8 Kasım 2017

Saygınlık ve Doktorların İntiharı

Bu günlerde öne çıkan gündem maddelerinden biri "Doktor İntiharları". Konu her zaman ki gibi dikkat çekici ve demagojiye açık olması nedeni ile her yönü ile sömürülerek, gerçeğe uzak kuru gürültüler ile tüketiliyor. Kamuoyunun ilgisi azalıp gündeki önceliğini yitirdiğinde ön sıralarda hararetli hararetli konuyu sömürenler başka konulara yönlenerek, burayı virane bırakacaklardır.

Bugün hekimlerde yarın başka bir grupta çeşitli biçimleri ile çıkabilecek muhtemel sonuçlar ne yazık ki gerçeğe uzak popüler söylemlere boğularak çaresiz kalacaklardır.

Hekimlik meşakkatli ve duygusal yönü ağır bir meslektir. Hekimlik sadece teknolojiyi, ilaçları ve tıbbi müdahaleleri ile yapılabilen salt bir uygulama mesleği değil. Hekimlik insanlık adına geçmişten günümüze kadar gelmiş her türlü birikimi kendisinde barındıran komplike bir alandır. İçinde modern teknolojiler olduğu kadar, geleneksel yöntemleri de barındırır; Maddi müdahaleleri/sonuçları olduğu kadar, manevi müdahaleleri/sonuçları da vardır; İyileştirdiği kadar, kötüleştirdiği de vardır;Faydası kadar, zararı da vardır; Umut kadar umutsuzluğu da barındırır; Mantık kadar, mantıksızlığı da içerir; Tedbir kadar riskleri de içerir; Yaşam kadar ölümü de getirir.

Kısaca Tıp her yönü ile insanlık tarihinin getirdiği toplamları bünyesinde barındırır. Bu kadar kapsamlı bir mesleğin saygınlığı da zorluğu da doğal olarak ki yüksek oranlıdır. Zaten saygınlığının temeli de bu zorluğu göğüsleyebilme maharetlerinden, gönüllülüklerinden gelir. Başlangıçtan günümüze yakın dönemlere kadar bu meslek kimsenin kolayca kabul etmediği, maddi getirisiz ancak bi o kadar da külfetli bir uğraştı. Zamanla modern dünyanın kıskacına giren bu meslek yanıltıcı yöntemlerde gerçeğine aykırı parlatılıp, piyasalaştırılan bir metaya döndürüldüğünden anlamından ve değerinden de uzaklaştı.

Herkesin altından kalkamayacağı, belli bir maddi/manevi zeka, kapasite gerektiren; Fiziksel ve mental açıdan dayanıklı bir bünye ile fedakarlık/vicdan/soğukkanlılık/sağduyu ve etik değerleri bulunan, ahlaklı sağlam bir kişiliğe ihtiyaç duyan bu meslek; Ne yazık ki pek çok yönleri eksik/hatta tamamı ile yetersiz kişilerin eline bırakıldı.

Teknolojik imkânların varlığı ile icrası kolaylaştığı düşünülen ve yüksek gelirli/itibarlı bir meslek hayali ile bu mesleğe her yönü ile uygunsuz kişilerin tek düze sıralanmış sıradan eğitimler ile sahaya sürüldüğü Tıp dünyasında Hekimlikte hekimlerde değerini kayıp etmeye başladı.

Bu değerlendirmeyi modern dünya kapsamında yaptığımızı belirtirken, gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelerinde bu yolda olduklarını üzülerek belirtmek isteriz.

Bir hekimin teknoloji kullanma kabiliyeti, literatüre hâkimiyeti, mesleki bilgisi onu iyi bir hekim yapmaya yetmez. İyi bir hekim öncelikle kendisine iyiliği dokunan, şifası olandır. Bunun içinse her yönden donanımlı, sağlam ahlaklı, vicdanlı, soğuk kanlı ve tek düsturu hasta olarak sınıflandırılan kişilere öncelikle zarar vermeme ön kabulü ile şifa vermek olan, fedakâr ve adanmış olmaktır.

Ne yazık ki, öncelikle yüksek maddi getirisi, sonrasında ise itibarlı görünmesi nedeni ile bu mesleğe yönlendirilenler çeşitli maddi/manevi sebeplerle yetersiz/uygunsuz kişiler diplomaları ile doktor ilan edilseler de, gerçekte buna hazır mental bir yapıya kavuşamadıklarından çok çeşitli olumsuzluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu olumsuzluklar mesleğe saygınlık kaybı olarak; Kişilere sağlık kaybı olarak kendilerine ise altından kalkamayacakları bir yükün altında kalarak, her açıdan heba edilmiş bir yaşam olarak dönmektedir.

Nasıl ki herkesin belli bilgileri okuyup/öğrenip veya ezberleyip, sınavlarda cevaplaması ile astronot, ressam, aşçı gibi meslekleri yapmaya yetkin olamıyorsa, hekimlikte bunlardan daha komplike fiziki ve mental üst düzey özellikler gerektiren bir meslektir.

İntaharlara bu açıdan bakıldığında, çeşitli nedenlerle bu yola girenlerde en başta mental bir dayanıksızlık olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Halbuki hekimliğin en başta gelen niteliklerinden biri çelik gibi sağlam sinirler ve her türlü kargaşa, her türlü ters giden durumlarda soğukkanlı kalarak doğru kararlar alabilmektir.

Diğer bir temel konuda, böyle meşakkatli ve yüksek yoğunlukta duygusal efor gerektiren meslekte gerek gerek hijyenik olma baskısı gerekse teknolojinin desteği ile hasta ve doktor arasındaki hakiki ve özel bağın kopmasıdır. Bu ilişkide zehir/panzehir etkileşimi olduğundan, doktor kendi mental şifasını sağlayacak imkandan mahrum kalmıştır. Hiç bir teknolojik cihazın sağladığı bilgiler, modern hijyenik ortamlar, lüks bir hayat veya bol sıfırlı kazançlar bu faydayı sağlayamamaktadır. Bu, saydığımız tüm yapaylıklardan kat ve kat etkili bir meslek panzehiridir. Bu mesleği asıl çekilir kılan, kişileri bu meşakkatli yola yolcu kılan bu panzehirin verdiği mental tattır. Diğer konulara ilaveten bununda eksikliği kişileri tükenmişlik alt sınırlarına getirip, yapay yaşantıların anlamsızlığında bu tarz üzücü kararlara itmektedir.

Hiç istenilmeyen bu üzüntü verici olaylara bu açıdan bakılmasında da fayda olacağını düşünerek bu yazıyı kaleme aldık. Umarız günün birinde bu konularda faydalı bir işe yarar. Kim bilir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder