Yıllarca anneler günü
kutladıktan sonra, babalar geliverdi akıllara ve Haziran ayının ikinci Pazar
günü layık görüldü onlara. Baba olmak taçlandırıldı sözde bu akımla.
Baba olmak nedir acaba?
Bir yük müdür? Bir keyif midir? Şefkat midir? Öfke midir? Güç müdür? Destek
midir? Dost mudur? Düşman mı?
Bizce baba olma,
sabırdır tek kelime ile. Zor zamanlarda bir kapı gibi ayakta durmak, güzel
anlarda geri durmaktır. Coşkun nehirler gibi kabaran yürekle sevip, taş gibi
ciddi durmaktır. Kılına zarar gelmesini istemezken, canını yakan tokadı
atmaktır.
Baba olmak zor bir
zanaattır. Baba olmak hislerini dizginlemek ve o role kendi feda etmektir. O
rolde genellikle otoriter, evin yükünü çeken, kuralları işleten, büyüdükçe
evlat ona set çekendir. Baba olmak evlat büyüdükçe yıkılacak bir hedef haline
gelmektir. Baba olmak zamanla yıkılıp geçilecek olmaktır. Baba olmak içinin
yangınını içinde boğmak, onu söndürecek olan gözyaşlarını kurutmak demektir.
Baba olmak en güzel
evlatların küçüklüklerinde tadılan bir duygudur. Evlatlar büyüdükçe baba olmak
zorlaşır ve zamanla babaya en büyük acıları tattıran isyanların yaşandığı üzücü
zamanlara geçilir.
İşte o zamanlardır
babalar ile evlatların ayrı düşmesi ve babaların hasret kalma hikayesi. Evlat
büyüdükçe baba bir hedef haline gelir. Kendi rüştünü ispat etme, kendi ayakları
üstünde diklenme anında baba yıklıp geçilir. Şanslı babalar bu süreci daha
yumuşak atlatır ve sessizce yol verir evlatlarına, içleri kor alevler gibi
yanarak.
Baba olmak evlatları
büyüdükçe hırpalanan demektir. Baba olmak evlatları büyüdükçe onlara hasreti de
büyüye demektir. Baba olmak içindeki fırtınaları dışarıya yansıtmamak demektir.
Baba olmak gurur adına evlatlara sırt dönmektir.
Baba olmak zamanında yük
taşımak demektir. Baba olmak zamanla yük olmaktır.
Baba olmak velhasıl
külfetli bir iştir.
Ve baba olmak kıymeti
yokluğunda anlaşılan, sevgisi arkasından söylenen olmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder