Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bir TV
programında TEOG sınavı ile söylediği sözler sonrası, bu sınavın bir kaç günde
hemen kaldırılması eleştirileri de beraberinde getirdi.
Yalnız, büyük fırtınaları koparması
beklenen bu kararın etkileri, öncelikle şaşkınlık, durgunluk ve hafiften
mırıldanma şeklinde oldu. Bunun da en büyük nedeni, konunun birden bire/aniden
gündeme getirilmesi ve eleştiri görevindekilerin hazırlıksız yakalanmaları idi.
Adı ne olursa olsun bu tür sınavların bu
yaş gruplarına kadar inmesi ve çocukları esir etmesi kabul edilebilir bir durum
değildir. Ama ne gariptir ki bu konuda dikkate değer bir itiraz bulunmamaktadır. Herkes gözü dönmüşcesine çocuklarını bu sisteme sokup nefessiz, yaşamsız
bir zaman içinde koşturmaktadır.
Bu aileler için başarı, iyi yetişmiş çocuk demek: Hızlı ve
hatasız test çözen, okuldan çıkıp etüt merkezlerine koşan, ailelerine ses
çıkarmayanlardır. Ne yazık ki bu sürecin sonunda çocuklar büyük bir çoğunlukla, hissiz,
sevgisiz, sorgulayamayan, yorumlayamayan, robotlaşmış bireyler olarak ortaya
çıkmaktadırlar.
Aile olmanın sıcaklığı, çocuk olmanın
rahatlığı ortadan kayıp olup, planlı programlı talimatlarla süre giden bir
hayat kara bulut gibi yaşamlarını kaplıyor.
Asıl sorun sınavlar, okullar,
seçimler, yerleştirmeler filan değil. Asıl sistem bizim mahkûm edildiğimiz bu
yok edici, dönüştürücü, bitirici eğitim sistemimizdir.
Eğitim sistemimizin temel dinamikleri/işleyen çarkları, insan yetiştirmek ile alakalı değildir. Bu sistemin temel
dinamikleri içine aldığı öğrencileri istediği şekle sokmak, şekle girmeyenleri
kullanılmaz duruma getirmek üzerinedir.
İstenilen şekle girenlerin yoluna devam
edebildiği bir sistemde ayrık otlar çok nadir olarak kalabilmekte bunların çoğu
da ülkeden koparak dışarılarda yaşamlarını sürdürmektedirler.
Bu sistem nedeni iledir ki o kadar genç
nüfustan ne yeteri kadar bilim adamı, tüccar, sanatçı, meslek sahibi, sporcu
çıkmaktadır ne de üretken, düşünebilen ve gelişebilen birey yetişebilmektedir.
Bu sistemin en büyük başarısı insanları köreltmektir.
Bizler eğitim sistemi ile insan
kaynaklarımızı kısırlaştırmakta, değersizleştirmekte, köreltmekte ve bom boş
mutsuz kitleler haline getirmekteyiz. Sistemde kalanlar ve başarılı
gözükenlerin çoğu ülke çıkarları dışında farklı etkilerin altında paylaşılmakta
ve bunların mücadelesi ülke idaresine, ekonomisine, güvenliğine olumsuz bir
biçimde yansımaktadır.
Cumhuriyet tarihinde yapabileceğimiz en
etkili, en radikal değişim eğitimde yapacağımız olacaktır. Bu yaptığımız
bağımsızlık mücadelesinin en zor ve en sarsıcı değişimi olacaktır. Bunu
başardığımız zaman ülkemizin ana damarları yetişmiş, ülkesine, milletine bağlı
bir neslin hızla aktığı gürbüzleşmiş, güçlü bir yapıya dönüşecektir.