7 Haziran 2014

Anish Kapoor: Girintiler, Çıkıntılar, Dolgun Hatlar ve Türkiye Sergisi

Çağdaş sanatın dünyaca ünlü ismi Hint asıllı İngiliz sanatçı Anish Kapoor, ilk kez Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergilediği taş eserleriyle İstanbul'da. Sergi öncesi çok yoğun bir tanıtım kampanyası ile sergi hakkında bilgi sahibi olmayan kalmadı.

Sanatçının mermer, kaymaktaşı gibi malzemelerle yapılan, çoğu daha önce sergilenmemiş taş eserlerine odaklanan ilk sergi olma özelliğini taşıyan sergi, Kapoor'un "Gök Ayna", "Sarı" gibi heykel, mimari, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getiren ünlü eserlerini de içeriyor.

Peki, Anish Kapoor kimdir ve ne yapar? Onu önemli kılan nedir? Malum biz önemli şeylere düşkünüzdür!

Dev boyutlu eserleriyle tanınan sanatçı Anish Kapoor Hindistan Bombay doğumlu, İngiliz etiketli bir sanatçıdır. Asıl ilgi alanı Enstalasyon olmakla birlikte heykel ve resim üzerine de çalışmalar yapmaktadır.  Çağdaş sanat alanında ikonik, etkili eserleri vardır.

Yerleştirme ya da enstalasyon, geleneksel sanat eserlerinden farklı olarak, çevreden bağımsız bir sanat nesnesi içermeyip belirli bir mekân için yaratılan, mekânın niteliklerini kullanıp irdeleyen ve izleyici katılımının temel bir gereklilik olduğu sanat türü. Kapalı veya açık mekânlarda yapılabilir.


Serginin küratörü Sir Norman Rosenthal dün sabahki basın toplantısında "Anish Kapoor'un, serginin odak noktasını oluşturan, soyut taş eserlerinde esas olarak dikkate değer nokta, bu eserlerin sonsuzluk ve zaman kavramlarını tanımlamak için özgün yollarının olması.

Son 30 yıllık süreçte mermer, oniks, kaymaktaşı, granit, kumtaşı ve diğer taş türleri kullanılarak ortaya çıkan bu taş eserlere bakan birinin aklına tarihsel zamanın felsefeleri ve gerçeklikleri hakkında birçok bakış açısı geliyor. Kapoor, her biri kişisel ve imalı anlamlar içeren çağdaş formları elde edebilmek için oyma veya şekil verme gibi eski çağ geleneklerini takip eden az sayıdaki sanatçıdan biridir. Belki de Kapoor'un sanatının en muhteşem yönü, özellikle de taş eserlerinin verdiği, eserlerin yaratıldığı zamanın tahmin edilemez oluşuyla birlikte ortaya çıkan zamansızlık duygusu" dedi.

Bizlerde merakla, sergi üzerinden Anish Kapoor'u anlamaya ve bir Türk olarak yorumlamaya çalıştık.

Birinci tespitimiz Kapoor aynı eserleri Türk kimliği ile üretse, kesin sapık damgası yer, yurtdışında sürünebilirdi. Bunun temel nedeni Kapoor'un yuvarlak ve dolgun hatlar, delikler ve kırmızıya olan belirgin düşkünlüğüdür.

Serginin küratörü "Kapoor'un sanatının en muhteşem yönü, özellikle de taş eserlerinin verdiği, eserlerin yaratıldığı zamanın tahmin edilemez oluşuyla birlikte ortaya çıkan zamansızlık duygusu" şeklinde bir tanımlamayı burada yapamazdı. Genetik olarak tahmin edilemez ve anlamlandırılmazlık bizim lügatimizde yoktur. Mutlaka her bir eseri ayrıntılı tanımlayıp bir şekle sokup en akıl almaz eleştirileri yapabiliriz. Ve Kapoor'un şansından olmalı bizler taş eserlere bayılırız!

Sergiye katılanlar üzerinde yapılan gözlemlerde, eserlerde bolca bulunan deliklere bir kafa/kol sokma ve bu deliklerin arkasındakini araştıran bir merak çok dikkat çekiyormuş.

Ayrıca eserlerdeki girintiler merak, çıkıntılar ise bir tedirginlik hissi uyandırıyormuş. Tespitlerde ziyaretçilerin girintili eserlerde, çıkıntılı eserlerden daha fazla vakit geçirdiğini, hatta çıkıntılı olan eserlerde göz ucuyla bir bakılıp bekleme yapmadan devam edildiğiymiş.

Eserleri mutlaka bir insan uzvuna benzetmelerde bulunan ziyaretçiler yer yer mahcup gülüşmeler ile kendi aralarında fısıldamaktalarmış.

Ve serginin sonunda ortak kanı bunlarda o kadar zor değilmiş, biraz uğraşsak bizde yapabiliriz. Bu Kapoor'u da fazla büyütmüşler, şeklinde imiş.

(ilk yayın tarihi:21.09.2013 12:22:19)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder