Tamamı ile provokasyon ve tahrik
amaçlı bir eylem olduğu apaçık olan bayrak indirmede maalesef ki "O Bayrak'ı" korumakla görevliler, zafiyet
göstermişlerdir. İlla ki öldürme eylemi gerçekleştirmeden de engellenebilecek
bu eylemde sadece seyirci kalınınmış ve eylemcinin fotoğraflaması
gerçekleşmiştir. Bu kabul edilemez bir zafiyettir. Bırakın bayrağı indirmeyi ona yönelik bir
hamlenin bile engellenmesi gerekirdi. Demek ki birincisi caydırıcılık yok,
ikincisi engellenme/önleme için bir uygulama yok.
Genelkurmay başkanlığı bu olay
üzerine bugün şu açıklamayı yapmıştır "Yüce Türk Ulusunun sembolü, her
zerresi şehit kanıyla bezenmiş bağımsızlığımızın işareti Türk Bayrağına, hiç
bir değerden nasibini almamış bir şahıs tarafından saldırıda bulunulmasını
nefretle kınıyor, bu saldırıyı yapan kişinin bulunup gerekli cezanın
verilmesinin takipçisi olunacağının ve hiçbir kişi veya grubun Şanlı Türk
Bayrağını dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğinin bilinmesi kamuoyuna saygıyla
duyurulur."
Bu şekilde bir değer atfedilen
bir kutsal emaneti korumakla resmi/kanuni bir biçimde yetkilendirilmiş ve
sorumlu kılınmışlar görevini yerine getirmemişlerdir. Bunun hiç bir izahı
bulunmamaktadır. O direğe çıkan, O Bayrak'a uzanana el, veya uzattırılan el
başına gelecekleri düşünerek o eyleme kalkışmaktadır. Bayrak'ı korumakla
görevlilerin sorumluluğu eylemcinin başına gelecekleri düşünmek değil,
Bayrak'ın başına gelecekleri düşünmektir. Sizin göreviniz Bayrak'ı korumaktır.
O'nu koruyamadınız..... Emaneti yere düşürdünüz..... Bunun açtığı yara,
oluşturduğu hayal kırıklığı, yarattığı öfke hiç bir şeye benzemez.
Milletin emanetini korumakla
görevli olanlar bunu başaramadılarsa hesabını vermelidir. Eğer bu böyle
olacaksa bu Millet "O Bayrak'ı"
sahipsiz bırakmaz, kendini siper eder, hainlere karşı.....
Bu tepki ne çadırı yanan
eylemcilere, ne ağaç peşindeki çevrecilere ne de Lice'de ki çoluk çocuğun oyun
sandıkları şeylere benzer. Bu tehlikeli olur ve millet bunu istemez. Düzeni
sağlasın ve kutsal emanetleri korusun diye devlet yapılanması vardır ve bu
devletin bu işler için yasal silahlı kuvvetleri vardır. Caydırıcılık sağlasın,
Nizam sağlasın ve Barış sağlasın diye. Eğer bu görevler yapılmazsa işte Millet
o zaman devreye girer ve emanetlerine sahip çıkar. Hem de hiç kimsenin aklının
alamayacağı bir birlikle, beraberlikle. Doğudan, Batıya/Kuzeyden, güneye; 7
‘den 70’şe.... Sadece bir caddeyi değil, tüm dünyayı cehenneme
çevirircesine..... Bu Millet metanetlidir, sabırlıdır ve devletine sonuna kadar
güvenendir. Bu güven duygusu yitirilmemelidir...
Bu bayrak Ankara’nın Olduğu kadar
İstanbul’un da; İzmir’in Olduğu kadar Diyarbakır’ın da, Rize’nin olduğu kadar
Antalya’nın da onurudur, namusudur. O zaman görülür kim vatansever kim hain;
Kim ayrılık istiyor kim birlik....
Bu işin ne şakası olur, ne hoş
görüsü.... Eğer ki Bayrak'a uzanacak kadar bozukmuş bir zihniyet oluşmuşsa,
orada çocuklukta biter, masumlukta biter. Bizler bu hilal uğruna ne Mehmetler
ne gelecekler feda etmişiz.... Bu konu bu Millet’in sabrının zorlanacağı,
metanetinin sınanacağı en son konudur.
"O Bayrak"
gönderden indiği an "O An'dır". "O An", masumiyet biter,
sabır biter, çocukluk biter, diyalog biter, tahammül biter,barış biter. "O
An" sessizlik anıdır, sonrası kıyamet.....
Kıbrıs'ta nasıl kesin bir duruş ile sahipsiz bırakılmadı ise aynı
şekilde uzanamayacaktı o hain el bu kutsal emanete.... Çok yazık... Çok
yazık.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder