Bir gazetenin haberi verme biçimi veya
Twitter’da hangi tag’ı açma/tag’ın peşine takılmanın neticesinde, bu eylemi yapanların
hakkında en geçerli ve en isabetli değerlendirmeleri yapmamızı sağlar.
Haberin yeri, puntosu, kullanılan görseli,
görselin açısı, yazının rengi ve vurdu yapılan temaları haberin niyetini belli
eder. Ya da twitterda “Dolar al bankadan paranı çek” şeklinde bir tag açan/ona
destek çıkanın amacını/aidiyetini çözmenin zorluğu bulunmakta mıdır acaba?
Ülkemizde bu algı oyunlarını, subliminal
saldırıları sistematik ve yoğun bir biçimde kullanan yerleşik ve güçlü bir
düzen var.
İyi, olumlu, pozitif etkiler yaratacak,
birlik beraberliği ve yaşama arzusunu yükseltecek, insanları mutlu edecek bir
gelişme, bir olay vb olduğunda, bu ekip hemen bunu azaltmanın, tersine
döndürmenin, gündemden düşürmenin veya değersizleştirmenin bir yolunu bularak
bir bu açıdan saldırmaktalar. Bu saldırılar ile bu güzel şeylere vesile
olanları pişman etmekte, mutlu olanları ise anlamsızlıklar girdabında huzursuz
bir boşluğa itmektedirler.
Mesela hayatın her alanında yaşanan
başarılarda, yeniliklerde, ilerlemelerde bunlar mutlaka devreye girmektedirler.
Örnek olarak ülkemizin Marmaray, 3. köprü, Hızlı Tren, Uzaya gönderilen
uydular, bastırılan acımasız kanlı darbe girişimi, Avrupa kupasına mucizevî
biçimde katılmamız, son olarak Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı konusunda varılan
hayati mutabakat ve daha onlarca gurur duyulacak, tarihi değiştirecek, geleceğe
büyük bir güven umutla bakmamızı sağlayacak şeyler bu kurulu düzence sabote
edilmekte ve yeterince toplumda içselleştirilemeden, farkına ve önemine
varılmadan gündemden düşürülmektedirler. Bunlar kesinlikle bilerek yapılmakta
ve toplumsal mutluluğun, gururunun ve birlikteliğin önüne set çekilmektedir.
Her hangi bir olumlu gelişme olmadığı
zamanlarda veya ileriye dönük büyük değişim planları olduğunda da bu ekipler
durmamakta, her türlü yöntemlerde, argümanlarla topluma sürekli olarak
"Negatif" bir algı pompalamaktadırlar. Bunlarda yalan, kurgu, iftira,
şantaj, tehdit, cinayet, suikast, kaza, sabotaj ve daha aklımızın almayacağı
vatana/millete/insanlığa ihanet, ahlak dışı her türlü davranış
kullanılmaktadır.
Kimi rastgele, kimi kurgusal, kimi hayatın
günlük akışında münferit gelişen her türlü konu amaçlarına hizmet ettiği
durumda köpürtülerek, abartılarak, deformasyona uğratılarak hedefe koydukları
aleyhine bir silah olarak kullanılmakta ve toplum bu yönde doldurularak ileri
ki operasyonlarında kullanışlı hale getirilmek amaçlanmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak bu ve benzeri
olayları manşete çeken, yazar, okur yorum, muhabir gibi tüm imkânları ile
bunlara destek veren ve bu konuda başlı başına algı operasyonları yapan bir sürü
gazete ne yazık ki bulunmaktadır. Kimi kapanıp kayıp olsa da yerine hemen bir
yenisi konulmaktadır.
O kadar yanılmış, yalanlanmış ve
kurgulanmış haberi, manşeti ve basın faaliyeti deşifre olmuş bu gazetelerinin pek
çoğunun hala yüzünün kızarmamış ve tüm bunların hesabını yargı önünde vermemiş
olması bunların arkasındaki gücün etkisini göstermektedir.
Tek bir misal ile bile örneklemek
istesek çok uzak zamanlara, çok karmaşık denklemlere dalmamıza gerek yoktur.
Peşi sıra yakın zamanlara da meydana gelen olaylara ve verilen tepkilere bakmak
yeterli olacaktır.
Mesela bir gazetenin haberlerine tepki
gösterilse veya bir çalışanın terörden/cinayetten bile adli işleme tabi tutulması
sonucunda tüm destekçilerinin kapılara, kollara, camlara, çatılara geçmiş
olsuna/desteğe ve yargıya baskıya gelmeleri kanıksanarak, hiçbir özgürlük/demokrasi/hukuk
yanlılarını rahatsız etmemektedir. Ülkenin içi işlerine/yargısına/toplumsal
dinamiklerine devlet başkanlarının/bakanlarının/vekillerinin/elçilerinin
müdahale etmesi bunların kanına dokunmamaktadır. Bu baskılar ile karar alan
veya alamayanların evrensel meslek ilkelerine bir haller olmamaktadır.
Ya da, öncesinde, onlarca olay daha
sıcaklığını kayıp etmemişken (patlayan bombalar, patlayan tuzaklar ve
hendeklerle harap olan şehirler gibi), yüzlerce masum insanımızın kanı
kurumamışken, 15 Temmuz gecesi yaşanan tarihin en acımasız, en kanlı ve en hain
darbe girişimlerinden biri sonrası bile bu DEMOKRASİ/ÖZGÜRLÜK DÜŞKÜNLERİNİN
pespaye, çirkin halleri unutulmaz utançlar olarak örnek gösterilebilir.
Bunlar öyle çirkef öyle hain ve öyle
insanlık dışı bir yapıdadırlar ki işlerine geldiğinde "cenazeleri düğüne
düğünleri cenazelere çeviren" kahpelikleri yapabilecek
seviyededirler."
Ve en acısı şudur ki, bu yerleşik düzenin
bizden görünen, bizden beslenen, bizden üreyen sadık hizmetkarları bizden
olamayanlardan daha fazla kendini yırtmakta ve bize zarar vererek bağlı
olduklarına yaranmak yarışına girmektedirler. O kadar büyük bir bağlılık vardır
ki bunlar “Sahiplerinin bkn’nu bal memleketlerinin balınını bk bellerler.”
O yüzden bunlardan bir fayda beklemeyi,
düzelip yola gelmelerini ummanın saflığına düşmenin sonucu yüzyılı bulan
düşkünlüğümüzün devamı olacaktır.
Bizlerin hangi görüş/hangi inanç çatısı
altında olursak olalım ayrımına takılmadan yapmamız gereken öncelikle memleketi
bunların elinden kurtarmak ve vatanımıza sahip çıkmak olmalıdır. Vatan
vatanseverlerin ahlaklı ellerinde olduktan sonra kimin nasıl idare ettiğinin
önceliği bulunmamaktadır. Öncelik Vatanı vatan evlatlarının yönetmesidir.
Sonrası mutlaka uygun bir yol bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder