29 Mayıs 2015

7 Haziran seçimlerine 7 noktadan bakış: SAĞLIK

07 Haziran 2015 seçimleri konulu yazı dizimizin en CAN ALICI konusuna geldik, SAĞLIK!

Evet, yıllarca ne canlar heba oldu, ne canlar yandı bu konuda. Sırf iktidarların iktidar olamamaları ve ülkeyi hak ettiği şekli ile yönetemediklerinden.

Yıllarca İKTİDAR OLMA GÜCÜ o kadar dağınık ve farklı noktalarca paylaşılan etkisiz ve verimsiz bir şeydi. Ülke resmi olmasa da bir KAST sistemi, bir Ten ayrımı benzeri sınıflara ayrılmış ve herkes bu sisteme mahkûm yaşamakta idiler.

Şimdi bakınca, Zamanında Ülkemizde Güney Afrika veya ABD'de yıllarca zencilere/Siyah ırka uygulanan bir rejime benzeyen ayrımcılıklar vardı. Bunun en keskin ve çıplak gözle bile görünen yaşam alan ŞAĞLIK'ta idi.

Özel, Üniversite, Devlet, Askeri ve SSK diye sınıflandırabileceğimiz Hastane yapılanmalarına hasta kabulü olarak, bildiğimiz KAST sistemi uygulamaları içeriyordu. Zenginler, Alimler,Bürokratlar, Askerler ve İşçiler/Paryalar....

SSK dışında diğerleri insanlığın, bilimin, teknolojinin tüm imkânlarını; Paranın, Bürokrasinin ve Silahın gücü ile kullanırken, İşçi ve Paryalar yokluğa, imkansızlığa, pisliğe ve sonuç olarak ölüme mahkum ediliyorlardı.

Ağalar, paşalar ve haşmetli Bürokratlar (bu kapsamda onların pek sevimli, uslu, söz dinleyen memurları da dahil) gerile gerile, gururla, ayrıcalıkla Hastanelerde tedavi olup, sağlıklarına sağlık katıyorlardı. Yeri geldiği zamanda ülkede ki yokluktan, sıralardan ve hastanelerdeki sıkıntılardan bahsedip İşçilere/Paryalara üzülüyorlardı.


Sağlık sistemindeki bu aşırı dengesizlik, yokluk, rezillik neden sadece SSK hastanelerinde diye kimse sormuyordu. Bu nasıl bir ayrımcılık, bu nasıl bir insanlık diye hiç kimse sormuyordu. Hiç bir aydın!, Hiç bir Bürokrat, Hiç bir İş adamı, Hiç bir asker SSK Hastanelerinde bırakın ŞİFA bulmayı, CAN veren insanları için çare aramıyor, Kendi konforlu Hastanelerinde tedavi olup, ilaçlarını bol keseden alırlarken UTANÇ duymuyorlardı.

Çok kıymetli basınımızda canı sıkılınca, hükümete, ve/veya bir bürokrata/bakana kafayı takınca hazır elinin altında duran bu konuyu gündeme getirip, tüm suçu onların üstüne yıkıyor, sonrasında da ülkenin kıt kaynakları ile konuyu tatlıya bağlayıp, rahatça uykuya dalıyorlardı.

Hiç kimse demiyordu ki SAĞLIK sistemindeki bu ayrım, bu ŞİFASIZLIĞA MAHKÜM edilme TEMEL İNSAN HAKLARINA AYKIRI!

Hiç kimse utanmıyor, vicdan azabı çekmiyordu İşçinin/Paryanın bebesi kollarında hastane hastane dolaşırken can verip, Parasızlıktan cenazeleri rehin tutulduğunda. Hiç kimse hem de hiç kimse ilaç kuyruklarında can çekişen yaşlıları görürken UTANMIYORdu......

Bu ülkenin Zengini, Memur/Bürokratı, Askeri ve diğer elitleri, bu milletin zenginliğini, devletinin imkanlarını sonuna kadar büyük bir pişkinlik ve ayrımcılık ile kullanırken UTANMIYORLARDI....

Bu ülkenin çoluk çocuğu, yaşlısı, kadını, İşçi ve Paryası olarak gayrı resmi bir ayrıma tabi olup, Canını, bedenini, ruhunu ve geleceğini bu ayrılmış VİCDANSIZLARIN refahı için feda ediyorlardı..

Aslında Ülkemizde yıllarca temel konularda uygulanan bir kast sistemi vardı. Bunun en bariz yaşandığı alan SAĞLIK’tı. YAŞAMA HAKKI konusu idi. Bu konudaki en belirgin yansımalardan biride O dönemlerde sıkça gelen şehit haberlerinde görülebilirdi. Nedense ŞEHİT olan Mehmetçik baskın bir oranda işçi/parya sınıfana mesup kişilerden çıkardı. Hemen hemen sıfıra yakındı Zengin/Bürokrat/Asker/Alim kesiminden böyle haberlerin geldiği.

İşte bu kast sisteminin en alt tabakası yaşarken gecekondulara, çalışırken sigortasız ağır mesailere, hastalanırken Şifahanelere değil, zülümhanelere mahkûmdular.

2002’de yaşanılan Siyaset sahnesindeki deprem işte bu zülümün, ayrımcılığın sonucu idi. İnsanlar doğarken, yaşarken ve ölürken uğradıkları bu ikiyüzlü/riyakar ayrımcılığa dur dediler.

Bunun karşılığını ise fazlası ile gördüler. Ne kadar da eleştirilecek yanları olsa, ne kadar da aksak yanları olsa İnsanlar öncelik ile İNSAN olduklarını ve EŞİT olduklarını bu seçkin zümreye gösterdiler.

Bu hikâyede Makarna, Kömür, İs, Galoşlu Ayakkabılar, Kuyruklar, Ölümler, Islak Mendiller, Kendini beğenmişler, Bidon kafalar, Göbeğini kaşıyanlar, Vicdansızlar, Körler, Sağırlar, Çobanları beğenmeyen Hormonlular ve daha yüzlerce SAĞLIKSIZ, MİDE BULANDIRAN ve ÖLÜM GETİREN aktörler vardı.

Türkiye SAĞLIĞINA işte bu ayrımcılık zincirini kırarak ulaştı. Hasta adam gür ve gürbüz bir delikanlıya dönüştü. Kabına sığmayan, yerinde duramayan Enerjik bir Toya….

Sağlıktaki bozukluğun can aldığı, bitkisel yaşama mahkum kıldığı bir ülkeden SAĞLIK’taki devrimin sağladığı CANLILIKLA ayağa kalkan bir Ülke.

İşte 07 Haziran 2015 seçimlerine gelen süreçteki SAĞLIĞIN CAN ALICI ve 08 Haziran 2015 sonrası süreçte CAN CAN KATACAK etkisi böyle bir hikâyedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder