13 Kasım 2014

Türk insanını bazı gerçeklerle yüzleştirdiğimiz için mutluyum!

Aslında bu konuda yazmayı düşünmüyordum. Futbol olarak paraya endeksli yapımız çöktü. Az başarılı olan, az bir şeyleri iyi yapan dünyaları kazanıp, kibir/ukalalık vb duyguları tavan yapıp, kısa bir sürede de yok olup gitmekte.

Futbol sistemimizde bırakın başarıya, başarmanın umuduna bile yüz binlerce dolar ödemekteyiz. Futbolcular almaya gelince hamutuyla götürürlerken, başarısızlıkta ise sonsuz bir tevazu ile anlayış beklemekteler!

Bu yazıyı kaleme alma nedenimiz 2.000.000$ vererek bizimle maç oynama lütfüne ikna ettiğimiz ve 4 gol yediğimiz Brezilya maçındaki protestolara karşı çok kıymetli futbolcularını korumak isteyen Fatih Terim'in şu açıklamaları oldu:

"Türk insanını bazı gerçeklerle yüzleştirdiğimiz için mutluyum! Oyuncularımız protestoyu hak etmedi. Kendi evlatlarımızı dövmeyelim. Futbolcularım dayak yemekten bıktı. Geri düşer düşmez hemen federasyona, başkanına, bize, oyunculara yuhalamalar. Bu kültürü de ortadan kaldırmalıyız" ifadelerini kullanan Terim, "Brezilya Milli Takımı'nı, Neymar'ı alkışlamalıyız. Peki bizim çocuklarımız niye yuhalanıyor. Kendimize kastımız nedir? Çözüm yolu bu değil. Çocuklarımızı üzmekten, dövmekten geçmiyor çözüm. Onlar destek görecek ki biraz daha mücadele etsinler. Yoksa bu durumdan kimse memnun değil. Ben de üzülüyorum ama onlar daha fazla üzülüyor"

Açıklamanın sonunda çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir cümle daha kuruyor;

"Kaybetmenin dünyanın sonu olmadığı bir ortam oluşturmalıyız"

İşte buradan eleştirilerimize başlıyoruz! Sayın Terim,

* Kayıp etmek dünyanın sonu değil, tamam! Doğrusu da bu. Peki kazanınca dünyaları niye istiyor oyuncalarınız.
*Önceden Milli Takım gönülden, milli duygular ile koşa koşa gidilen bir yerdi, şimdi parasız (bazen miktarı beğenmedikleri de oluyor) adım atan var mı?
* Bırakın başarıda prim vermeyi, şimdi başarısız olduklarında da prim almıyorlar mı oyuncularınız?
* Bizimkilerin cebini doldurduğumuz yetmiyormuş gibi, birde rakip takıma 2.000.000$ vermek hangi kitapta var? Bu milli takım mı, yoksa Harlem mi?

* Yüzleşelim de ne ile yüzleşelim. Seyirci nasıl ki en ufak başarıda abartarak sizleri göklere çıkarıyor, başarısızlıkta da aynı hızla aşağı çakar sizi. Ne yani omuzlarda iken iyi, ayaklar altında iken mi kötü?
* Seyirci Neymar'ı alkışlarken, bizimkileri de niye alkışlamalı? Alkış bir başarı, bir takdir için kullanılır. Neymar sizin çocuklar ile maç yapmak için 2.000.000$ almış. O alkışı hak ediyor. Ya sizin çocuklar?
* Saygı, alkış, övgü hak edilerek alınır. Peşinen ve sınırsız belli bir kesime tanınan ayrıcalık değildir. Bu "çocuklar" dediğinizin ne ayrıcalığı var. Tamam önceleri gönülden canlarını dişlerine takarak, fedakarca Milli duygular ile forma giyiyorlardı, o zaman saygı tamam. Ya şimdi ne için saygı duyulacak bu çocuklara! (ayrıca hiç biri çocuk filan değil, kocaman aklı başında adamlar)

İnsanların üç kuruşa canlarını ceplerine koyup, ömürlerini helal para uğruna tükettikleri dünya da, bir topu filelere ara sıra gönderdi diye milyonlarca lirayı bir çırpıda alıp, lüks yaşamlarını pespaye bir biçimde insanların gözüne sokan oyuncularınız, bırakında 2.000.000$ verip ülke onurunu ayaklarına heba ettiklerinde de yuhalansınlar, alkış almasınlar. Eğer mümkünse biraz da utansınlar.

Hangi kitapta yazıyor 2.000.000TL verip te milli duyguları alaşağı etmek. Hangi yüz ile o maça çıkıldı da birde utanmadan 4 gol sonrası alkış bekleniyor. Bırakın 4  gol yemeyi, 10 gol atsanız da verilen o 2.000.000$ utancı bir ömür size yeter.

Hadi bunlarla yüzleşelim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder