miydi, Karacaoğlan bu günleri bilmiş miydi?

Ne şiir amma…. Bu satırlar sonunda kendini gösteriverdi usulca nakaratı hatıralarımızda;

…..
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
………


Nerde o eski bayramlar! Nerde o eski insanlar! Nerde o eski şarkılar! Nerde o eski kırık dökük yapılar…. Nerde o eski fakir fukara mutluluklar….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder