12 Nisan 2014

Okurken sosyalist çalışırken kapitalist

Yıllardır anlam veremediğim ironik bir durum bu.

Ülkemizin en seçkin üniversitelerinde öğrenciler sol görüşlü olarak bilinirler.

Gösteri yaparlar, demokratik, eşitlikçi, sosyalist yönetimler talep ederler. Çok iyi!

Bizde, insanların birbirine şekilde üstünlük taslamasına, ayrımcılık yapmasına karşıyız. Kılığına, kıyafetine, okuduğu okula, sahip olduğu makama, cebindeki paraya göre değil de, insan olmasına göre değer bulmasına ve de en önemlisi yasalar, kurumlar karşısında ayrımcı tavırlara uğramamasına inanmaktayız.

Peki Okullarında en ileri demokratik hakları talep edip, eşitlik türküleri söyleyen bu kişiler sokakları, pankartları bu amaç uğruna doldururken, mezun olduklarında nasıl olup ta bu düzenin emrine giriveriyorlar.

Mezuniyet sonrası iş bulmada nasıl bir ayrımcılığa ve seçiciliğe teslim oluyorlar. İş ilanlarında bakın belli okul mezunları hep tercih edilen hep bir adım önde olanlardır. Bu şirketlerde, öğrenciyken karşı oldukları düzenin en önde gelen uygulayıcıları oluveriyorlar. Genellikle de finans üzerine ve küresel çapta faaliyet gösterenlerde.

Merak ediyorum ODTÜ, Boğaziçi mezunları okul sonrası genellikle hangi kurumlarda iş hayatına atlıyorlar ve iş hayatında ne kadar sosyalist ne kadar kapitalist kalıyorlar.
Merak ediyorum bu okul mezunları iş hayatlarında insanca yaşamayı, eşitliği ve adaleti ne kadar sağlayıp, bozuk dedikleri düzeni düzeltmek için çalışıyorlar!

Merak ediyorum nasıl bu slim fit beyaz gömleklere sığıp, plazalarda nefes alabiliyorlar?

Ülkemizde bankacılık çalışanlarının çalışma koşulları, çalışanlar arası rekabet ve müşteriler karşısındaki konumları malum. Peki bu kurum çalışanları, üst düzey yöneticileri hangi okul mezunları ve okurken hangi dünya görüşünün savunucuları idi.

Bir zamanlar kamuda çalışmak özellikle de kaymakam, vali, müfettiş gibi prestijli görevlerde bulunmak için Mülkiye mezunu olmak en önemli avantaj nedeni idi. Mülkiye gibi sol görüş ağırlıklı bir okul mezunları hep kendi okuldaşlarını kayırır öncelik tanırlardı. Bu hiç bir zaman onların dünya görüşüne ters düşmez, diğer okul mezunları için bir haksızlık kaynağı olmazdı.

Ülkemizde ki bu ikiyüzlü bakış nedeni ile gerçek anlamda ne bir demokrasi ne bir sol görüşlü yapı ne de eşitlikçi insani bir yönetim mümkün değildir.

Bizlerin demokrasi talebi muhalefette, sosyalist düşüncelerimiz kantinde geçerli olup gücü/iktidarı elde edince baskıcı, plazanın kapısında girince kapitalist oluruz.

Bu nedenle geçmişte 68'lerde günümüzde gezide gösteri yapanların büyük bir çoğunluğu karşı oldukları sistemin bir parçası olup, devamını sağlamak için çırpınanlar olacaktır. Aralarda ise safça ve güçlüce inançlarının peşinden gidip, karşı tarafa geçmeyen "looser"lar kalacaktır.

Sonuç olarak insan onuru diye yola çıkılan bu gezide insan onurunu en çok çiğneyen, görmezden gelen ve sadece kendim diyen pek çok şekilci/sahte çapulcu öne çıkmıştır. Çalışanlarını ezen, müşterilerini kaz gibi gören, her olayı fırsata çeviren, başrollerde milyarları götürüp figüranları görmeyenler gezide en önde ve ellerinde ikiyüzlülüklerinin vesikası olan çapulcuyuz kartonları ile.

Bu işte tek üzüntü duyduğum İnsan onuru ve güzel bir ülke umudu olan gençlerin ülkemizin hak ettiği insanı değerler yönündeki değişimini gerçekleştiremeden bu bukalemunlarca dönüşüme uğratılacaklardır.

Yoksa bunca yıldır binlerce sosyalist, demokratik, eşitlikçi mezun veren okullarımızdan farklı bir Türkiye niye kurulamaz, değil mi? İş hayatlarında diğer tarafa geçmezlerse eğer!

(ilk yayın tarihi:07.06.2013 09:46:48)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder