15 Şubat 2016

Ya Erdoğan Ters Köşe Yaparsa!

Ak Parti’de değişim ve yenilenme süreci egolarına yenik düşen veya kişisel beklentileri öne çıkanlarca yavaşlatılıp, yolundan saptırılmaya çalışılıyor.

İlk dönem sarsıntılarında ve devamında 3 dönem uygulamaları nedeni ile önemli ölçüde bir değişim ve yenilenme yaşayan partide şu an farklı bir durum mevcut.

Ak Parti’nin varlığını kendi varlıkları ile eşleştiren çekirdek kadrodan bir grup şiddeti ve hızı gittikçe artan bir biçimde partinin surlarına salvolar yaparak dikkat çekmeye çalışmakta. Kullandıkları mecralar, yöntemler ve dil gidişatın pekte hayırlı olacağını göstermiyor.

Partiyi kendi zimmetlerinde olan bir varlıkmış gibi düşünen bu kesim, “eğer bana yar olmazsa başkasına da yar etmem” mantığı ile hançerlerinin ucunu göstermekteler. Bunu kimi açıktan yapmakta kimi ise sinsice altan alta.

Partinin kurulcuları oldukları ve her türlü başarıda, imkânda kendi paylarının olduğunu her ortamda dile getiren bu kişiler, iş partinin ve hükümetin başarısız, istenmeyen veya hatalı olarak dile getirilen icraatlarında hiçbir yükümlülük kabul etmemektedirler.

En basiti Haziran seçimlerindeki istenilmeyen sonucun kendilerinin dışlanmasına ve bu yarışta yer almamalarına bağlayıp, tüm sorumluluğu partiyi bu şekilde seçimlere sokanlarda bulanlar; Kasım seçimleri sonrası alınan beklenmedik başarılı sonuçlardan sonra ise bu partiyi kendilerinin kurduğunu ve bu başarıda da onların paylarının yüksek olduğunu dillendirdiler.

Her nedense bu zamana kadar ki tüm kumpaslar, bu hain planlar Tayyip Erdoğan’a yapılırken kendileri bu şekilde partilerine ve partilerinin liderine sahip çıkmıyorlardı. Her an ortaya çıkacak farklı durumlar için kendilerine uygun pozisyonlar alıyorlardı.

Parti kurulması için gerekli olan yasal sayıda kişiler her daim var olan bir durumdur. Tabii ki onlarda bu partinin kuruluşunda bir şekilde bulunmaları gerekli idi. Ancak! Onlar olmasa da mutlaka başkaları olacaktı. Ama Sayın Erdoğan olmasa idi, bu partide, bunlarda şu anki durumda olmayacaktı, bunu kabul edemiyorlar. Belki de çoğu O ESKİ siyasetçiler gibi milletçe siyasetten silinip, anılarda kalan isimlerden olacaklardı.

Şu anki durumda (Üstelik seçim filan yokken ve Ülke olarak büyük bir savaş içinde iken) parti içinde böyle vicdanları rahatsız eden ve mantık dışı olan bir mücadelede muhakkak ki hem parti hem de ülke enerjisini boşa tüketecektir.

Bu kavganın temel dayanağı Başkanlık sistemi ve Erdoğan’ın gücünü azaltmaya yönelik olması nedeni ile farklı bir karşılık verilmesi, yeni bakış açıları için yararlı olabilir.

Bu bakış açısı, olayı AK Parti’deki güç savaşında, tarafların gayesi partide söz sahibi olmak ve onu yönlendirmek ancak iş sorumluluğa, oklara hedef olmaya geldiğinde ise lideri öne atma olarak tanımlarsak; Karşı hareket tarzı olarak önereceğimiz ise bu savaşı parti üzerinden değil de, etki ve güç üzerinden yaparak saldırıları boşa çıkaracak ters bir manevra yapılmasıdır. Rakibini köşe çizgisinde dışarıya gönderen bir oyuncunun kıvraklığı ile oyundan düşürülebilir böylece bu yola dizilenler.

Sayın Erdoğan farklı bir oluşum ile AK Parti ile bağını koparıp, mücadeleye yeni oluşumla devam etme kararı alırsa nasıl bir tablo oluşur acaba! Bir hayal edelim… Bakalım geride kalanlar kurdukları partileri ile kaç solukla devam edebilirler bu yolda. O zaman görülür işte “el mi yaman bey mi yaman”…..

Bizce Yeni anayasa, Başkanlık yolculuğunda bu tarz bir siyaset ile Erdoğan’ın üzerinden kendilerine güç devşirmeye çalışanlara verilecek en güzel cevap, yola farklı bir yapılanma ile devam etmek olacaktır. Böylelikle yıllarca sürebilecek bir tartışma sona erecek ve herkesin yeri siyaset sahnesinde belirlenecektir.

Zor ve meşakatlı bir yöntem gibi görünse de Erdoğan’ın tecrübesi ve milletin desteği ile bu yük hafifleyecek ve istenilen sonucu getirecektir. En önemli faydası da memleketi kısır didişmelerden kurtarıp alternatif bir çare üretilecektir.

Kim bilir beklide arzulanan bir muhalefette bu şekilde oluşur ve memlekette taşlar yerli yerine oturur uzun bir müddet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder