19 Eylül 2014

CHP ile Çarşı her şeye karşı!

Başarının ölçütü küçük nüanslar ile farklılık gösterse de, genel kabul gören, en tepeye çıkmak, en önde varmak gibi, bir numarayı hedefleyen en'lerin en üstüdür. Futbolda şampiyonluk tek ölçüt iken, ikincilik veya yan kupalar geçici teselli sağlayan sonuçlardır. Süregelen sezonlarda üst düzey takımlar için mutlak başarı, kupaya uzanmak, sezonu tepede tamamlamaktır. Siyasette ise başarı seçim kazanmak, iktidara uzanmaktır. Mazbata nihai hedeftir.

Başarısızlık zamanlarında yöneticiler/yarışanlar, taraftarlarınca ve medyaca hedef tahtasında yer alırlar. Bundan sıyrılmak için ilk hamleyi genelde yöneticiler yapar. Eskiyi kovup, yeniyi getirerek. Başarısızlık sürdükçe sıra onlara da gelir. Kimi istifa eder, kimi seçimle güven tazelemek ister. Eğer hala başarı gelmiyorsa taraftar takıma/partiye sırtını döner ve yalnızlığa mahkûm eder. İşte o zaman yöneticilerin gitmekten başka çaresi kalmaz.

Böyle umutsuz zamanlarda yöneticiler risk almazlar ve en garanti yöntemler ile doğrudan sonuca gitmeye çalışırlar. Burada karşılarına ekonomik ve mental zorluklar en büyük engel olarak çıkar. Çünkü başarı için en garanti yöntem başarılı olanları tarafına çekmekle olur. Bu pahalı ve ikna süreçleri zor anlardır. Hem paradan hem de prensiplerden tavizler verilemeye başlanır. Bu tavizler ve maliyet yükseldikçe, tercihlerde alt basamaklara doğru inme başlar.

Futbolda tercih edilen yöntem, başarılı takımların kadroda yer bulamayan gözden düşen yıldızları ile kendini ispat etmemiş gelecek vaat eden genç oyuncuların kurtarıcı olarak seçilmesidir. Siyasette de bunun karşılığı, kendi partisinde yer bulamayan, parti kuramayan, eskiden öne çıkmış siyasilere yer açmaktır.

Futbolda bir ara Beşiktaş bunu fazlası ile yapıyordu. Başta Fenerbahçe olmak üzere, gözden düşmüş, yaşı ilerlemiş oyuncular ile, değerinden fazla ödeyerek aldığı Anadolu'nun toy çocukları ile başarı arıyordu. Ne yazık ki çoğunlukla kayıp olan sezonlar ile neticeleniyordu bu süreç. Çünkü aynı dönemlerde rakipleri kendini ispatlayan genç ve öz güveni yüksek oyuncular ile, Avrupa'da kalburüstü statüdeki yabancıları bir araya getirip, başarıya ulaşıyorlardı. Beşiktaş ne zaman ki öz kaynaklarına dönüp, kendi yapısına uygun başarıya aç yetenekleri bir araya getiriyorsa başarıya ve teveccühe mazhar oluyordu.

Futboldaki devşirme oyuncular ile başarı arayışı ve kongreler ile güven tazeleme denemeleri siyasette de karşılığını benzer şekillerde buluyor. Son dönemde yoğun olarak CHP'de bu yöntem deneniyor. Sağın kenarda kalmış veya öne çıkamamış ağır toplarını kadroya katan parti kısa sürede girdiği seçimlerde göreceli olarak oy artışı sağlamış görünse de, bu yeni yöntem kendi tabanında tepkilere neden olup, kopuşlara yol açıyor.

Son cumhurbaşkanlığı seçiminde en üst düzeyden denenen bu yöntem, CHP geçmişine ve parti genlerine aykırı bir uçta yer alması nedeni ile ciddi ve tolere edilmesi zor tepkilere yol açtı. Seçim sonrası başarısızlığı ile birlikte kontrol dışına çıkmasından ve yönetimin kayıp edilmesine varacak etkilerinden çekinildiğinden olağanüstü kurultay ile tepkiler kontrol edildi.

Bizce tamamen bu olumsuzlukları bertaraf etmek amacı ile mizansen olarak, düzenlenmiş olan bu kurultay güzel bir piyes idi. Amaç yönetimin elini güçlendirmek ve dizayn işlemini tamamlamak idi. Kurultaydan geriye kalan "Rakı masasındakilerin" partiden uzaklaştırılması ile Bekaroğlu ve Berberoğlu'nun tepeden inme ve sıkıntısız bir biçimde partinin en üst kurullarına yerleşmelerini sağlamaktı. Aslına bakılırsa seçim yenilgisi partinin dizaynı ve yönetimin mutlak kontrolü için bir fırsata dönüştü.

Ama futbolda olduğu gibi dışarıdan rakiplerden monte transferler ile özünden uzak bir takım kurgusu ile sahada kazanmak mümkün değil. Her iki alanda sonuca takım çalışması ve taraftar desteği ile varabilmektedir. Kâğıt üzerindeki hiç bir hesap sahaya aynı doğrultuda yansımamaktadır.

Siyaset ile futboldaki bu benzetmeleri yaptığımız sırada "Çarşı ile CHP"nin aynı kulvarda buluşması da çok enteresan. Tek ortak noktaları "Her şeye karşı olmaları" olan iki tarafı bir araya getiren nasıl bir iklimdir bilinmez. Bilinen bir şey var ki spora siyasetin karışması hiç hayırlı bir girişim değildir. Birbir alanları dışında kurulan bu beraberliğin ne kendileri, ne sektörleri, ne de taraftarları açısından güzel şeyler vaat etmektedir.

Nasıl ki başarı için yapay, devşirme tedbirler bir işe yaramamakta ise, farklı sektörler arası birliktelikteler de aynı verimsizliğe, aynı sonuçsuzluğa ve aynı umutsuzluğa doğru yelken açmaktan başka bir şey değildir.

(ilk yayın tarihi:18.09.2014 13:50:00)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder