Gazze'de yaşanılan acımasızca
katliam karşısında insan yüreği olan herkesin, herşeyi, her önceliği bir kenara
bırakıp, en doğal en insani hali ile tepkisini göstermesi gerekir. Bu tepkilerin, ağdalı ifadelerle, resmi ağızlarla, fırsatçılığa çevirip farklı düşünceleri
açıklamaya çalışmak yerine, tabiri yerinde ise makyajsız hali ile ortaya
çıkması gerekir.
Çünkü ortada paramparça edilmiş
ve hala devam eden çocuk bedenleri var. Çünkü Bakanından, milletvekiline,
askerinden siviline kadar çocuk ve kadınlara yönelik açıkça ve insanlığa
yakışmayan söylemler ve eylemler var. Ve tüm bunlar devlet kimliği altında ve
savunma hakkı diye yapılmakta.
Tüm olanlar karşısında hiç bir
şey yapamasa bile bir çığlık atan, bir yeter diye bağıran bir grup ile güç ve
yetki elinde olan, suskun, kör ve dili bu sabilerin uğradığı zalimce katliam
karşısında dönmeyen yerleşik bir erk var. Nasıl bir diplomasidir, nasıl bir
siyasettir! Resmen yol açıyor, cesaret veriyor, hatta teşvik ediyor bu acımasızlığı.
Ve bunu da inanılmaz bir
ikiyüzlülük ile gerçekleştiriyor. Kameralar önünde başka, arkasında başka
konuşanlar nasılda söz geçirebiliyorlar bu zulüm karşısında benliklerine de
böyle acımasızca destek verebiliyorlar bu katliama.
Ülkemizde de belli bir kesim önce
bu olanları duymazdan, görmezden gelmeye çalışsa da başaramıyor. Çünkü bu öyle
bir acı ki, çığlıklar yüreklerden çıkıp evreni sarıyor. Ama yine de dal
kıpırdamıyor bu taş kesilmiş yüreklerde ve tepkilerini, içinde ki nefreti dışa
vuracak, vicdanlarının katılığına ayna tutacak ifadeler ile gösterdiklerini
sanıyorlar.
Bir kısmı uluslararası ilişkilerden
ve ulusal çıkarlardan bahseder; Bir kısmı içlerindeki Müslüman nefretini dışa
vurur; Bir kısmının da içinde, böyle bir zamanda heykel ve çevre duyarlılığı kabarır.
Ve hepsi de laf aralarında Müslümanların kötülüğünden ve dolaylı olarak ta hak
edilmiş bir hayatı yaşadıklarından bahsederler.
Ve bunların hepsi sokakta aç bir
kedi görse, okyanusta bir balina kıyıya vursa,
şehirde bir ağacın dalına kuş pislese hemen harekete geçerler ve dünyayı
yerinden ederler.
İşte tüm bunlara en içten şekilde
seslenenlerden biride Venezuela devlet başkanı Maduro oldu. Dünyanın bir
ucundan din, dil ve coğrafi bir bağı olmamasına rağmen, gördükleri karşısında
bir insan olmanın en doğal hali ile seslendi dünyaya "Yere batsın resmi
açıklamalarınız" başlığı altında. İşte bu açıklama;
İşte Venezuela Devlet Başkanı’nın
açıklamaları:
"Filistin’den Müslüman,
Hıristiyan ve farklı dinden ve kültürden insanlar var. Çağrım bölgedeki Arap
halkına ve liderlerine; Ne zamana kadar katliama sessiz kalacaksınız?
Filistinli kardeşlerinizin katliamını izlemeye devam mı edeceksiniz? Arap
halkları ne zaman uyanacak?
Ve Arap liderleri…
Ne zaman uyanıp Filistin halkının
sesine ses vereceksiniz? Yerin dibine batsın resmi açıklamalarınız! Yerin
dibine batsın uluslararası protokolünüz. Artık harekete geçmelisiniz. Filistin
halkının katillerine cevap vermelisiniz. Durdurmalısınız! Venezuela Devlet
Başkanı olarak size sesleniyorum; Yeter artık! Resmi açıklamalarınızdan öteye
gidemiyorsunuz, o kadar. Ses tonumdan dolayı kusura bakmayım çok derinden
konuşuyorum. İçimde saklı olan acı ve öfke beni bu şekilde konuşturuyor.
Filistin halkına yapılan katliama
seyirci kalmak bana acı veriyor. Artık ölümlere alışmışlar dünya katliam
karşısında kör ve sağır olmuş! Çoğu korkak liderler de resmi bir yazı geçip
olaylardan üzüntülerini belirtip kınıyorlar. O kadar… “saldırıyı lanetliyoruz”
sadece bu… “çok endişe duyuyoruz” bir de bu… Mesele bitiyor onlar için… Yeter
be artık yeter! Venezuela artık yeter diyor."
Bizde buradan bizdeki taş kesmiş
vicdanlara seslenerek diyoruz ki; Yere batsın sizin çıkarcı anlayışınız! Yer
batsın içinizdeki Müslümanlara kininiz! Yere batsın içinizdeki bu heykel
sevgisi! Yere batsın sizin bu duyarsızlığınız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder