Üç farklı ülke. Üç
farklı haber. Üç farklı alem... Nasıl acımasız bir dünyada yaşadığımızı
gösteriyor. Biri Çin, biri Japon ve biri bizden kahramanlar.
İlk haber Japonya'dan;
Fukuşima'nın tek bekçisi
Japonya'da ki deprem
sonrası meydana gelen Nükleer sızıntı sonrası terk edilen ve yaşam
faaliyetlerinin sonlandırıldığı Fukişayama'daki yüzlerce caresiz hayvana yardım
eden Matsumara haberlere konu olan;
"Doktorların
kendisine radyasyonun zararlarının bundan 30 ila 40 yıl sonra görüleceğini
söylediğini belirten Matsumura “o zamana kadar her halükarda ölmüş olacağım”
diyor. Matsumura geri döndüğünde çiftliklerde kilitli kalan binlerce ineğin
telef olduğunu görmüş. Sahiplerinin bağlı bıraktığı pek çok hayvanı da serbest
bırakmış. Şu anda pek çok hayvan Matsumura tarafından beslendiği için hayatta.
Devlet Matsumura’nın burada yaşamasına izin vermiyor ancak bu yasak yardımsever
adamı durdurmaya yetmemiş. 2011’den bu yana hayvanların bakımını üstlenen
Matsumura bağışlar sayesinde yeteri kadar yiyecek alabiliyor. Matsumuro’nun
destekçileri ona “Fukuşima hayvanlarının bekçisi” adını takmış." - Alıntı
Hürriyet Gazetesi –
İkinci haber Çin'den
Çocuğuna ilaç alabilmek
için
Çin'in yıllardır
süregelen hayrankalınası büyümesi ile birlikte, medyaya sadece yükselen
gökdelenler, yeni türeyen Ultra lüks düşkünü zenginler dışında böyle bir haber
düşmesi nasıl bir utançtır insanlık adına. Daha bir kaç ay önce bu görgüsüz
zenginlerden biri yüzlerce Iphone ile sevgilisine kur yapma haberi ile Çin'den
gelmişti manşetlere. Bir de bu habere bakın ;
"Çin'de bir adam,
çocuğunun hastane masraflarını karşılamak için yürek burkan bir yönteme
başvurdu. Chen Yuntao (38), Hefei kentinin en işlek sokaklarında, başına at
maskesi geçirerek yoldan geçenlere 5 yuan (yaklaşık 2 lira) karşılığında
sırtında gezdirmeyi teklif ediyor. Daily Mail'de yer alan habere göre; lösemi
hastası oğlu Chen Minghao'nun (9) tedavi masraflarını karşılamak için bu yola
başvuran Chen Yuntao, "Son çarem olmasa, bunu yapmayı asla
düşünmezdim" diyor. Şimdiye kadar oğlunu ölümcül hastalığın pençesinden
kurtarmak için 200 bin yuna 87 bin lira harcayan ailenin 160 bin yuan (70 bin
lira) borcu bulunuyor. Sonraki kemoterapi içinse 400 ila 500 bin yuan (175 ila
220 bin lira) arası paraya daha ihtiyaçları var. Minik Chen Minghao'nun tek
isteği ise iyileşip okuluna dönebilmek." - Alıntı Hürriyet Gazetesi –
Üçüncü haber bizden
2,5 Milyar benim mazot
parama yetmez
Evlilik programında eş
adayı kişinin aylık gelirinin 2500TL civarı olduğunu öğrenen gelin adayı burun
kıvırarak "2,5 milyar benim mazot parama yetmez" deyince önce sosyal
medyada sonrası da ana haber bültenlerinde gündeme bomba gibi düştü.
Aynı sırada dünyanın pek
çok yerinde sebebi çoğunlukla mazottan kaynaklı nedenler ile patlayan bombalar
ile binlerce masum hayatını kayıp ediyordu. Çoğunluğu çocuk olan bu ölümlüler
haber bültenlerinde sadece rakam olarak yer alıyordu.
Ayrıca bu lanet mazotun
neden olduğu pek çok felaket nedeni ile insanlar yerlerini yurtlarını
huzurlarını, yaşama haklarını kayıp edip, kendi memleketlerinde bir bir
boğazlarını sıkıyorlardı. Yüzlerce iç savaş sebebi ile dünyanın binlerce
yerinde yiyecek bulamayan, sağlık hizmeti alamayan, eğitimin rüyasını bile
göremeyen insanlar ya oldukları yerde erken gelen bin bir çeşit ölüme ya da göç
yollarındaki isimsiz mülteci ölümüne razı oluyorlardı.
Bizlerde gülmeye düşkün
kişiler olarak bu gelin adayına prim yaptırıp gündemimizin en tepesine
taşıyorduk. Bu gülme merakımız nedeni ile bizle alay eden, dalga geçen ve
sonrası da zekâmızı, kültürümüzü küçümseyen komedyenleri trilyonluk servet
sahibi yapıp, garajlarına onlarca milyon dolarlık arabalar koymalarını izliyorduk.
Bu acı, bu utanç dolu kahkahalarımız ile arabalarına mazot akıtıyorduk.
En komiği ve de insanın
en zoruna gideni de, yıllarca bizleri "düşündürmeden güldüren" ve
"benim işim güldürmek, düşündürmek değil!" şeklinde, basit şovuna
yapılan eleştirilere yanıt vererek kendini düze çıkaran komiğin, komikliği
kayıp oldukça düşünmeye başlaması ve bizleri düşünmeye zorlaması. İnsanın nasıl
da bir zoruma gidiyor, Allah biliyor.....
Tüm bunların üstüne
şöyle bir haykırasım var: Ulan karı! Senin de mazotunun da..... Ama cahilliğim
buna el vermiyor.... "Karı" bile diyemeyecek kadar cahilim.... Bu işi
de Ülkemizin en zeki ve en bilgiç ihtiyarına havale edip, utancımla yazıyı
noktalıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder