1 Haziran 2015

7 Haziran seçimlerine 7 noktadan bakış: TARIM

07 Haziran 2015 seçimleri ile ilgili yazılarımızın bugünkü ana konusu TARIM.

Yüzyıla yakındır yaşadığımız temel dönüşümünün ana konusu TARIM. Yıllardır Tarım toplumundan SANAYİ toplumuna geçmeye çabaladık.

Geciktikçe bir sonraki aşamaya geçen rakiplerle aramızdaki mesafeye uzattık. Onlar bilişim çağına geçerlerken, biz, dönüşümün yapısal sorunları ile uğraşıyorduk.

Sanayi toplumuna geçme projemizin en yanlış tarafı, bu dönüşümdeki stratejimizdi. Sanayi toplumu olmak için Tarımı zayıflatmanın/geriletmenin bizi sanayi toplumu yapacağını zannettik. Halbuki TARIM bizim en güçlü yanımızdı ve bize atılımlar/yatırımlar için kaynak sağlayacak ender gelir getirici kalemlerimizdendi.

Tarımı kalkındırıp, çağa ayak uydurur bir hale getireceğimize, SANAYİ aşkı uğruna ona çok büyük bir kötülük yaptık. En önemlisi bu konudaki güçlü motivasyonumuzu kendi uygulama ve söylemlerimiz ile yerle bir ettik.

İktidarın 12 yılı aşan icraatları içinde en az dönüşüme uğratabildiği ve diğer alanlara göre en az olumlu ilerleme sağladığı alan TARIM oldu.

Yapılan yatırımlar/destekler/çabalar karşılığı, sağlanılan başarılar/geri dönüşümler ve yaşamda yarattığı farkındalıkları ölçebilen bir imkânımız olsa bu TARIM alanında belki de eksilerde çıkacaktır.

İktidarın en başarılı olduğu ve seçimlerde oylara etki olarak en pozitif katkıyı sağlayan icraatları sayıldığında, Sağlık, Ulaşım, Ekonomi, Sosyal Yardımlar vb sıralanırken, Tarım akla pek gelmemektedir.

Her ne kadar bu alanda da, geçmiş iktidarlara nazaran çok önemli işlere imza atılsa da etki olarak maalesef ki aynı oranda geri dönüş alınamamıştır.

Bize göre buradaki temel neden, TARIM'daki on yılları bulan kronik YAPISAL SORUNLAR ve bunların engel olduğu dönüşümlerin başarılamaması olmuştur.

En başta TOPRAK REFORMU olarak adlandırabileceğimiz, toprakların verimsiz ve etkisiz kullanımına neden olan sahiplik yapısı ve kullanımı sorunudur. Bu konu kökten çözülemediği sürece atıl kalan veya ölçek ekonomisine aykırı kullanımlar nedeni ile üretimin istenilen ekonomik getirilerde olmayacağı gerçeğidir.

Bu temel sorundan kaynaklı olarak, çok geç kalınmış teknolojik yatırımların yapılamaması, üretim maliyetlerinin yüksek kalması ve ürünün pazara sürülmesi sürecindeki yapısal bozukluklar TARIM konusundaki sıkıntıların çözülmesinde ana engellerdir.
Ve bu yüzdendir ki bu konuda yapılmış olan pek çok önemli icraat ve 100 milyarları geçen destek/hibe/teşvikler istenilen sonuçları doğurmamaktadır. Çoğunluk ile kör kuyulara bırakılmış taşlar gibi bir ses bir seda çıkaramamışlardır.

Tarım (Bu kavram hayvancılığı da kapsayan biçimde düşünülerek kalem edilmektedir) alanında temel sıkıntılar sıralandığında, Teknoloji zayıf kullanımı, Girdilerin üretim maliyetleri içinde yüksek tutarlı yer alması (Gübre, Yem, Enerji gibi), Ürünlerin rantabl satışa sunulamaması olarak sıralanabilir.

Stratejik bir kalkınma planlaması ve uygulaması hatasına kurban giden TARIM alanında fark edilebilir çapta bir iyileşme, atılım sağlanabilmesi için öncelik ile köklü bir mantalite değişikliği yapılması şarttır. Ekilebilir alanların sahiplik anlayışı, kullanım haklarından, ekim yapılacak, yatırım yapılacak ürünlerin yer ve tür seçimine; Oradan satılabilir hale gelme aşamasından pazara sunulma aşamalarına kadar temel ve radikal değişiklikler gerekmektedir.

Öncelik ile bu konudaki Kurumlar ve organizasyonlar gerek işleyiş gerekse yerleşik uygulamaları açısından komple değişikliğe gidip, günümüzün ihtiyaçlarına, teknolojik ve maddi imkânlarına göre düzenlenmesi şarttır.

Ziraat üzerine var olan kurumlar genel itibarı ile bu alanda ilerleme sağlayacak değişiklikler yapabilecek veya kronik sorunlara çare olabilecek politikalar üretebilecek durumda değildirler. Çoğunluk ile evrak kayıt, takip gibi bürokratik işlemler ile dağıtılan sübvansiyonların aracısı durumundadırlar.

TARIM alanında bu iktidar döneminde dikkat çeken ve akla gelen en önemli icraatlar Kayıt sistemi, takip sistemi uygulamaları, sigortacılık uygulamalarının teşviki ve kanıksanması konusundaki sonuç verici çabalar, Yetişmiş insan kaynağının aktif olarak kullanılması ve işlevselliğini ve itibarını yitirmiş olan Ziraat Fakülteleri, Ziraat Mühendislerine sağlanan kadro imkanları olarak sıralayabiliriz.

Bu konularda geçmişte birkaç ekonomik yönden atılım yapmaya çalışan kuruluş olsa da sorunların kemikleşmiş yapısı ve konjonktürel dalgalanmalar karşısında boy verip gürbüzleşememişlerdir.

Ancak son yıllarda iki kurum dikkatimizi çeken başarılara ulaşmaktadırlar. Bunların biri Çaykur, diğeri Konya Şeker'dir. Çaykur bir devlet kuruluşu ve Tekel sayılabilecek bir güçte olan kurumdur. Son yıllarda gerek modernizasyon çalışmaları, gerek paketleme alanındaki yatırımları gerekse ve kamuoyunun dikkatini çeken Yeni ürün geliştirme çabaları Çay Tarımına ekonomik olarak bir değer ve süründürebilirlik açısından olumlu katkı sağlamıştır.

Yeşil çay, beyaz çay ve son olarak günümüzdeki en başarılı ürün lansmanlarından birine imza attıkları DİDİ soğuk çay projeleridir. Bu kurumun çalışmaları Tarımsal Sanayileşmenin ekonomik ve sürdürülebilirliği açısından başarılı örnekler olmuştur.
Konya Şeker ise bizler açısından dünya çapında dikkat çeken bir başarı hikâyesine imza atmıştır. Benzerleri hakkında hep olumsuz hikayeler duyduğumuz ve manşetlere zarar veya yolsuzluk konuları ile gelenlerin yanında kocaman bir yıldız gibi parlamıştır.

Bir üretici birliğinden beklenmeyecek biçimde üretimden satışa muazzam bir sistemi inşa eden ve tüm paydaşlarına pozitif değer yaratıp, çalıştığı alanlarda fark edilir atılımlar yapan Konya şeker bizce örnek alınacak bir kurum olmuştur. Tarım ve Hayvancılıkta üretici ile tüketici arasındaki kurulamayan bağı, en rantabl biçimi ile kurarak taraflara arzuladıkları olumlu katkıları fazlası ile sağlamıştır.

Konya şeker üreticiye sağladığı destek, yön verme, teknolojiye ve bilime dayalı yöntemlerle buluşturma ve ürünü değerinde satabilme imkânına kavuşturmada başarılı olmuştur. Bu taraftan kazandığı başarıyı ekonomi ve pazarlamanın gerektirdiği etkin yöntemler ile tüketiciye ulaştırarak karlı bir işletmeye, yatırım yapabilen bir işletmeye dönüşmüştür. Ayrıca gözle görülebilir bir biçimde ısrarlı bir biçimde uyguladıkları ağaçlandırma projeleri ayrı bir takdire şayandır.

Tüm bu başarılara önderlik eden ve bu gücün bir araya gelip, böyle uygun adım bir biçimde zirveye çıkmasına vesile olan Recep Konuk'a hak ettiği övgülerin sunulması yerinde olacaktır.


Tarım konusunda atılabilecek radikal adımlar için bu iki örneğin faydalı modeller olabileceğini düşünüyor ve ilere ki hükümette Vekil adaylığı olan Recep Konuk'un Bakan olma ihtimali karşısında bu atılımı mümkün görüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder